Pastane macerasindan sonra eve sağ salim varabilmistik .Yatakları hazırlayıp pijamalrimizi ustlerimize çektik.
Tabikide Baran 'ı evden kovdum .Napayım o hödükü evde .Birde evlilik olayı çıkmıştı değil mi?
Cidden bu olaya asla anlam veremiyordum .
Konuyu konuşmak bile iç açıcı değil yani.Tamam evlensek fena olmaz ama bu yaşımda evlenecek halim yoktu.18'ime bile girmemiş biriyim.Hem kim bu yaşında evlenir.Ayla ile yatagimiza geçip birbirimize sarılarak uyumaya hazırlanıyorduk.Bunkız neden bu kadar tatlı olabilirki ?
Boncuk boncuk gözleri, her isteğinin gerçekleşmesi için 3 kere tekrar etmesi.İkna konusunda nedense çabuk kiriliyordu duvarlarım."Alya abla gel senle şu konuya açıklık getiyelim(getirelim)."
"Hangi konu kuzucum?"
"Baran abiiiii beeee seeeennn!"
"Bence hiç acamayal bı konuyu ablacım."
"O zamannn ben konuşayım sen diyleee(dinle) beni."
"Peki dinliyorum hanımefendi buyrun."
"Ohomm ohommm şimdi Sen Baran abiye aşıksın bayadii ama o sana şey dedi ortaklık yüzünden evlenicez sonra da sen bayildin sonra bidaha konusmadiniZzz .Ama bence oda senden hoşlanıyoreee sanırım .Çünkü sen bayilinca seni odana kadar kucağında taşıdı.Sonra sana çorba yaptı , saçlarını okşadı yanaklarından öptü sonrada kulağına bişey fısıldadı ama fazla duyamasamda ben duydumm."
Kendimi yatakta biraz daha yatakta diklestirerek oturdum.
"Aylacim sen neden bana bunu şimdi anlattın ama -"
Ayla lafımı kesip konuşmaya başladı
"Ben doğrulari dedim ,şimdi sen kapıyı Baran abiye açıyorsun sonra buraya geliyorsunuz.Sonra da beraber yaticaz .Birde bana kardeş yapın ya evde tek takılmak zor oluyor.Yaparsiniz değil mi ? Lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen!""Aylacim benimde yaşım küçük birkere 17 yaşındayım hem bebek yapmakta çok zor bişey ben yapamam yani "sesimin titremesine işin vermedrn konuşmaya çalişmiştim ama çocuk kardeş diyor bebek diyor.Bu yaşta bebek yapmak .Ben daha kendime bakamıyorum minik bebeğe nasıl bakayım.
"Ama siz evleniceksiniz bebek olucak !"
"Kuzucum evlenmicem şimdi .Hem o konuyu bile doğru düzgün konuşmadık bile ben sana nasıl yapıyım kardeş."
Yataktan hızlıca kalkıp ayağa firlmisti miniğim .Kapıyı çarpması bir olmuştu.Arkasindan koşup bir andanda konuşuyordum.
"Kuzucum neden bu kadar sinirleniyorum ki?""Hıı küstüm ben Baran ' a gidicem ben o çok güzel sarılıyor bize !"
Dış kapıyı açıp Hızlıca çıkmıştım .Kapının önünde gördüğüm tabloyu görmekte nasip oldu ya bana ne diyim ben halime.(Temsili diyebiliriz )
Baranla göz göze gelmiştik.Kapiyi biraz daha açıp içeriye buyur işareti yaptım.
Çocuğu alistirdi tabi kendine beni bile bağimlisi yaptı kaç sanedir seviyoruz değilmi ? Çocuk neden bayilmasin ona neden bayilmasin?Yukarı odaya çıkıyorlardı.Merdivenlerde sesizlikyine hâkimdi.Odanin kapısından çıkan hafif bir ses çıkmıştı .Ayla yi yatağın üstüne oturtup ayağındaki patileri çıkardı.Yatağa uzamasını sağladı.
"Baran abii?"
"Efendim Aylacim.?"
"Sana bişey diyebilirmiyim?"Haskrtr nolur deme Ayla ya kaş göz hareketi yapip o şeyi demesini istemiyordum.
"Söyle bakalım neymiş?"
Kahretsin ciddenmi elimi alnima koyup anın gelmesini bekliyordum.
"Beraber uyuyalımmi yine?"Ayyy cidden söylemedi ya ay ağzını burnunu yedigimin pittirdigimin ablasının kuzusu değerlisi,gülüm benimm güzelimm yaa.
Baran bana bakıp onay bekliyordu.Bende kafa sallamakla yetinmiştim.
Ortaya aylayi alıp iki yanina biz geçmiştik.
"Baran bana masal anlatırmisin?"
"Fazla ümitlenme fazla bir ilgi alanım yol ama biseyler anlataiyim sana."Bir zamanlar, uçsuz bucaksız bir kum çölünün ortasında, yemyeşil yapraklarıyla dibine gölge ve serinlik veren bir ağaç varmış. Çölün kavurucu ve acımasız sıcağı, kumları kızdırır ama bu ağacın yeşil yapraklarını kurutamazmış. Kızgın güneş ne yaparsa yapsın, yapraklar hep yeşil ve parlak olurmuş. Güneşin sıcağından bunalıp kaçan tüm hayvanlar, bu ağacın gölgesinde dinlenir, esen rüzgarın tüylerini okşayışına kendilerini kaptırıp, uyuklarmışlar kaygısızca. Ağacın dalları arasına yuva yapmış olan kuşlar, yaprakların gölgesinde güneşten korunup, kanat çırparak daldan dala uçuşur, şarkılar söylermişler mutluluk içinde.
Çölün ortasında, kızgın kumlarla çevrili bu ağacın nasıl beslendiğinimi merak ediyorsun? söyleyeyim: sevgi,ve mutluluktan sağlarmış gereksinimini. Bu ağacın sevgiden oluşan besini, diğer tüm ağaçlardan ayrı bir özellik katarmış ona. Yaprakları daha canlı, gölgesi daha serin, gövdesi daha güçlüymüş. Ona "Sevgi Ağacı" derlermiş. Gölgesinde barınan hayvanların sevgisi, dallarında ötüşen kuşların neşesi, ağacı sevindirirmiş. Bu uçsuz bucaksız çölde işe yaradığını anlayıp, daha çok sevgi ve mutluluk yaymak için yaşarmış. Güneş bile, o kavurucu sıcağını tüm çöle yayan, suyu buharlaştıran, toprağı kurutan acımasız güneş bile, ona sevgiyle eğilir, ışınlarını ağacın üstüne yansıtmamaya çalışırmış. Ağaç, dibindeki hayvanların sevgisi çoğaldıkça büyür, büyüdükçe dallarını açar, yapraklarını kabartır ,daha çok gölge yapmaya çalışırmış. Rüzgar da onu pek severmiş. Çölde köşe bucak dolaşıp, kumları öfkeyle bir yerden ötekine savurup duran rüzgar bile, ağacın çevresine gelince yumuşar, gölgesinde uyuklayan hayvanları serinletmeye çalışırmış. Hafif hafif estikçe, ağaç da yapraklarını sallar, çöl sıcağını uzaklaştırırlarmış el birliğiyle.
Çöl ortasındaki Sevgi Ağacı, gölgesinde yaşayan hayvanların sevgi ve mutluluğuyla beslenip büyürken, gölgesindeki hayvanları da mutlulukla doyururmuş. Ağacın gölgesinde kediyle fare kucak kucağa uyurken, köpekler kedilerin tüylerini yalarmış. Ağacın gölgesi büyüdükçe, altında daha çok hayvan barınır olmuş. Ağacın yaprakları büyüdükçe kalp biçimini alıyor, sevgiyle çarpıyormuş "pıt, pıt" diye.
Bir gün, tüm havyanlar Sevgi Ağacı'nın gölgesinde mutluluk içinde yaşayıp giderken, uzaktan bir tilkinin kumlar üzerinde sürünerek ağaca doğru geldiğini görmüşler. Hepsi birden el etmişler tilkiye, "Çabuk yürüsün, ağacın gölgesine sığınsın" diye. Tilki tam ağaca yaklaşacağı sırada, sıcak çöl güneşi onun tüm gücünü emivermiş. Zavallı tilki, bitkin bir durumda kumlar üzerinde serilip kalmış boylu boyunca. Hemen üç küçük çöl faresi, kumların arasında yuvarlana yuvarlana, ölmek üzere olan tilkiye koşmuşlar. Kuyruğundan ve ayaklarında cekistire cekistire ağacın golgesine taşımışlar bin bir güçle .
Ayla ya baktığım da coktan uykuya dalmıştı.
Baranla göz göze gelince gözlerini ilk kaçıran ben olmuştum.Elime dokunan el ile ona baktım."Sence de konuşmanın vakti gelmedi mi?"
Bombayı bıraktım giidyore
Çok uzun yazdım bu sefer .İnşallah beğenirsiniz .Hayalet okuyucular beni sinir etsede sorun yok .
Vote ve yorumlarınizi bekliyorum.
Sizi seviyorum ❤️🖤❤️🖤❤️🖤🖤 ❤️❤️🖤🖤🖤🖤❤️🖤🖤❤️❤️🖤❤️❤️🌼🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim |Yarı Texting
Чиклитbilinmeyen numara;Ohh sevgilin(ben) gelmiş gözün Aydın kulakların Manisa bilinmeyen numara;oğlan dayiya ,kiz halaya çeker ;Dayı ise halayda her zaman başı çeker bilinmeyen numara;Faydalar faydasız , imkânlar imkansız. bilimmeyen numara:uçanda kuşlar...