just a little game ✴️ blackvelvet ✓

4

Herkesin arasında ufakta olsa bir sessizlik oluşurken Joohyun sessizliği bozmak için ortadaki şişeyi eline aldı. Çevirmek için harekete geçeceği zaman birden Jisoo'nun telefonundan gelen bildirim ile herkes Jisoo'ya döndü.

Jisoo herkese şaşkınlıkla bakarken Jisoo herkese 'ne var?' bakışları atıyordu. Jennie, Jisoo'nun yanındaki telefonuna uzandı.

Jisoo, Jennie'nin elinden telefonu almaya çalıştı ama o arada Yerim araya girdi. "Hey hiçbir şey söylememenin cezası olarak telefonuna gelen son bildirime bakalım mı?"

Jisoo hariç herkes bu fikire iyi bakıyor gibiydi. Jennie, Jisoo'ya telefonunu uzattı. "Al bakalım öbür sefer başlayalım bu telefon kurcalama işine."

Joohyun şişeyi çevirme işine devam etmişti. Şişe yine bir ikiliyi göstermişti.

Seungwan yüksek bir ses ile "Joohyun ve Yerim hadi!" Joohyun kendi çevirdiği şişenin kendini göstermesine şaşırmış bir şekilde şişeye dik dik bakıyordu.

Yerim ise kollarını arkasında birleştirip oturmaktan ağrıyan belini esnetiyordu. Dakikalardır yüzünde olan gülümsemeyi bozmadan Sooyoung sordu. "Hadi bakalım. Sizden umutluyum kızlar."

Yerim'e fırsat vermeden Joohyun atladı. "Yerim ile çok fazla kavga ettim. Hangisi en kötüsü bilmiyorum?"

Yerim utangaç bir tavır ile "Şey sevdiğin kız ile ilgili bir olay için kavga etmiştik. Haksız olduğum bir konuydu."

Seungwan kaşlarını çatmış Joohyun'a bakıyordu. "Sevdiğin kız mı vardı?" Joohyun kafasını sallayıp onaylamıştı Seungwan'ı. "Çok eski... Yerim'e o kıza vermesi için bir mektup vermiştim. Benim tam yurt dışına gideceğim zaman. Ama Yerim önemli olan o mektubu sahibine vermemişti... O kız ile çok yakın olmasına rağmen." Yerim yüzünü daha çok eğmiş bir şekilde yere bakıyorken Rosé araya girdi.

"Kim bu kız?"

"Boşver tanımazsınız siz." Yerim hala kafasını yerinden kaldırmamışken söyledi bunu.

***
Yorum yapın biraz...