11: my lucky tie

1.7K 150 191
                                    

Bölüm bu kadar geç geldiği için çok üzgünüm. Zamanınızı almamak için şu satır arasına yazacağım nedenini.

Yorum ve oy çok sevindirir 🐣

Ceketinin içine giydiği siyah yeleği düzeltip aynadaki son haline baktı. Yeni takım elbisesinin içinde hiç de fena durmuyordu.

Kapının tıkırtı sesini duyduğunda başını çevirdi. "Gir."

Aralıktan Tony'nin gövdesi gözüktü. "Hazır mısın?" diye sordu sarışın adamı süzerken, ve Steve onu mırıltıyla onayladığında içeriye girdi.

"Tıraş olmuşsun." diye mırıldandı yaklaşırken, parmak uçlarında hafifçe yükselip yanağına küçük bir buse kondurdu. Tıraş kremi teninde taze, parfümsü bir kokunun izini bırakmıştı. Pembeleşen yüzünü yana eğerek saklamaya çalışıyordu Steve.

Tony geri çekilip ikisinin aynadaki yansımalarına bakarken "Takımın da yakışmış." dedi beğeniyle.

Steve iç çekti. "Teşekkürler ama gerek yoktu biliyorsun değil mi?"

Tony dudaklarının arasından komik bir ses çıkardı ve elini havada boş ver dermiş gibi salladı. "Tabii ki vardı, seni bu oyuna ben sürükledim."

Tony ondan uzaklaştıktan sonra kollarını açarak kendi etrafında döndü. "Nasıl olmuşum?"

Bedenine oturan siyah takımın içine beyaz gömlek giymişti, siyah kravatındaki küçük gümüşsü işlemişler göze çarpıyordu. Steve yaklaşıp kravatın ucunu eline aldı. Kravatın üstünde parlak iple işlenmiş minik Mickey Mouse figürleri vardı. Kafasını kaldırıp Tony'e baktığında adamın sırıtışının genişlediğini gördü.

"Şans kravatım."

Steve de istemsizce gülümserken kravatın ucunu serbest bıraktı. "İyi gözüküyorsun."

Tony kaşlarını kaldırarak sordu, "Sadece iyi mi? Natasha harika gözüktüğümü söyledi."

Steve, genç adamın iltifat aşermesine güldü. "Mükemmel gözüküyorsun, Tony."

Tatmin olmuş bir gülümseme Tony'nin yüzünde belirirken ellerini çırparak "Hadi aşağı inelim. Happy bekliyor." dedi.

Steve hergün apartman önünde Maserati görmüyordu. Tony'nin onun için açtığı kapıdan içeri geçmeden bir bakış attı. Gösterişçi. Davete limuzinle gitme teklifini reddettiği için seviniyordu.

Araba yolculukları her zamankinden farklıydı; bu kez ikisi de arka koltukta otuyordu, şoför koltuğunda ise Happy. Steve rahatsızca kıpırdanmadan edemiyordu. Kaşlarının ortasında küçük çizgiler belirdiğinin farkında değildi. Howard gibi adamlarla dolu bir yere gideceği düşüncesi zihnininde dolaşıyordu.

Camdan dışarıyı seyrederken onu düşünmekten alıkoyan şey Tony'nin elini kavrayıp kendi avcunun içine alması oldu. "Gerilmene gerek yok.

Steve mavilerini onun gözleriyle buluşturdu. "Söz mü?"

Başını yavaşça aşağı yukarı salladı. "Söz. Zaten Natasha ve Bucky de çok geç kalmadan bize katılır."

"Pepper gelecek mi?"

Bu hafta neredeyse her gün telefondan konuşmuşlardı, bu da bir saat boyunca Tony'nin Pepper'sız şirketin ne kadar boğucu olduğu hakkında uzun yakınışlarını dinlemek demek oluyordu. Yine de Steve bu yeni rutini sevmişti.

"Evet, Tiffany&Co'dan bir kolyeye ve bolca zama mâl oldu."

"Seni yalvarttı değil mi?" diye sordu eğlenen bir tonda. Konuşurken sakinleştiğini hissediyordu.

Hold Me Down | stony au Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin