-Siren!
-Pişt Siren!
Siren gözlerini araladı.
Birileri onun yanağını dürtüklüyordu.
Uyku sersemi olduğundan ve karanlıktan kim olduğuna bakamadı ama,sonra elleri parlayan bir adet Cloe görünce şoka girdi.
S : Cloe ne?
C : Seni özledim.
Siren bu cümle karşısında o kadar çok utanmış ve mutlu olmuştu ki kırmızılığı karanlıkta bile görünebilirdi.
Cloe'nin söylerkenki hali onun erimesine neden oluyordu.
Siren gülümsedi.
Cloe onun gülümsemesine hayranlıkla bakıyordu.
Cloe uzanıp,ona sarıldı.
Siren kafasını boynuna gömdü ve derin bir nefes aldı.
Kokusu vanilya gibiydi.
Ayrıldıklarında Siren sordu.
S : Cloe çok mutlu oldum ama,geç değil mi sence de ?
C : Eehm olabilir ama,Jeff geliyorsa bende gelebilirim diye düşündüm.
S : Ya güzel yapmışsın ama,anneni endişelendirmeyecek misin ?
C : Merak etme kiraz çiçeğim annem biliyor.
Siren duyduğu cümleyle neredeyse yataktan düşüyordu.
Cloe gülerek onu tuttu ve yatağa geri çekti.
Bir anlık Siren'in üzerinde onun yüzüne yakın bir şekilde bakabildiģi için tanrıya minnettar oldu.
Sonra yanına kaydı.
Bir süre beraber öylece uzandılar.
Çok huzurluydular.
Cloe Siren'e döndü.
C : Gel yıldızları izleyelim.
S : Ama yıldız görünmüyor ki buradaki camdan.
C : O zaman ben yaparım.
Cloe hafifçe ellerini oynattı ve galaksiden nadide bir parça Siren'in tavanında belirdi.
Siren'in gözleri parladı.
-Müthiş.
C : Sevdin mi?
S : Evet çok güzel ~
C : Bu arada ben geldim ama,uykusuz kalma.
S : Sorun değil.
Siren izlemeye devam ederken Cloe onu izleyerek saatlerce çalıştığı soruyu sordu ona.
-Siren benim sevgilim olurmusun?
Siren şaşkınca ona döndü.
Bugün ona noluyordu böyle?
Utangaçca ona baktı.
Siren başını eğdi.
S : Aynı şeyi ben sana soracaktım ama...
Cloe tek eliyle saçlarını okşayarak,gözleri dolan kızın tekrar yüzüne bakmasını sağladı.
Şevkatli bir ses tonu ile konuştu.
C : Sorun değil.
Hadi bana cevap ver.
Gözlerinin içine bakmayı sürdürüyordu.
Siren bal gözlerin etkisinden zor da olsa kurtuldu ve sessiz bir sesle;
S:Olurum.
C:Efendim ne dedin?
Cloe sesli söylemesini istediğinden duymamış numarası yapmıştı.
Siren bir daha tekrar etti.
-Olurum.
Cloe aynı şeyi yaptığıda,bu sefer bağırarak tekrar etmişti kabulünü.
İki kız sarılarak gülüştü.
Beraber gün ağırana kadar yıldızları izlediler.
En son Siren'in uyuya kaldığını gören Cloe de yan dönüp,Siren'e arkasından sarıldı ve uyumaya başladı.Jeff Liu ile beraber dolaşıyordu.
Liu düşündüğü konuyu açmaya karar verdi.
L : Jeff ?
J : hım ?
L : Şu konu ...
Bir haftadır konuşmadınız.
Yani sen kızıp,gitmeden önceki şu konudan bahsediyorum.
J : Düşünüyorum hala Liu.
L : Abi şey ... bir denesen olmaz mı ?
J : Oğlum sen sanki öldürmeden durabiliyorsun da.
L : Durabiliyorum tabi.
Jeff sinirle baktı ve önüne geri döndü.
Liu yürümesi hızlanan Jeff'e yetişti. Kolunu tuttu.
J : Ne ?
L : Abi kızma ya iyiliğin için bu .
J : Biliyorum Liu biliyorum ama, yapamam.
Eğer kendimi tutmaya çalışırken onun yanında olursam zarar verebilirim.
O yüzden korkuyorum anlasana.
Sonlara doğru sesi titremişti.
Liu ilk defa abisini böyle görüyordu.
Bu konuyu ilk konuştukları gün daha fazla şaşırmıştı.
Onu kaybetme korkusuyla belki bu konu hakkında yumuşamış olabileceğini düşünmüştü ama, yanılmıştı.
Jeff bu konuyu bir daha duymak istemediğini söyledi.
Dar küflenmiş duvarlarla çevreli sokaklarda ilerlemeye devam ettiler .
-Bu böyle olmaz.
Dedi Liu içinden.
Çünki biliyordu ki Siren bu konuyu ona yine açacaktı .
-Nerde lan bu kız?
Eun son iki saattir aralıksız Siren'i arıyordu.
Telefonu kapalıydı.
Hayır sonuçta son bir aydır neler yaşadıkları belliydi.
Hal böyle olunca endişelenmek elde olmuyordu.
Telefonuyla anahtarını alıp,üzerine bir ceket geçirdi ve Siren'in evine gitti.
Kapıyı hayvan gibi çalıyordu.
Bağırmaya başladı.
-LAAAN AÇSANAAA!
-ŞİNEEEE!
( sbssnsj )
E : Yazar yine Bakugou'ya bağladın ha.
Y : Yoo ne alaka ki yani ?
E : Yok bir şey.
Oİ Oİ Oİ Sİ ... HA ?
Ne diyorum lan ben ?
Y : Ehehem neyse devam !
Siren gözlerini ovuşturarak uyku sersemi bir şekilde aşağı indi.
Kim niye bu saatte kapıyı çalıyordu ki ?
Y : Bir oldu saat bir hala bu saatte diyor.
S : Yazar uzatma zaten uykum var.
Y : Öff devam !
Siren gidip,kapıyı açtı.
Eun hemen içeri girdi.
Soru sormaya başladı.
E : Neredeler?
Neredeler?
Öldürürum onları !
S : Off dur bi Eun.
Ne diyorsun ya?
Kimi öldüreceksin ?
E : Yaratıkları...
S : Ah ... şu an buradaki tek yaratık sensin kuzucum.
E : Hey!
Bu arada sen niye telefonlarını açmıyorsun lan!
Götüm üç buçuk attı burada bir şey oldu diye .
S : Ya sakin ol.
Bir şey yok.
Siren yumuşak bir ses tonu ile sekiz senelik yakın arkadaşına sarıldı.
Eun, bir yandan Siren'in sarılmasına karşılık verirken lafına devam etti.
E : Açsana o zaman telefonu !
S : Şarzım bitmiştir kuzu.
Siren başını koyduğu yerden kaldırıp,arkadaşına baktı.
Eun birden durdu.
Jeton altıgen olduğu için anca düşüyordu.
E : Şarz mı?
S : Hee
Eun derin nefes alıp,verdi.
-Şimdi nolacak biliyorsun değil mi ? "Siren aniden ayıldı.
Gözlerini pörtletti ve Eun'dan ayrılıp, geri geri gitmeye başladı.
Eun kapının yanındaki askılıkta asılı olan şemsiyeyi aldı.
Siren'i kovalamaya başladı.
Siren evde dört dönüyordu.
Ne zaman Eun sinir olsa onu annesi gibi oklava veya şemsiyeyle kovalıyordu.
Gerçi sonra kıyamayıp,vurmuyordu ama,yine de onu böyle kovalamak orta okul zamanlarındaki eğlence zamanlarını hatırlatıyordu ikisine de.
Eun Siren'i tam yakalamışken Cloe uykulu bir sesle aşağı indi.
- Ne oluyor?
Siren ve Eun merdivenlere döndüler. Öylece kalakaldılar.
Eun Cloe yi görünce kankalığın vermiş olduğu vazifeyle bir takım alay cümleleri kurmak için ağzını açıyordu ki Siren onun azını konserve kapağı gibi kapatıp, Cloe'e gülümsedi.
Aşağıda Siren ne olduğunu açıklarken salona geçip oturdular.
Cloe de şaşkın bir şekilde peşlerinden gitti.
E : Günaydın Cloe.
Bir yandan gülmemeye çalışıyordu.
C : Ahem .. günaydın.
Ne oluyor bu arada?
S : Bir şey değ ...
E : Siren'i görmeye geldim.
S : Evet kahvaltıya gelmiş.
C : Anladım.
E : Siz bu arada ... böldüysem falan ...
S / C : Ne ?
C : yok yok sorun değil .
Siren utançtan yerin dibine girmek istedi.
Kankası'nın neyi ima ettiğini çok iyi biliyordu.
Siren'e bakıp,gülüyordu.
Siren gülerek dirseğiyle hafifçe Eun'u dürttü.
Eun anlayıp,hemen düzeldi.
-Ha ehehm ee kahvaltı yapacaktık.
Siren onu onayladı.
Mutfağa geçtiler.
Beraber üç kişilk kahvaltı hazırlayıp, sofraya oturdular.
X1 : KOMUTANIM KOMUTANIM GELDİ!
K : Ne bağırıyorsun?
Kim geldi ya?
X1 : Yeni avcınız.
K : Şu veletin kız şubesimi?
X1 : Huh?
Y : Nina diyor Nina.
X1 : Hee anladım.
K : Kiminle konuşuyorsun evlâdım?
X1 : Hiç hiç.
Evet efendim o kız.
K : Tamam çağır gelsin.
X1 : Evet efendim!
Adam çıkarken Komutan kendi kendine söylendi.
-Bu çocuk da iyice delirdi.
-Kovsam mı napsam.
Lüks koltuğuna yerleşip,gelmelerini bekledi.
Ciddi bir ortam bekliyordu ama,pek de mümkün değildi bu.Nina kapıdan girdiğinde,küçük,gıcık bir çocuk gibi koşturup,her tarafı karıştırmaya ve gürültü yapmaya başladı.
-Uuu bu şey ne işe yarıyor?
-Ahahahah şuna bak.
-Ahahahaha bu ne biçim yer?
Komutan dayanamamış,bağırmıştı. -EVLADIM DURSANA!
Nina yüzünü düşürüp,hemen karşısına geldi.
N:Üff ne sıkıcısınız yaa.
K : Neyse bak bir görev vereceğim sana.
N : Ne görevi be?
Ben senin çalışanınmıyım ha?
K : Ama karşılığı iyi .
Nina şüpheli bir şekilde ne olduğunu sordu.
Bunun üzerine Komutan Jeff'in dosyasını kıza uzattı.
Nina merakla eline aldı ve açtı.
Görür görmez çığlık attı.
Oradaki herkes kulağını tıkamıştı.
( Ben bile.
Aghh sesine senin Nina! )
-Kyaaa çok tatlı !
Dosyaya sarıldı ve öpmeye başladı.
Y : Yemin ediyorum birazdan dosya ayaklanıp,kaçıcak.
K : Haklı olabilirsin.
Lan!
Sen kimsin?
Y : Ben yazarım.
K : Ha anladım ... NEY !
Y: 😑 Devam !
-Kabul ediyorum kabul ediyorum!
Nina yerinde tepiniyordu.
K : YAVRUM EVLADIM BİR DUR.
DAHA GÖREVİ SÖYLENEDİK.
N : Olsun onun olduğu her göreve varım ben.
K : Aşık mı lan bu kız buna ?
N : Çok seviyorum be bey amca!
K : Ehöhöm neyse konudan saptık.
Bu çocukta da ne bulduysa artık?
Şuna bak kendini ona benzetmiş.
N : Hey kimse benim aşkıma laf atamaz!
K : Tamam tamam bir şey demedik ya.
Git onu getir.
N : Ne?
K : Görevin bu.
Git onu getir.
Bak o bu kızla yaşıyor.
Komutan Siren'in dosyasını ona verdi.
Nina aldı ve bakmaya başladı.
N : NE?
Bu çirkin şıllıkla mı yaşıyor ?
K : Evet onunla yaşıyor.
Ayrıca benden duymuş olma ama, sanırım Jeff onu seviyormuş.
Nina iyice delirmişti.
-KİMSE ONU BENDEN ALAMAZ!
X1 : Komutan da iyice dedikoduya başladı ha.
X2 : Shhh duyacak.
Kovuluruz valla.
X1 : Tamam.
K : Git ve onu getir!
N : Getireceğim.
Ve ... o kız ?
K : Öldürebilirsin.
N : Adres ?
K : SCP vakfı olarak hemen hemen her yerde kameralarımız var.
Normalde kullanmayız çünki iyi takip eden avcılarımız vardı ama,o velet hepsini öldürüyor.
O yüzden o kameradan bulduğumuz adrese gideceksin.
Nina ciddi bir şekilde komutanın odasından çıkıp Siren'i bulmaya gitti.Merabalaaar yeni bir bölüm daha attım umarım beğenirsiniz 🤗🦋🌸
Yorum atmayı unutmayıın seviliyorsunuz🌸🦋🤗
Bölümler biraz geç gelebilir. Her gün atmaya çalışacağım .
Çünki bir yerden sonra tıkamıyorum bir şey bulamıyorum . Bin kelime altı yazmak veya yarıda kesmek istemediğimden de geç geliyor kusura bakmayın canolarımıniçisileri 🤗🦋🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi kelebek.
Fanfic" Yüzüne dokunur " J : Ne yapıyorsun? S : Hiç gerçekmisin diye bakıyordum. J : Gerçeğim. ( Bir Friendship hikayesi.) 🦋🦋🦋🦋🦋 🌸🌸🌸🌸🌸 ( ⚠️⚠️ Bu kitapta rahatsız edici öğeler bulunabilir. ⚠️⚠️)