-Değişim-

822 86 57
                                    

Merhaba!!

Evet 948347 gün sonra yb geldi. Sövmek serbest çok haklısınız ama başka ficler için ilham geldi sürekli.. ben de bu fic in ilhamını resmen sökerek aldım. Evet doğru duydunuz zorla ilham da alıyoruz artık neysee çok uzattım umarım seversiniz yorumları eksik etmeyin bebeklerim :*

Vee..

İyi okumalar🍷

***

Floran Kasabası 1842

Esmerin aniden yok olmasının ardından bir süre kendine gelemeyen Jungkook, kapının daha sert çalmasıyla sıçramıştı yerinden.

Kalbi sanki kilometrelerce koşmuş gibi hızlı atarken sakin kalamıyordu Jungkook. Sabah başına gelenlerden sonra bir de ne olduğunu bilmediği bir adam(!) tarafından tehdit edilmişti...Hayatı harika gidiyordu gerçekten.

Bu gece daha nasıl kötü olabilirdi ki?!

"Ah, siktir!"

Jungkook babasının ne kadar kızacağını düşünürken küfretti tekrar. Bunca zamandır nerede olduğunu açıklayabilirdi ama...burkulmuş ayağını ve başındaki yarayı nasıl açıklayacaktı? Vücudunu ele geçiren panikle ellerini saçlarına geçirdi Jungkook. O sırada unuttuğu bir detay ise anında kendini belli ederken tanıdık gelen sesle aniden kaldırdı başını beyaz tenli genç.

"Orada kim varsa açsın artık şu lanet kapıyı!"

"Dostum biraz sakin olur musun?"

Siyah saçlı sinirle döndü yanındakine.

"Ne sakinliğinden bahsediyorsun Jin hyung! Jungkook saatlerdir kayıp, bütün kasaba onu arıyor. Siktiğimin rahibi de gelmiş bize saydırıyor! Şimdi de yıllardır kullanılmayan bu boktan kulübede birileri var ama yokmuş gibi davranıyorlar!" öfkeyle sarf ettiği sözler ardından nefes nefese kalmış, sinirden dolan gözleriyle yakın dostuna bakıyordu siyah saçlı.

Saatlerdir Jungkook'u aramadığı yer kalmamıştı ve başına bir şey gelmiş olma ihtimali onu çok korkutuyordu.

Kardeşi gibi seviyordu Jungkook'u. Neredeyse her gece buluşup delicesine eğlenir, dertleşirlerdi ay ışığının altında. Bugünün de o günlerden olacağını sanmıştı siyah saçlı.

"Yoongi, dostum kendine çok yükleniyorsun, rahatla biraz. Eminim Jungkook'a bir şey olmamıştır. Hem gördün babasını, bok gibi herif. Jk'nin yerinde olsaydım çoktan kaçmıştım o evden. O da kafasını dinlemeye git-"

Aniden açılan kapıyla ikilinin bakışları hızla oraya dönerken şaşkınlık nidaları yükselmişti üçlüden.

"Siktir! Jungkook?!"

"Yoongi hyung?!"

"Yakışıklı Seokjin hyung!" ikilinin şaşkın bakışları Seokjin'e dönerken omuzlarını silkti uzun boylu olan.

"Sizin yerinize kendime şaşırayım dedim...Ne.. ne var be?!"

***

Jungkook eski ve oldukça rahatsız olan kanepeye oturmuş, başında dikilen ve asla susmayan hyungunu dinlemeye çalışıyordu.

Aslında bu kadar endişelenmesini anlıyordu Jungkook. Jin hyung ve kendisinden başka değer verdiği kimse yoktu Yoongi hyungun. Ailesini küçük yaşta kaybetmişti ve 18 yaşına kadar dedesiyle yaşamış, daha sonra dedesini de kaybetmişti.

Onun kardeşi gibiydi o yüzden anlıyordu bugün ona yaşattığı kaybetme korkusunu.

"Noldu sana Jungkook?! Kim ne yaptı hemen söyle bana hemen...Yoksa.. geçen bize sataşan çocuklar mı yap-"

Red // •Taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin