8: for me

1.6K 142 121
                                    

Yatağının sol tarafında örtüye iyice sarılmış bir şekilde uyanmayı beklemişti, ama kendini bir kanepenin üstünde bulmuştu. Nerede olduğunu idrak edebilmek için gözlerini birkaç kez kırpıştırması gerekti.

Dün akşam filmi durdurup sohbet ettiklerini hatırlıyordu, filmi tekrar başlattıklarında içi geçmiş olmalıydı. Etrafına bakındı, Tony gözükmüyordu.

Tam o anda Tony'nin sesini duydu, evrenin bir işareti olmalıydı. Ağrıyan omuzlarını ve sırtını esnetti, umarım boynum tutulmaz diye düşündü.

Sese doğru yürüdüğünde ayakları onu mutfağa götürdü. Mutfak oldukça geniş ve ferahtı. Tezgahın olduğu duvar siyah mermerle kaplı, diğer duvarlar açık griydi. Yemek masasının karşısında duran buzdolabı Tony'nin asla kullanmaya gerek duymadağı kadar fonksiyonel özelliklere sahipti. Tony'nin burada en sık kullandığı şey, tezgahın üzerindeki kahve makinesiydi. Kanıt aramak isteyen bir kişi lavabonun etrafında birikmiş kupalara göz atabilirdi.

Tony dünkü kıyafetleriyle tezgahın üstünde oturuyordu. Elindeki kırmızı seramik kupadan kahve kokusu yükseliyordu. Yüzündeki sersem ifadeden uyanalı uzun zaman olmadığı belli oluyordu. Ne kadar tatlı gözüktüğünü düşünme, Steve.

Tony mutfakta yalnız değildi. Tony'nin aksine sivri topuklularının üstünde dimdik duran bir kadın vardı, Pepper Potts. Steve onu daha önce sadece bir iki defa görmüştü.

"Üstelik James'e söyleyip bana söylemiyorsun." dedi Pepper. Sesi sertti, daha Steve'i fark etmemişti.

"Çünkü Rhodey bir ay boyunca Kanada'da ve bana bağırmaya başladığı anda telefonu yüzüne kapatabiliyorum." dedi Tony bıkkınlıkla. Steve ne olduğunu anlamadan ikisine bakıyordu.

Pepper ellerini beline yerleştirip ona dik dik baktı. "Ne biliyor musun? Buna daha fazla dayanamayacağım." Derin bir nefes aldı. Pek yardımcı olmamıştı, tekrar konuşmaya başladığında sesi daha yüksek ve tizdi. "Bence ikimizde planladığın şeylerin olmayacağını biliyoruz. Baban asla sana şirketi için güvenmeyecek."

Tony elindeki kupayı sertçe tezgaha bıraktı. "Bunları konuştuğumuzu sanıyordum. Ne yapmamı istiyorsun?"

"Şirketten ayrıl. Sana hem arkadaşın hem asistanın olarak söy-"

"Yani beni hain olarak görmesini mi istiyorsun? Onun şirketinden ayrılıp kendi şirketimi mi kuracağım?"

Boğaz temizleme sesiyle, iki çift öfkeli göz Steve'e döndü. "Neler oluyor?"

Pepper ciddi ifadesini bozup ona gülümsedi, yüzündeki gerginlik hala okunabiliyordu. "Günaydın Steve. Seni uyandırdık mı?"

Steve kapının ağzından Tony'nin yanına doğru yürüdü. "Günaydın. Bir şey mi oldu?"

Tony onun tişörtünü tutup kendine doğru çekti. "Günaydın Stevie. Her zamanki şeyler."   Steve'in bacağı tezgahın üstünde oturan Tony'nin dizine değiyordu şimdi.

"Dün Tony tasarladığı silahların prototiplerini sundu. Howard herkesin içinde Tony'e ne demiş biliyor musun? Onca alkole rağmen beynin tamamen yumuşamamış, demiş."

Tony seslice ofladı. "Önemli değildi. Unuttum gitti."

"Evet, sorun şu ki hep unutuyorsun. Şimdi de silah üretmeyi bırakıp yeşil enerji sektörüne girmene Howard'ın izin vereceğini zannediyorsun. Howard'ın gözüne ne kadar girmeye çalışırsan çalış, olmayacak."

"Bitti mi?" Tony'nin oldukça sakin çıkan ses tonu Steve'i ürkütmüştü.

"Bitti. Kendine başka bir asistan bulsan iyi edersin." dedi ve hışımla evden çıktı. Kısa bir sessizlikten sonra Tony "Merak etme hep bu kadar dramatik değildir." dedi. Alay etse de canı sıkkın gözüküyordu.

Hold Me Down | stony au Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin