r o s e s & 8

1.3K 165 64
                                    

Bacaklarımda ki şalı çekip bir kenara bıraktığımda sıkıntıyla iç çekmiş ve oturduğum koltukta biraz daha yayılmıştım.

Bugün işlerim oldukça yoğundu çünkü şirkete dava açan büyük bir iş adamı, kuruşumuza kadar almak adına ülkenin en kıdemli avukatlarıyla çalışıyordu.

Ve ben sadece bir aydır avukattım.

Annem bir yandan Jungkook'a yaklaşmam için beni sıkıştırırken bir yandan da babam şirkete delil toplamam için bana öğüt veriyordu.

"Bir şey bulabildin mi?" açık bıraktığım kapıdan giren Jungkook hızlı adımlarla yanıma geldiğinde parmaklarımın arasında ki dosyayı almıştı.

"Şirketinin açığını bulamadım ama adamın pedofili olduğuna dair iddialar var." açık bilgisayar ekranını okuması için çevirdiğimde bir elini sandalyemin başlığına birini de masaya koyup ekrana eğilmişti.

Omzumla temas halinde olan ceketinden burnuma dolan parfüm kokuları beni mayıştırırken ona aldırmadan masanın üzerinden suyumu aldım ve yudumladım.

Parmaklarını saçlarının arasından geçirdiğinde doğrulmuş ve arkasında ki büyük cama ilerlemişti.

"Bunlar kesinliği belli olmayan dava dosyaları." dedi eliyle ekranı gösterip. "Bize daha güçlü şeyler lazım."

"Sence kim durup dururken bir iş adamına pedofili suçundan dava açar?" tek kaşımı havaya kaldırdığımda bakışlarını bana çevirmişti.

"Kim açmış davayı?" aklına bir şey gelmiş gibi konuşup üzerinde ki ceketi koltuğa fırlattı.

"Tacize uğrayan bebeğin ailesi." dedim küçük bir kontrolün hemen ardından.

"Bir görüşme ayarla, delil iste." dedi ve duraksadı. "Bende yanında olacağım."

"Jimin'in bir planı vardı." bilgisayarda ki belgeleri kaydedip kapattığımda oturduğum yerden kalktım ve ellerimi omzuna yerleştirdim.

Dudaklarını ıslatıp bana döndüğünde omzunda ki parmaklarım sıkılaşmıştı. "Biraz rahatlasana, elbet biz kazanacağız davayı."

Onun aksine gülümseyip flörtöz bir ses tonuyla konuştuğumda ellerimin altında ki bedenin gevşediğini hissetmiştim.

"Bilmiyorum Roseanne," dedi boğuk sesiyle. "Eğer o puşt kazanırsa şirketin hisseleri düşer, eski kaliteyi yakalamak bizim için işkence olur."

Ellerimi çekip kapıya ilerledim ve yukarı toplanan eteğimi biraz indirdim. Ona daha farklı bir şekilde moral vermek istiyordum ama aklımda ki kirli düşünceleri uygularsam suratıma okkalı bir tokat yiyebilirdim.

Ya da yemezdim. Yine de bu kadar erken davranırsam işler bok yoluna sapardı. Olabildiğince yavaş ve düzenli ilerlemeliydim.

"Jimin'in yanına gidelim." dedim yanıma geldiğinde bileğinden tutarken. "Onun her zaman bir B planı vardır."

Göz kırpıp gülümsediğimde bileğinden çekiştirmeme müsaade etmiş ve arkamdan ilerlemeye başlamıştı. Onu tüm dertlerinden özellikle de Miyeon'dan kurtarmak istiyordum. Kendini bir melekmiş gibi tanıtsada aslında ruhu kötülükle bezenmiş bir şeytandı. Hissediyordum.

Önüme gelen saçlarımı geriye atıp Jimin'in kapısının önünde durdum ve içeri girmeden önce Jungkook'a dönerek "Biraz gülümse çok korkunç oluyorsun." dedim.

Gözlerini devirip beni yana ittiğinde kapıyı hızla açmış ve içeri adımlamıştı.

Odanın içerisinde yankılanan adım sesleri bir melodi gibi kulağıma dolarken iki gergin adama aldırmadan boş bir koltuğa oturdum.

𝘄𝗶𝗻𝘁𝗲𝗿 𝗯𝗲𝗮𝗿 ღ 𝒓𝒐𝒔𝒆𝒌𝒐𝒐𝒌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin