.47.

1.5K 100 20
                                    

15 gün sonra

bugün yoongi japonyadan geri dönüyordu. öyle mutluydum ki şu günün gelmesini ne kadar çok bekliyordum.. şu an içimde fazla garip bir heyecan vardı. uzun zaman sonra ilk defa görecektim onu. bu sefer tüm tepkilerini kendi gözlerimle görebilecektim.

telefonumdan saati kontrol ettiğimde uçağın inmesine neredeyse yarım saat kaldığını görmüştüm. o gelmeden hemen hazırlanmam lazımdı ve bugün biraz daha güzel olmak istiyordum. çıkarttığım tişörtü bir kenara bıraktıktan sonra kıyafetimi almak için eğildiğimde karnımın üzerinde minik bir çıkıntı oluştuğunu fark etmiştim. bu minik şey benim bebeğimdi. gülümsemem anında yüzümde yayılırken kıyafeti geri yerine koydum ve aynanın önünde heyecanla karnımı incelemeye başlamıştım. ellerim o minik çıkıntının üzerinde yavaşça geziniyordu. artık onu biraz da olsa hissediyor olabilmek mükemmel bir şeydi. içimdeki o kıpırtılar giderek artıyordu ve biraz da gözlerim doluyordu. sürekli olarak her şeye duygusallaşmak artık alıştığım bir şey olmuştu açıkcası. yoongiyi ne kadar özlediğimi düşündüğümde bile ağlamaya başlıyordum.

bebeğimle geçirdiğim o minik zamanın ardından hızlıca üzerimi giyinip,  hazırlanmıştım. gerçekten güzel görünüyordum, yoongi beni kesinlikle beğenirdi. içeriye geçip beklemeye başlarken telefonuma gelen bildirimin sesiyle hemen kilidi açmış ve biricik koçişimden gelen mesaja bakmıştım

yoongi:geldim beeeenn

naeun:YAŞASIIIN SONUNDA TANRIM AAAAAA

yoongi:evdeysen hemen geliyorum

naeun:KOŞŞ SANA BİR SÜRPRİZİM VAR

telefonu kapattıktan sonra kendimi ayakta bir sağa bir sola doğru gidiyor bulmuştum. şu an benden daha heyecanlı hiçbir şey olamazdı ve tabi ki hediyemi ona vermek için sabırsızlanıyordum

kıyafetimi biraz bol seçmem benim için daha iyi olmuştu. dıştan şu anlık hiçbir şey belli olmuyordu. bebeğimle baş başaydık :)

tüm evi heyecandan dolayı verdiğim derin nefes sesleri dolduruyordu. beni anlıyorsunuz değil mi? ilk defa bebeğiyle buluşturacaktım onu bugün. bu benim için tarif edilemeyecek kadar muhteşem bir olaydı.

kapı zilini duyduğumda put gibi olduğum yerde kalmıştım. kapıyı açmam gerekti? ama gidemiyordum? hızlıca kendimi toplayıp kapıya doğru adımladım. yavaşça kolu çevirip kapıyı kendime doğru çektiğimde gördüğüm yüz ile gözlerim dolmuş aynı zamanda da gülümsemeye başlamıştım. ne kadar özlediğimi şu an daha iyi anlıyordum. koluna deri ceketini almış o da bir ben kadar boş boş suratıma bakıyordu.

"seni çok özledim.." ilk cümleyi ben kurduktan hemen sonra kaşları yavaşça havalanmış ve dişlerini çıkararak gülmeye başlamıştı. bu gülüşe o kadar çok şey verebilirdim ki... kapıdan biraz ayrıldıktan sonra kolundan tutup onu içeriye çektim ve kapıyı üzerine kapattım. şaşkın gözlerle bana bakerken beklemediği bir an dudaklarına dudaklarımı bastırmıştım. dudaklarının tadına asla doyamazdım. biraz bencillik ediyordum bu konuda, o dudaklar her saniye beni öpsün istiyordum. biliyorum çok şeydi... kollarım omuzlarının üstündeyken o da kollarını belime sarmış ve beni yavaşça duvara yaslamıştı. tutkulu bir şekilde dudaklarımı öperken yavaşça ayrılmış ve alnını alnıma yaslamıştı. ikimizin de nefesleri birbirine çarpıyordu. o gözlerini kapatmış ve bense onun kusursuz güzelliğini izliyordum. bir insan bu kadar kusursuz olabilir miydi?

shy ¤ mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin