.39.

1.5K 99 57
                                    

naeun

neredeyse iki gündür onunla konuşmuyordum. deli gibi özlemiştim aslında ama bu sefer ilk yazan ben olmayacaktım. kırdığı kalbimin en küçük parçasını bile toplatacaktım ona.

okula vermem gereken bir belge olduğu için bugün erkenden kalkıp hazırlanmıştım. artık mezun olmak istiyordum ama daha önümde birkaç sene vardı. beyaz çoraplarımı bileğime kadar çektikten sonra ayakkabılarımı giyip dışarıya çıktım. hava sandığımdan daha sıcaktı ve terlemek en nefret ettiğim şeydi. şapkamı kafama geçirip okula doğru yürümeye başladım.

evimi okula yakın bir yerlerden aldığım için şanslıydım. hiçbir zaman toplu taşıma kullanmak veya saatlerce yürümek zorunda kalmıyordum.

neredeyse on dakikada okulun içine girmiştim. uzun zamandır buralara gelmemenin bir özlemi vardı içimde. pek fazla kimse yoktu ve fazlasıyla sakindi. yavaşça müdür yardımcısının kapısını tıklatıp içeriye girdim.

"merhaba Naeun, getirdin mi belgeleri?" bu hoca gerçekten okuldaki en iyi insan olabilirdi. gülümseyip elimdeki belgeleri masasına doğru bıraktım.

"buyrun hocam, hepsini dosyanın içine topladım."

"teşekkür ederim Naeun"

"rica ederim hocam." tekrardan gülümseyip yavaşça odadan çıktım.

eve gidip tüm gün dizi izlemek istiyordum ondan önce tabi ki markete uğrayıp atıştırmalık almam gerekti.

dışarıya çıktığımda yavaşça çıkışa doğru ilerlerken gördüğüm kişi ile olduğum yerde durmuştum.

"bunun ne işi var burada ya" kendi kendime söylenirken bir yandan da ona doğru ilerliyordum.

arabanın kapısına yaslanmış ve siyah giyinimiyle fazlaca güzel ve dikkat çekiciydi. ona her zaman yeniliyordum. anlamdıramadığım bir takım duygular hissediyordum ona karşı. ben bunları düşünürken çoktan yanına varmıştım.

"ne yapıyorsun burada? beni mi takip ediyorsun yoksa?" kaşlarımı çatıp hesap sorar gibiydim fakat içim her şeyi bırak, şu an ona sıkıca sarıl diyordu. ağlamak istiyordum, bunu bana yaptırmak zorunda bıraktığı için ağlamak istiyordum.

arabadan bedenini çekip bana yaklaştı ve şapkamı hafif geriye doğru çekip gözlerime baktı.

"arabaya bin, konuşalım." arabanın kapısını benim için açtığında hiçbir şey demeden binmiştim.

~~

"biliyorum, yanlış şeyler söylemiştim."

"kırdıktan sonra özür dilemenin bir anlamı kalmıyor maalesef. dediklerini iki kere düşünmeden söylüyorsun."

dudaklarını birbirine bastırıp etrafta gözlerini gezdirdi.

"biliyorum, lanet olsun biliyorum ama sadece biliyorum naeun. her seferinde aynı boku yiyorum. ben... gerçekten çok üzgünüm." arabanın direksiyonuna hızlıca yumruklarını geçirmeye başlamıştı. derin derin nefes alıyordu ve bir yandan bağırıyordu. kolundan tutup durdurmaya çalışmıştım fakat hiçbir şey etki etmiyordu.

"yoongi sakin ol"

"ben her şeyi mahvetmek zorunda mıyım? seni üzmek zorunda mıyım? ben istemiyorum. üzülme.. ben ne yaptığımı bilmiyorum. hastalıklı bir adamın tekiyim, naeun seni asla hak etmiyorum."

ne yapacağımı aklım asla kestiremiyordu. böyle giderse kendine zarar verecekti.

"yoongi, yapma sevgilim lütfen. ellerin parçalanacak."

shy ¤ mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin