KIRILAN KANATLAR

6 0 0
                                    

Hani derler ya "kol kırılır yen içinde kalır" diye. İşte bu söz o kadar doğru ki. Bize yıllarca bunu öğrettiler. Sus, konuşma, yaşadıklarını anlatma, güçlü ol, sabret, anlatırsan rezil olursun vb. Bu sözleri o kadar çok duyduk ki, işte bu yüzden şiddete, tacize, tecavüze karşı sesimizi çıkaramadık. Kırılan kollarımızın ardında içten içe parçalandık. Hem fiziksel hem de ruhsal şiddete maruz kaldık. 

Tacize uğradık, tecavüze uğradık, ezildik, parçalandık, dizlerimiz kanadı ama sustuk. Çünkü bize bu öğretildi. Aklımızda dönen sorular ve tedirginliklerle yaşadık. "ya inanmazsa? Ya yalan söylüyorsun derse? Ya öldürürse?" bu sorular vardı ruhumuzun her bıçak yarasında. Her kadının dizleri parçalanmıştır, kırılan kanatlarının ardından sesiz gözyaşlarıyla susmak zorunda kalmıştır. Kimisi eşi veya sevgilisi tarafından öldüresiye dövüldü, kimisi en yakını tarafından tecavüze/ tacize uğradı, kimisi sokak ortasında öldürüldü, kimisi "namus" adı altında infaz edildi. Size birkaç örnek vermem gerekirse; sırf gece bilmem kaç diye dışarı çıkması tecavüz sebebi sayıldı, kocasının şiddetine dur deyip boşanmak istediği için çocuklarının gözü önünde öldürüldü ve ne yazık ki sırf kendisini taciz edenlere karşı çıktığı için elleri ve kafası kesilip yakıldı. İşte biz bunları ve daha bilinmeyen pek çok şeyi yaşadık ve ne yazık ki sırf gidecek sığınacak yerimiz olmadığından ya da kendimize güvenimiz olmadığından, çocuklarımızı korumak adına sustuk, susturulduk! 

Bazen çığlık çığlığa haykırmak istedik, bazen tek bir bakımızdan anlasınlar istedik. Şiddetin her türlüsü karşısında direnmek istedik ama gene ve gene kanatlarımızı kırdılar. Her seferinde bir parçamızı daha kaybettik ve biraz daha yara aldık. Aldığımız yaralar o kadar büyüdü ki biz biz olmaktan çıktık. Sadece nefes alan, hayatın gerektirdiklerini kabul eden kalbi atan robotlar olduk. Sığındığımız tek şey acılarımızdı. Şuan siz bunları okurken kim bilir  kaç kadın daha bir yerlerde acı çekiyor. Biz sesimizi çıkardığımızda ise adaletin terazisi asla bizim için ağır basmadı. Yok kravat indirimi, yok iyi hal indirimi, yok kışkırtma vb. daha bir çok sebep sundular bu şiddetin geçerliliği için. Kimi zaman dayanacak gücümüz kalmadı, omuzlarda taşınıp toprak altında çürümeye yüz tuttuk. Öyle ki kimi zaman o parçalanan bedenimizi bulamadılar ya da o kadar tanınmayacak hale getirildi ki bu yıkık beden toparlanamadı hiçbir şekilde. Acılı gözyaşları ve çığlıklar içinde yok oluşumuza göz yumuldu. 

İşte bu yüzden bunları dile getirmeye çalışıyorum, bunları bilin duyun at gözlüklerinizi çıkarıp etrafınızda olup bitenleri fark edin diye yazıyorum bunları. Sesimizi duyun, buğulu camın arkasından değil net bir şekilde bakın bize, konuşun elimizden tutun ki bu kanadı kırıkların kendileri iyileştirecek bir meskeni olsun. Kırılan her kanadımızı yeniden onarabilelim. Daha güçlü daha dik bir şekilde ayağa kalkalım. Sadece elimizden tutun...

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin