Bölüm 8 | Benim Manzaram

304 52 118
                                    

G-note: Merhaba geç olsada yeni bölümü atayım dedim. Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar xx

*

Bardaydım. Stresli bir şekilde biramı içiyordum. Bu gece artık Jungkook'a söylemem gerek. Bu gece onu benimle gelmeye ikna etmem gerek. Düşündükçe terliyorum. Bu birine bir şeyi sormanın, rica etmenin verdiği stres değil. Bu Jungkook tarafından reddedilme ihtimalinin verdiği stres. Diyalog sadece Jungkook'la alakalı olduğu için stresliyim. Başka birisi olsa böyle olmazdım ama konu Jungkook olunca her zaman böyle oluyorum, daha hassas.

"HERKESE BENDEN İÇKİ BE! İçin! ÖLÜMLÜ DÜNYADA! YARINI DÜŞÜNENİ SİKİYİM!" diye bağırdı bir müşteri. Herkes beleş içkinin verdiği hevesle sevinince bir ses onları bastırdı.

"Kimseye içki falan vermiyorum! Bu ayyaş önce kendi borcunu ödesin, sonra size bir şey ısmarlar."

"JUNGKOOK VELETİ!"

"Şhh bardan atılmak mı istiyorsun he?! Önce borcunu öde!"

"İÇKİ VER HERKESE LAN!" Jungkook umursamadan elindeki bardağı temizlemeye devam etti. Babası köşeden ona bakıyordu. Bende gizlice adama bakıyordum. "VER DEDİM LAN SANA!"

"Jungkook ver-"

"Karışma baba. LAN BUNAK! BAĞIRMAYI KES MÜZİĞİ DUYAMIYORUM!"

"Jungkook-"

"Baba, arka tarafa geç." Jungkook'un boş bir şişeyi elinin altına çektiğini gördüm. Ardından adam kalkıp oturduğu küçük masayı devirdi.

"SİKTİĞİMİN PİÇİ VER LAN ŞU İÇKİLERİ!" Bir anda arkadan fırlatılan bardakla olduğum yerde kafamı korudum. Bardak yere çarpıp paramparça oldu.

"Siktir git dışarı çık."

"SEN KİMİ KOVUYORSUN LAN!" Adam bar tezgahına doğru koşmaya başladığında Jungkook cam şişeyi kavradı, tam savurucakken ondan önce davrandım. Bira bardağımı bir sopaymışcasına adamın kafasına vurdum. Yaşlı, sarhoş adam anında yere serildi.

"Hyung..."

"Borcunuzu ödeyin millet." dedim. İnsanlar yere yığılan adamın başına toplandılar. Birkaç tanıdığı onu alıp götürdüler. Jungkook gidip plağı durdurdu.

"İyi geceler, bu gece erken kapatacağız. Evlerinize dikkatli dönün lütfen." dedi. İnsanlar huysuz uğultularla paralarını masaya bırakıp ayrıldılar. "Baba sende eve git ben kapatırım."

"Tamam, dikkatli ol." Jungkook kafasını salladı. Babası paltosunu giyip şapkasını taktı ve bardan ayrıldı. Gidip köşedeki süpürgeyi aldım.

"Ben yaparım hyung." Onunla konuşmam gereken gecenin böyle ilerlemesi benim için hiç iyi olmamıştı. Artık terazinin evet ucunu aşağı basan küçük umut parçaları da uçup gitmişti. Onu ikna etmek benim için son çareydi. Jungkook için de bu mükemmel bir fırsattı. Bunlar hep ona referans olabilecek, yeni tanınacak herhangi bir yazar için yapmanın imkansız olduğu şeylerdi. Jungkook barın işlerini hallettikten sonra, ikimiz de ayrılmak için paltomuzu giyerken durdum.

"Birlikte bir şeyler içelim mi?" Gülümseyip paltosunu tekrar yerine astı.

"Olur."

"Sen otur." dedim. Barın arka kısmından bir şarap aldım, diğer elime de bardakları alıp masada karşısına oturdum. Sessizce bardakları doldurup ona baktım.

"Ne konuşucaksın hyung?" Bardağın içindeki şarabı çevirdim. Nefes alıp ona baktım. Söyleyeceğim şeyi umursadığını daha söylemeden gözlerinden anlayabiliyordum. Her zaman ki kadar güzel bakıyordu. Eminim ki bunu kasıtlı olarak yapmıyordu.

Poems Written To You  》 YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin