Ataerkillik

16 1 1
                                    

Toplumda kadının yeri çok eski zamanlardan beri çok gerideydi. Özellikle doğu da kız bebeklerin doğar doğmaz öldürülmesi, hor görülmesi, bir mezar taşı bile olmadan toprağın altında minicik bedenlerinin yok olması başlangıcıydı sanırım. O dönemlerde doğan bebek eğer kız ise bu bebegin eksik yada yarim doğmasıyla aynıydı. Erkek çocukları başından beri her zaman yüceltilen, farklı bir bakış açısıyla büyütülen ve onun herşeyi yapmaya hakkı varmış gibi algı oluşturularak kendini kadınlardan üstün görmesini sağlayan bir toplumda varlıklarını sürdürdüler. Ama kız çocuklarının erkek çocuklarının yapabildiklerini yapması, düşüncelerini özgürce söylemeleri, hatta konuşmaları bile yanlıştı. Öyle bir algı yaratıldı ki eŕgenlige girildiğinde kadin gözüyle görülüp küçücük yaşta evlendirilen, daha kendi çocukken başka bir çocuğu büyütmeye zorlanan, eşine ve evine bakmak zorunda bırakılan, aciz, kendini tanımayan, hiçbirşeyi sorgulamayıp yapan, hisleri önemsenmediği için çoğu şeyi bilmeden yaşamadan hayatını idame eden varlıklara dönüştüler. Erkek çocukları büyürken "göster oğlum amcana pipini" laflarıyla önündeki uzvun çok kıymetli bir şey olduğu dikte ettirilip kendini yenilmez, hükmeden olarak görmelerini sağlayıp, kız çocuklarına gelindiğinde giyimine, oturusuna, konuşmana, hareketlerine dikkat et, hata yapma diyerek onu soyutlamalariyla aslında kadının yerini bir kez daha alaşağı edildiğini gördük. "Erkek yapar elinin kiridir, erkek yapar çünkü o erkek, erkek dediyse doğrudur, erkek evin direğidir" denilerek kendilerinde hükmetmeye, eziyet etmeye, kadınlardan daha üstün bir varlık olduklarını kanıtlamaya gerek bile duymadıkları bir ortam hazırlandı. Ama kız çocuğu yapamaz, edemez, okuyamaz, konuşamaz, kız yerini bilecek, kadin dediğin kocasının yanında evinde kırıp bacaklarını oturacak denildi. Sonra da hastanede kadin doktor istendi, bir şey mı yapılacak danışılacak kadin olsun dendi, kadınların olduğu yerde olmak zorundasın çünkü sen kadınsın. Erkeklerle bir arada olamazsın, göz göze gelemezsin, konuşamazsın çünkü sen kadınsın. Kızlar okutulması çünkü onlar evlenip çocuk doğurmak zorunda. Kadınların iş hayatında olmaması gerek neden çünkü  kadin dediğin evinde oturmalı. Kadin araba süremez, kadin çalışamaz! Kadin sadece evini temizler, çocuklarını doğurur, kocasına karılık yapar. Öyle değil mi? Işte bizler bu zihniyetlerle büyüdük. Kadının toplumdaki yeri o kadar yoktu ki konuşmaya, savaşmaya, bir şeyler için çabalamaya bile çalışmadık. Çünkü kadin sadece temizlemek, doğurmak ve yemek yapmak için vardır bu toplumda. Kocandır yapar denilerek kaç kadin can verdi bu yolda. Kız çocuğunun okulda ne işi var denilerek kaç nefer söndü bu topraklarda. Sırf kız olduğu için kaç bebegin canına kıyıldı, kaç kadin erkek doguramadigi için (sank8 bizim elimizdeymiş gibi) aşağılandı, üzerine kuma getirildi. Çirkin sıfatlarla anıldık. Farkında mısınız toplumda argo olarak soylenen, edilen kufurlerin çoğu kadin bedeni üzerinden. Işte biz böyle bir toplumda büyüdük, yetistirildik. Ve şimdi anlıyor musunuz kadin olmanın ne demek olduğunu? 

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin