Bölüm 5 - Ada

374 16 4
                                    


Gözlerimi açtığımda yalnızca mavilik görüyordum. Üzerimde sanki tonlarca ağırlık vardı. Oturmaya çalıştım. Başımda o kadar şiddetli bir ağrı vardı ki. Etrafa göz gezdirdim. Mercanlar ve balıklar vardı. Rengarenk balıklar. Daha sonra bana doğru endişeyle gelen Enialis'i gördüm. Çok korkmuş gibiydi. "Kaç saatten beri nerdesin sen ? Asteria'yı fırlattıktan sonra bayıldın ve seni bulamadık. Hiçbir yerde yoktun Mylia. Sanki yer yarılmıştı da içine girmiştin !" diye yüzüme doğru bağırdı. Kaç saatten beri mi ? Ne saçmalıyordu bu. O olay dakikalar önce gerçekleşmişti. "Nasıl saatlerdir ? Ben birkaç dakikadan beri buradayım." dedim. "Tam 4 saatten beri yoktun Mylia. Çok korktum." dedi. İnanamıyordum. 4 saat mi ? 4 ? "Başım çok ağrıyor neler oldu ?" diye sordum. "Sen küçük bayan, suyu kontrol edemiyorum dediğin halde Asteria'ya o kadar büyük bir su kütlesi yolladın ki kız en az 3 mil uzağa fırladı. Şuan eminim sinirden kudurmuştur." dedi ve gülmeye başladı. Asteria...  Demekki adı buydu."Çok güzel bir sevgilin varmış (!) " dedim hafif sinirli ve sitemli bir şekilde. Sonra halime baktı ve gülmeye başladı. Tam " Ne var halimd... " demiştim ki bende baktım ve gülmeye başladım. Ellerim belimdeydi."O benim sevgilim değil yalnızca beni seviyor." dedi. Dıştan umursamaz görünmeye çalışsam da başaramamıştım sanırım. Bana tatlı bir tebessüm yolladı. İçim rahatlamıştı. Bende ona gülümsedim.

Ertesi gün şehirde dolaşmaya çıktım. Yapılar çok ilginçti. Yunanistan'daki eski tapınaklara benziyorlardı. Beyaz mermerden sütunlar, bazı tanrı ve tanrıçaların oymaları... ( en azından ben tanrı ve tanrıça olduklarını düşünüyordum.) Aranel halkının hangi dine inandığını gerçekten merak etmiştim. Yunan mitolojisi ile bir ilgileri olabilir miydi  ? Belki. Görünce Enialis'e sormaya karar verdim.

Canım o kadar çok sıkılmıştı ki. Biraz da yüzeyde vakit geçirmeye karar vermiştim. Yüzmeye başladım. Uzun süre yüzdükten sonra hâlâ yüzeye ulaşamamıştım. Bu kadar dipte olmamıza şaşırmıştım doğrusu. Biraz daha yüzdükten sonra yoruldum. Dinleniyorken karşıdan büyük birşey geldiğini gördüm. Ne olduğunu anlamam uzun sürmüştü. Fazla yakındı. Hızla yüzeye doğru yüzmeye başladım. Köpek balığı. Hemde çok büyük. Nereye kaçabilirdim ki ? Sonunda kafamı denizin içinden çıkarabildim. Temiz hava ciğerlerimi yaktı - yada solungaçlarımı tam bilmiyorum. -  Ama duramazdım. Karşıda küçük ve çok güzel bir ada vardı. Oraya doğru yüzmeye başladım ve kendimi nefes nefese kıyıya attım.

Enialis'in Ağzından

Mylia. Her ne kadar kafamdan atmak istesem de olmuyor. "Ona karşı birşeyler hissedemem, hissetmemeliyim. Çünkü o bir görev. Ve öyle kalmalı. Onunla hiçbir şekilde duygusal bağ kurmamalıyım." Kendime bunları defalarca hatırlatmama rağmen sanırım ona kapılıyorum. O kadar saf ve güzel ki. Ama bir o kadar da yasak. Bir o kadar da uzak. Ona soğuk davranmalıyım. Bağlanmamalıyım.

Mylia'nın Ağzından

Geldiğim yere bakma fırsatım olmadı korkudan. Kıyıya çıktığımda nefes nefese kalmıştım. Ağaçlara doğru ilerledim. Denizden uzaklaşmak istiyordum. Arkama baktım. Geriye dönüyordu sanırım. Bunu fırsat bilerek bulunduğum yere uzandım ve gökyüzünü izlemeye başladım. Bu maviliği görmeyeli çok uzun zaman olmuştu ve bana bir asır gibi gelmişti. Enialis'i düşünüyordum. Sanırım onu gerçekten seviyordum. Acaba şuan ne yapıyor ? Telepati ile çağırmaya çalışsam yapabilir miydim ? Denemeye değerdi. Düşüncelerimi kafamdan uzaklaştırdım. Boş bir zihin gerekiyordu çünkü. Daha sonra onu yanıma çağırdım. En azından çağırmaya çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur.

Enialis'in Ağzından

Az önce biraz ileriden Mylia geçti. Ama beni fark etmedi. Şapşal, bir köpek balığından kaçıyordu. Takip etmeye başladım. Sonunda geldiği yer benim en sevdiğim adaydı. Nasıl olmuştu bilmiyorum ama onu bulan ilk kişiydi. Yanına doğru yüzmeye başladım. Beni görünce önce küçük bir çığlık attı. Sonra suratına o güzel gülümsemesini yerleştirdi. Tanrım. Bu kıza gülümsemek yasaklanmalı. En azından benim yanımdayken. Bana hiç yardımcı olmuyordu. "Başarmışım." dedi. Boş boş ona baktım. "Seni telepatiyle çağırmıştım ondan gelmedin mi ?" dedi. "Hayır." dedim. Cevabımla hayal kırıklığına uğramıştı. Keşke evet deseydim. Herneyse. "Burayı nasıl buldun?" dedim. "Köpek balığından kaçarken kendimi buraya attım. Neden sordun?" dedi. Birşey söylemedim. Yanına (kıyıya) gidip oturdum. "Burası benim en sevdiğim yer ve benden başkası bilmiyor."  dedim. "Artık bende biliyorum ama." dedikten sonra gülümsedi. Gözlerine baktım ve gülümsedim. Daha sonra gözlerim ufka kaydı. Ve ileriden gelenleri gördüğümde gülümsemem kayboldu.

Aranel AldarionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin