Size bölüm atmaya çalışırken kedisi tarafından gazi olan yazarınıza bir yorum bir oyu çok görmeyin iyi okumalar
Okul bittiğinde Barış daha fazla kimseyi görmemek adına hızla sınıftan çıktı. Birinin onunla göz göze geleceği düşüncesi bile onu geriyorken Can'la olan konumlarına inanamıyordu. Çıkışa daha yakın olan kapıya ilerleyecekken herkesin tam tersi istikametteki kapıya gittiğini gördüğünde o günün cuma olduğu aklına yeni gelmişti. Aslında yarının cumartesi olduğunu Can söylemişti ve mantıken bugün de cuma olmalıydı. Sadece detaylara takılmamıştı. Yolunu değiştirip aşağıdaki sıralarına doğru ilerledi.
Sınıflarının sırasına geldiğinde herkes dizildiği için en arkaya geçti. Ve onlardan olabildiğince uzak durmak adına bir kaç adım geriledi. Ön taraflardan kendine doğru bir el sallandığını gördüğünde şaşkınca oraya bakıyordu.
"Barış, kuzum. Gelsene buraya. Ya da dur. Ben geliyorum."
Can gülümseyerek ve sıradaki herkesi iterek Barış'ın yanına ilerledi. Barış'ın yanına geldiğinde başını omzuna sürttü. Ardından elini tam pantolonun içine tutacakken Barış elini Can'ın elini tuttu. Hayır dercesine başını salladığında Can kaşlarını çatmıştı.
"İstiklal marşı okunacak birazdan. Yarım kalmasını istemiyorum. Özür dilerim."
Barış'ın ona açıklama yapması çok tatlı olmasına rağmen sadece sertçe onu reddeden hali çok daha fazla hoşuna gitmişti. Ayaklarının üzerinde havaya kalkıp Barış'ın kulağına yaklaştı.
"Babacığım, açıklama yapma. Beni sertçe reddetmen bile hoşuma gidiyor."
Barış'ın kaşları şaşkınlıkla havalandığında Can güldü. Barış onun böyle davranmasına anlam veremiyordu. Herkes kibar, nazik ve romantik adamlar için yakınırken Can onun sert, açıklama yapmayan biri olmasını istiyordu. Ama Can'ı kaybetmemek adına uğraşacaktı.
Can'ı ilk gördüğü an ondan etkilenmiş olmasına rağmen cinsel yönelimi hakkında bir fikri olmadığı için her an kendini ondan uzak tutmuştu. Ve Can ona yaklaşmışken bu fırsatı kaçıramazdı. Belki de onun istediği gibi biri olursa Can da onu bırakmak istemezdi. Barış bu düşüncesiyle gülümsediğinde beden eğitimi öğretmenlerinin mikrofona vuruşuyla herkes hazır ola geçmiş ve ardından istiklal marşı başlamıştı.
Can tören sona erdiğinde Barış'ı kaybetmemek adına çantasından tuttu. Çıkışta da bir yer bulabilirlerse onu en azından öpebilmek istiyordu. Barış peşinden gelen yeşil gözlü çocuklar gülümsedi ve insanların arasındaki gördüğü tüm boşluklardan hızla ilerledi. Can okuldan çıkıp kalabalıktan uzaklaştıklarında Barış'ı durdurdu.
"Evinize giden hoş sokaktan gidelim. Hem bizim eve de daha yakın oluyor."
Barış başıyla onayladı ve heyecanla zıplaya zıplaya yürüyen çocuğu gülümseyerek izlemeye başladı. Ardından dayanamayıp elini tuttuğunda Can'ın bakışları ona döndü. Ne yaptığını sorgularcasına bakıyordu. Barış şu an utanırsa elini bırakmak zorunda kalacağını biliyordu. Bu yüzden Can'ın istediğini yapma kararı aldı.
"Elimi tut."
Can dudağını ısırdığında başlayabildiğine emin oldu. Ardından elinde sıkılaşan elle gülümsedi. Artık bunu birlikte olabilmeleri için kullanabileceğini biliyordu. Arabaların dahi giremediği dar sokağa döndüklerinde Can Barış'ı bir apartman arasına çekti.
"Babacığım, beni öper misin?"
Barış yutkunduğunda sessiz sokakta yutkunma sesi yankılanmıştı. Can gülümseyerek Barış'ın kucağına atladı. Onun da istediğini biliyordu. Barış düşürmemek adına elini kalçasının altında sıkılaştırdığında Can kendini ona doğru bastırdı. Ardından dudaklarını dudaklarıyla buluşturdu. Dudakları her an sertleşirken ikisi de bir yerden sonra bunun yetmeyeceğini düşünüyordu. Gidebilecekleri bir yer bulmalılardı. İkisi de birbirine sürünerek sertleştiğinde sokakta adım sesleri duydular. Can telaşla Barış'ın kucağından indi.
Barış eve girdiğinde kalbi çok hızlı atıyordu ve yüzü kıpkırmızıydı. Annesi oğlunun halini gördüğünde endişeyle yanına gitti.
"Oğluşum neyin var senin böyle? Hasta mısın?"
Barış kafasını iki yana sallayarak ayakkabılarını çıkardı. Ardından odasına doğru koştu. Annesi biraz daha onu incelerse altında olan şeyleri görecekti ve bunun olmasını istemiyordu. Çantasını bir kenara atıp telefonuna göz gezdirdiğinde Can'ın hiç de hoş olmayan şeyler gönderdiğini gördü.
Can: Babacığım seni zor durumda bıraktığım için özür anlamında gönderiyorum bunları.
Duşta kullan.(Hikayedeki Can tam olarak bembeyaz tenli ve kedi gibi. Kocaman adamı bu konuma mı getirdim evet cjpcmsğsmc)
Şimdi ben de duşa gidiyorum.
Barış gördüğü fotoğrafla yutkundu ve elindeki telefonla beraber duşa girdi. Üzerindekileri hızla çıkarttığında taş gibi olduğunu fark etti. Telefonunu duşun içindeki rafta suyun gelmedi kısma bıraktı. Suyu da açıp gözlerini fotoğrafa diktiğinde görüntülü bir arama geldiğini gördü. Can arıyordu. Barış hızla kırmızı tuşa bastığında kendisi de kıpkırmızı olmuştu.
Can: Lütfen aç telefonu.
Duşta olduğuna eminim.
Hem sana hem kendime yardımcı olmak istiyorum.Üstten gelen mesajları okuduğu an yeniden bir arama düştüğünde reddemeyeceğini fark etti. Kameranın açısından şu an sadece üst bedeni görünüyordu. Can'ı gördüğünde derince yutkundu. Can kameraya arkasını dönüp eğildiğinde Barış'ın istemsizce eli kasıklarına inmişti. Kendini kavradığında karşısındaki görüntüyü hissederek elini hareket ettirmeye başladı. Can önüne dönüp yüzünü kameraya getirdi.
"Babacığım, seni izlemek istiyorum. Lütfen biraz aşağıya çevir. Hem ağzımda hem arkamda hissedebilmek adına seni görmeye ihtiyacım var."
Can inlercesine konuştuğunda Barış boştaki eliyle telefonu aşağıya doğru çevirdi. Can sanki ilk kez görüyormuşcasına inceliyordu. Ardından kendi kamerasını da aynı konuma getirdi. İkisi de sertçe kavradıkları penislerini hızla çekiyordu. Can, Barış'a daha fazla yardımcı olabilmek adına daha yüksek sesle inliyordu.
Barış nefes nefese kalmış Can'ın önünde arkasını döndüğünü ve kendini aynı şekilde çektiğini hayal ediyordu. Düşündükçe kendinden geçiyor ve hırıltılarıyla Can'ın ismini inliyordu. Can sona yaklaştığında arkasını döndü. Kameraya doğru kendini eğdiğinde boştaki elini kalçasına doğru getirdi. Barış, Can'ın ne yapacağını anladığında bedeni titremeye başladı. Can işaret parmağını deliğinden içeri yavaşça ittiğinde inlemeleri artmıştı.
"Babacığım, şu an parmaklarımı değil seni hissetmek istiyorum. İçimde olmanı istiyorum."
Mırıldandığında Barış'ın artık gözleri kaymış ve karşısındaki çocuğu göremeyecek konuma gelmişti. Can ikinci parmağını içine ittiğinde son kez Barış'ın ismini inleyerek boşaldı. Ardından önüne döndüğünde Barış'ın zevk sularının akmaya başladığını ve bedeninin titrediğini gördü. Barış'ın geldiği her anı izleme şansı olmuştu. Barış'ı ilk kez bu denli net izleyebiliyordu. Barış rahatladığında kamerayı kendine doğru çevirdi. Duşta olmasına rağmen terlediği anlaşılabiliyordu. Bedeninden akan su onu çok daha etkileyici gösteriyordu.
"Babacık, yarın bize bir yer bulamazsak sokak ortasında üzerine çıkacağıma yemin edebilirim. Seni istiyorum. Deli gibi istiyorum. Şimdi temizlenelim. Yarın görüşürüz."
"Görüşürüz yavrum."
Barış'ın konuşurken sesi titremişti. Ancak söylediği şey Can'ı daha da çok etkilemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vil du kjenne munnen min? | cb
Fiksi Umumaçıklama: hikayeyi çok geçmiş zamanda yazdığım için eski ve artık tamamen nefret ettiğim iki adamın fan fici konumunda ancak bölümleri çok sevdiğim için silmeye kıyamıyorum bunu bilerek okumaya başlamanızı isterim hayvan gibi yetişkin içerik var ra...