Ölüm

604 46 4
                                    

İsterseniz Ahmet Kaya'nın bir şarkısıyla dinleyebilirsiniz ben onu dinlerken yazdım.

"Azeeer !" diye duyulan bir feryat, sanki kadının canından can koparmışlardı. Kadın üstüne doğru yığılmış olan kocasını sıkı sıkı tuttu ama onun ağırlığını taşıyamayacak kadar güçsüzdü. Kocasıyla birlikte yere yıkıldılar. Karaca kocasının bedenine sarılmıştı, kollarından birini beline sarmıştı diğeri ile başını destekliyordu. Elleri titriyordu sadece elleri değil içi titriyordu Karaca'nın. Gülüşüyle ısındığı adamın gülüşlerini koparmışlardı genç kadından. "Azer, azer sevgilim aç gözlerini kapatma, Azer duyuyor musun beni Azer Azer lütfen benimle kal.." kadın kolları arasındaki kocasını sarsıyordu, gözlerini kapatmaması için yalvarıyordu. Genç adamın kanı kadının bembeyaz olan gelinliğini koyu kırmızıya boyuyordu ve kimsenin elinden bir şeyler gelmiyordu. Gözyaşları ardı ardına kocasının yüzüne düşüyordu, kafasını adamın kafasına yaslamıştı. "Azer gitme Azer lütfen..." diye mırıldanıyordu ama Azer Kurtuluş düğün gününde göğsünden birçok kez vurulmuştu ve daha yere bile düşmeden gözleri açık son nefesini vermişti.

İçi çekilir gibi oldu genç kadının, kolları arasındaki kocasından ses gelmiyordu, gözleri boşluğa bakıyordu. Onu görünce parıldayan gözleri boş bakıyordu. "Azeeer" diye çığlık atıp sarsmaya başladı Karaca, yanına gelen Yılmazı ne duyuyor ne görüyordu. Kocasının bedenini sımsıkı sarmıştı, kimseye vermiyordu. Yılmaz'ın "abi" diye haykırışını duysa belki acısını paylaşacak adama da izin verirdi acısını yaşasın diye ama kendi çığlıklarında sağır olmuştu. "Azer gitme, daha çocuklarımız olacak, onları birlikte büyüteceğiz, Azeeer beni bırakma... " Karaca Kurtuluş'un sesi bütün meydanı inletmişti son kez. Fadik ana oğlunun vurulduğunu gördüğü anda yığılmıştı, başına gelecekleri hissetmişti, hissetmişti de konduramamıştı. Onun ilk göz ağrısı en mutlu gününde ölemez diye düşünmüştü. Düğün yapmaması için yalvardığı evladının bu mutlu gününde göğsüne oturmuş bir ağırlıkla endişe içinden geçirirken sonunda ağırlığın sebebi belli olmuştu. Azer'i, bir Koçovalı'nın silahından çıkan kurşunlarda can vermişti. Akın Koçovalı, gelinin biricik abisi...

Karaca Azer'in bedenine sıkı sıkı tutunmuş, bırakmazsa gitmezmiş gibi ayrılamıyordu cansız bedenden. İleri geri sallanıp sessiz hıçkırıkları arasında Azer diye sayıklıyordu. Yılmaz az ilerisinde dizleri üstüne çökmüş kalmıştı, başı eğikti sanki abisine baksa gücü çekilecekmiş gibiydi, ne konuşuyor ne ses ediyordu. Anasının yanına bile gidemiyordu öylece abisinin başında ağlıyordu. Azer Kurtuluş geride bir enkaz bırakarak gitmişti. Karaca kocasını kokusunu içine çekerek başına öpücükler koyuyor, birlikte yapmak istediklerini kulağına fısıldıyor ki belki kocası duyar da geri gelir diye. Birkaç gün önce gezdikleri evdeki hayalleri geliyor aklına, çocuk odası derken parıldayan gözleri gülen dudakları geliyordu aklına. Ellerine uzanıyor Karaca sıkıca tutuyor o gün ki gibi ellerini, dudaklarına götürüp öpüyor. Yüzünü yaslıyor kocaman eline, Karaca'sını bırakıp gidemez belki diye "Azer, sevgilim beni ilk sen gördün ilk kez sen sevdin şimdi beni bırakıp gidecek misin, gitme yapamam ben sensiz gitme".

Uzun bir süre belki saatler belki günler geçti, geçti de Karaca önce kocasının kanıyla ıslanmış ellerini fark etti sonra Azer'in soğuk bedenini hissetti. Bu kadına son darbesini vurdu, kocası Azer'i gitmişti. Yavaşça kollarından yere indirdi bedeni, artık sevdiği adam değildi bu beden. Bacaklarının onu taşıdığına emin olduğunda yürümeye başladı, onu sevenler gitmişti bu dünyadan o nereye gitseydi aynıydı artık. Öylece yürüdü, ne yorgunluk hissetti ne sızı boş bir kabuk gibiydi. Bütün duyguları silinmişti. Hissedemiyordu, Azersizlik bütün benliğini ele geçirmiş, geri kalanları silmişti. Uzun bir yürüyüşten sonra gözlerine bir şey takıldı, Azer dışında gördüğü ilk şey bir şesmiye çikolataydı. Uzanıp aldı ellerine, öylece çevirdi ellerinde sonra bir kahkaha patlattı. Dizlerinin üstüne düştü ama kahkahaları hiç eksilmedi.

Sonra da evine dönmüş, gördük. Ben kocasının ölümüyle deliren bir Karaca istemiştim ama fotoğrafı görünce daha söyleyecek yazacak bir kelimem bile kalmadı. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
EcGir /AzKar | Kısa HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin