Özlediniz mi lan beni?
cembarsea muhteşem smut fikri için teşekkürler cnm pembe boneli köpke 💘Barış heyecanı yüzünden okula erkenden gelmişti. Okul zilinin çalmasına yaklaşık iki buçuk saat vardı ve okulun kapısı dahi tam açılmamıştı. Kantin haricinde tüm binaların kapıları kilitliydi.
Kantine doğru ilerledi. Kantinde sadece oradaki çalışan kadın vardı. Ve o bile işlerine başlamamıştı. Barış kadının gözünden uzakta bir masaya oturdu. Elleri heyecandan titriyordu.
Can'ı bu kadar özlemiş olması ve bugün için düşündükleri soğuk soğuk terlemesine sebep oluyordu. Dakika başı masaya bıraktığı telefonunun ekranını açarak hem bildirimleri hem de saat kontrol ediyordu. Zaman geçmedikçe daha da geriliyordu. Daha fazla dayanamayıp oturduğu masadan kalktı. Çantasını da sırtına taktıktan sonra okul binasına doğru yürüdü.
Kapının kenarındaki mermerlerden birine oturdu. Ardından telefonunu açarak Can'la son konuşmalarına girdi. Çevrimiçi olduğunu gördüğünde kalbinin titrediğini hissetti. Çevrimiçi oluşunu izlerken aniden son görülmesini gördüğünde ona yazmadığı için kırılmıştı. Can'ın ona değer vermediğini sadece bunun için birlikte olduklarını bilse de üzgündü. Ekranını kapatarak telefonunu cebine koydu.
Önüne gelen kısa boylu yaşlı adamla birlikte ayaklandı. Kapı açıldığında sınıfına doğru koşarcasına ilerledi. Okul binası gibi sınıfları da karanlıktı. Işığın tuşuna bastığında cızırdayarak açılan lambalar gözünü acıtmıştı. Karanlıkta durmak istediğine karar vererek ışıkları kapattı. En öndeki sırasına önce çantasını bıraktı. Ardından kendisi de oturarak başını sıraya yasladı.
Can'ı özlemişti ve Can'ın onu sadece bunun için kullanıyor olması kalbini kırıyordu. Bir mesaj atmayı dahi çok görmüştü. Gözlerini sıkıca yumdu. Ağlamak istemiyordu. Elini bacağının üzerine koyarak bacağını sıkmaya başladı. En azından bu şekilde sakinleşebiliyordu. Gece uyuyamadığı ve aynı zamanda sabah da erkenden okula geldiği için çok uykusu vardı. Can'ı düşünmemek adına gözlerini yumdu. Ve yavaşça karanlığa çekildi.
...
"Barış, uyansana. Hadi zil çalmadan gitmemiz gerek. Barış kalk artık."
Barış gözlerini araladığında Can karşısında dikilmiş ona gülümsüyordu. Uykusunu açmak için gözlerini ovaladı. Ardından sırasından kalktı. Can'ın kendisine uzattığı elini tutarak onu takip etmeye başladı. Can merdivenlere yöneldiğinde soyunma odasına gideceklerini anladı. Heyecanlanmıştı. Dünkü konuşmalarından sonra dediklerini kendisinin söylediğine inanamamasına rağmen hepsini istediğinden emindi. Konuşmalarının eyleme dökülmüş hali bir bir gözünün önünden geçerken Can onu soyunma odasının içerisine itti.
"Babacık bak. Bizim için soyunma odasının anahtarlarını çaldım. İstediğimizi yapabiliriz."
Can kapıyı kilitledikten sonra Barış'ın üzerine doğru ilerlemeye başladı. Barış, Can'ın her adımında geri adım atıyordu. Can'ın ne yapacağını bilmediği için korksa da ne yaparsa yapsın istiyordu. Sırtı sert bir zemine çarptığında yutkundu. Beline neredeyse giren kapı koluyla canı çok yandığı için inlemişti. Can telaşla Barış'ı yana doğru çevirdi. Üzerindeki gömleği sıyırarak ne olduğunu görmek istedi. Hafif bir kızarıklık haricinde bir şey olmadığını gördüğünde rahatladı. Ardından Barış'ın az önce çarptığı kolu indirdi.
Soyunma odasındaki duşlar kapıyla ayrılıyordu. Barış çarpmadan önce olduğu gibi yeniden ona doğru ilerlemeye başladı. Ardından kolundan tutarak onu duşlardan birine götürdü. Perdesini açarak önce Barış'ı ardından kendisini içeriye soktu. Girdikleri gibi daha Barış ne olduğunu anlayamadan suyu açtı. İkisi de ıslanmaya başlamıştı. Ama Can başka şekillerde de ıslanmalarını istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vil du kjenne munnen min? | cb
Narrativa generaleaçıklama: hikayeyi çok geçmiş zamanda yazdığım için eski ve artık tamamen nefret ettiğim iki adamın fan fici konumunda ancak bölümleri çok sevdiğim için silmeye kıyamıyorum bunu bilerek okumaya başlamanızı isterim hayvan gibi yetişkin içerik var ra...