"YALNIZLIK"

184 8 0
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: Nükleer Başlıklı Kız- Eğer İstersen

Multimedia => Deniz KARACA

"Ben dün gece elini tuttuğun kişiyim Şafak."

Dediği şeyle biran afallamıştım ama sonradan kendimi toplayarak:

"Anlamadım.. o.. o... Ateş değil miydi?" Dedim. Artık ne kadar toplayabildiysem.

"Beni hatırlamıyor musun Şafak? Çok unutkansın" dedi ve kahkaha attı. Tam ona cevap verecekken de telefonu kapattı. Salak şey.

Telefonu kapattım ve kendimi yatağa attım. Hala şok içindeydim. Eğer o Ateş değilse kimdi? Bana "beni hatırlamıyor musun" dedi. Demekki tanıştığım biriydi.

Aklıma gelen erkekleri tarttım. Öncelikle Ateş değildi. Kerem, Furkan, Miraç, Can, İsmail.. Bunlar bizim sınıftaki erkeklerdi ama hiçbiriyle arkadaş bile değiliz. Aklıma biran istemsiz olarak Deniz geldi. Bu düşünceyi hemen kafamdan attım. Deniz benimle konuşmuyordu bile ne araması.

Bunları düşünürken çok yorulduğumu, bunları düşünerek aklımı meşgul etmeyi saçma buldum. Kim aradıysa bida aramazdı zaten. Doğruyu söylediğini ne biliyoruz hem. Gözlerimi kapattım ve uyudum en azından uyumaya çalıştım.

Sabah kalktığımda Mısra tepemde durmuş beni izliyordu. Hayır yani amacın neydi? Lezbiyen falan mısın? Mısra'nın lez olduğunu düşünerek ona bir bela okudum ve ondan uzaklaştım.

"Kaç saattir horladığının farkında mısın? Hadi hazırlanda kahvaltıya gel!" dedi. Oh be! Bi an seni lez sandım Mısra.

Onu umursamadan yataktan kalkarak lavobaya koştum. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı toplayarak odaya geri döndüm. Mısra hararetli şekilde biriyle telefonda konuşuyordu:

"Sen ne dediğinin farkında mısın? Hayır, senin için asla oa zarar vermem,o benim en yakın arkadaşım! Onu seviyorsan neden karşısına çıkıp söylemiyorsun ki? Neden ona zarar vermeye çalışıyorsun. Sen.. tam bir korkaksın. Bida beni arama Deniz!"

Kimle konuşuyordu acaba? Ayrıca Deniz dediği kimdi diye aklımı yoklarken yutkundum. Mavi gözlü müydü? Mısra'nın onunla ne işi olabilir ki diye düşündüm.

Buket'le Mısra tanışıyorlardı. Ama o kadar samimi değillerdi. Mısra telefonda en yakın arkadaşından bahsediyordu. Kimdi o?

Ben değildim herhalde. Mısra okul içinde benimle takılırdı ama dışarıda fazla konuşmazdık. Okuldan sonra iletişimimiz bile olmazdı. Bu yüzden 'en yakın arkadaş' listesinden kendimi çıkardım. Ayrıca dünyada bir tane mi Deniz var be!

Bu konuyu sonra daha ayrıntılı düşünmek üzere aklıma not ettim. Kapıyı açarak dışarı çıktım. Mısra az ilerde bana bakıyordu. Yüzünden endişeli olduğu okunuyordu. Sanırım şuan telefon konuşmasını duyup duymadığımı düşünüyordu. Duyduğumu ona söylemeyecektim. Kim bilir belki de o 'en iyi arkadaş' bendim.

Yapmacık bir gülümsemeyle Mısra'ya yaklaştım. Omzuna yavaşça dokunarak:

"Hadi aşağıya inelim" dedim.

Beni başıyla onayladı. Merdivenlerden inerken ara sıra bana bakıyordu. Ona duymadığımı hissettirmeliydim. Olduğum yerde durdum. Durunca birden bana baktı.

"Orada kimle konuşuyordun?" diye sordum merak eder gibi yapıp. Aslında gerçekten merak ediyordum.

Biran da gerildi, yüzü garip bir hal aldı. Telefon konuşmasını duymasam bile benden bişey sakladığını hemen anlardım.

"Hiiii.. Hiç" dedi kekeleyerek.

"Benden ne saklıyorsun Mısra?" dedim sinirle. Bu sinirim yapmacık değildi, gerçekten sinirliydim. Ama yinede duyduğumu söylemeyecektim.

"Gerçekten birşey saklamıyorum, hem saklasam saklarım. Seni ilgilendiren birşey değil zaten" dedi.

Beni kırınca ona güceneceğimi ve bu konuyu bir daha açmayacağımı sanıyordu işte, embesil. Ama merakım da gitmişti zaten. Bu 'en yakın arkadaş'ın ben olduğunu anlamıştım. Onu daha fazla zorlamayacaktım.

Merdivenden hızlı hızlı indim. İştahım da kaçmıştı zaten. Arkamı dönerek:
"Benden birşey saklıyorsan benim arkadaşım olamazsın" dedim.

Arkamdan "Şafak bekle! Şafak lütfen bekle" diye bağırırken ona aldırmadan ayakkabımı giydim ve dışarı çıktım. Temiz hava güzel gelmişti. En azından iyi hissetmemi sağlamıştı. Mısra'ya aslında gerçekten kırılmıştım. Sadece biraz güçlü olmaya çalışıyordum, içime atıyordum herşeyi.

Dışarıdan nasıl gözüküyordum acaba? Güzel, güçlü, egoist, zeki, yetenekli bir kız mı? Peki ya içeriden durumlar nasıl diye bakan olmuş muydu bugüne kadar?

Babam en fazla 1 ay sonra ölecek. Ateş'le saçma sapan bir ilişkimiz var ve ilerde ne olacak diye hiç düşünmedim. Deniz sürekli aklıma geliyor ama hala onu çözemiyorum ve onun bana göre bir insan olduğunu düşünmüyorum. Beni arayan bir telefon sapığım var, bir daha ararsa onu polise şikayet edeceğim. Mısra gözümün içine baka baka yalan söylüyor, ben onun en yakın arkadaşı olabilirim ama o kesinlikle benim en yakın arkadaşım olamaz. Bana yalan söylüyorsa olamaz!!

Yalnızlık berbat birşey, yalnız olduğu zaman insan, tanıştığı insanların kalplerine bakıyor, zihinlerine bakıyor bu da beni terkeder mi diye. Kendini dışlanmış hissediyor, suçu hep kendi üzerinde buluyor. Biri olsun istiyor, ona bağlı kalmak, ona ait olmak istiyor. Önemsenmek, benimsenmek istiyor.

Gözlerim yanmaya başlamıştı. Artık dayanamayarak ağlamaya başladım. Akan yaşların yavaş yavaş yanağımda süzülüşünü hissettim bir süre. Ağlamak iyi gelirdi her zaman insanlara. Bana da iyi geliyor. Gözümdeki yaşlar görüşümü bulanıklaştırmıştı. Yolu çok bulanık görüyordum.

Sonrasında tek hissettiğim sol tarafıma hızlıca çarpan bir cisim, başıma aldığım darbe ve vücudumda hissettiğim o inanılmaz sızı oldu.

***********************************************

Şafak'a ne oldu sizce?

_________

Geçen bölümü kimse okumamış ama bu bölümü okursunuz inşallah.
Xox :) kdkdkl o_o

SAÇMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin