1: saturday night

3.5K 226 62
                                    

Nasıl bir araya geldiklerini kendilerinin bile bilmediği bir grup arkadaş, her cumartesi gibi klasik toplantılarını yapıyorlardı. Sık sık değişen toplanma mekanları bugün Bruce'un eviydi. Oturma odasında kocaman bir kitaplık, kahverengi kanepeler, iki kanepenin ortasındaki sehpada Steve'in asla anlayacağını sanmadığı terimlerle dolu makaleler vardı.

Natasha ve Clint kanepelerden birine oturmuş sohbet ediyordu. Bruce ise sehpadaki makaleleri toplarken bir yanda da sohbete birkaç cümle ile dahil oluyordu. Thor birasının keyfini çıkarıyormuş gibi gözüküyordu.

Steve pencerenin yanında durmuş göz ucuyla caddeyi gözetliyordu. Tony hala gelmemişti.

Steve hala nasıl böyle bir grup oluştuğunu anlamıyordu. Bruce ve Tony üniversiteden arkadaşlardı. Tony'nin pek sınıflara katılmadığını duymuştu ama bu iki dahi bir şekilde arkadaş olmayı başarmıştı. Natasha ve Clint'in nasıl tanıştığını kimsenin bilmediğine yemin edebilirdi. Sanki bebeklikten beri tanışıyor gibiydiler.

Natasha ve Tony'nin bir partide tanıştığını duymuştu. Bu ikili ne kadar başkalarına belli etmese de iyi arkadaşlardı.

Steve ilk Natasha ile tanışmıştı. Bucky'nin heyecanla kızıl kadın hakkında konuştuğu günleri hatırlayınca gülümsedi. Bucky ve Natasha da bir partide tanışmışlardı. Bucky ne kadar inkar etse de Natasha'nın söylediğine göre Bucky sarhoş bir şekilde Natasha'yla flörtleşmeye çalışırken kusmaya başlamış. (Evet, pek iç açıcı bir hikaye değil.) Daha sonra hiçbir şey olmamış gibi pizzacıya gitmeyi teklif etmiş.

Natasha ise reddedip sonraki gün temiz ve ayık olarak buluşmaları gerektiğini söylemiş. Steve, Bucky eve gelip anlattığında kızın Bucky'i başından savmak için yaptığını düşünmüştü ama hayret verici bir şekilde gerçekten beraber pizzacıya gitmişlerdi. Kaç randevu sonraydı bilmiyordu ama sonunda arkadaşı Steve'i Natasha ile tanıştırdığında hemen kaynaşmışlardı.

Kızıl ile arkadaşlığı ilerleyince Steve kendini hiç tanımadağı insanlarla toplaşırken bulmuştu. Steve yeni insanlarla tanışmaktan ne kadar çekinse de ortama ayak uydurmuştu. Natasha'nın arkadaşları farklı ama bir yandan da samimi insanlardı.

Tabii dürüst olmak gerekirse Steve ve Tony'nin arası başlarda hiç iyi değildi. Tony'nin egoistik gülüşü, esprileri, flörtöz tavırları çok sinir bozucuydu. Steve sosyal medyayı takip etmezdi ama Tony'nin kim olduğunu bilmeyecek kadar da değildi. Çoğu insan onu Howard Stark'ın şımarık oğlu görüyordu. Steve de ilk başlarda bu sıfatı ona yakıştırsa da git gide Tony'nin bundan çok daha fazlası olduğunu görmeye başlamıştı.

"Selam millet."

Steve daldığı düşüncelerden Tony'nin sesiyle kurtuldu. Kahverengi saçları birbirine dolabmıştı. Elinde pahalı bir marka viski şişesi vardı. Gözlerinin kızarıklığı gömleğiyle eşleşiyordu. Yüzünde magazincelere göstermeye bayıldığı sahte gülümsemesi vardı.

Natasha yerinden kalkıp kollarını Tony'nin omzuna dolladı, "Kötü mü geçti?" Ses tonu yumuşak olsa da endişelendiği belli oluyordu. Steve'in kaşları çatılsa da sabah Clint'in söylediklerini hatırladı. Maria ve Howard Stark görüşmek için oğullarını öğlen yemeğine çağırmışlardı. Steve bu aile hakkında pek bir şey bilmese de Tony'nin ailesinden hep uzak kaldığını fark etmişti.

Tony kendini geriye çekip güldü. Gülüşü keyifli olmaktan uzaktı."Fevkalede. Annem düzgün bir ilişki bile yürütemiyorsam bir şirketi asla yürütemeyeceğimi düşünüyor."

Howard Stark artık şirketi oğluna devretmek istese de iki ebeveynde Tony hazır olarak görmüyordu. Tony tasarladığı şeylerle ne kadar kendini ispat edebileceğini düşünse de asla yeterli olmuyordu.

Tony hafifçe çenesini sıvazladı, Steve dahinin bir şeyler planladığına emindi.

"Bir sevgili bulmam lazım." yanında duran Natasha'nın omuzlarını sarstı." Sevgilim olmak ister misin?"

Natasha gülse de " Bucky seni öldürür." dedi.

"Clint-"

Clint elini kaldırarak onu susturdu, " Ben bunun için fazlasıyla düzüm."

Tony duraksadı, kim olabildirdi. Anne babasını kandırabileceği bir sevgili bulmalıydı. Oldukça zor bir ihtimal ama denemeye değer, diye düşündü.

Steve, Natasha ile göz geldi. Kızıl cadı onun yüzüne düşünceli bir şekilde baktıktan sonra sinsice sırıttı. "Steve olsun!"

Hold Me Down | stony au Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin