Değişim. Şuana kadar hissettiğim en güzel şeydi. Kendimi o kadar özgür, o kadar denize ait hissetmiştim ki. Gerçek benliğimin bu olduğunu denize girdiğim ilk andan anlamıştım. Bunlar benim ruhsal değişimimdi. Gelelim fiziksel olanlara. Saçlarım yeşil ve sarı arasında garip bir hal almıştı. Gözlerim de turkuaz rengine dönmüştü. Leğen kemiğimin altından başlayan çok güzel ve ihtişamlı bir kuyruk vardı. Mavinin değişen tonları pullarıma yansımıştı. Ama nedense hiç yadırgamamıştım. Sanki doğuştan kuyruğum vardı. Ve... Ve dünyayı çok farklı görüyordum. Sanki tüm duyu organlarım keskinleşmişti. Denizin kokusunu alabiliyordum. Gökyüzüne bakınca maviliği değil, sonsuz yıldızları görüyordum. Hemde gündüz! "Bu, bu nasıl birşey böyle ?!" diye bir cümle ağzımdan sessizce döküldü. Mırıltı gibi çıkmıştı. "Çok daha iyi hissediyorsun değil mi ?" demişti arkamdan. Sonunda ona bakmayı akıl edebilmiştim ama keşke bakmasaydım. Çünkü bir kere daha rezil oldum. Ona bakakaldım. Şimdi daha iyi görünüyordu. Daha... yakışıklı ve etkileyici. Evet, doğru kelimeler bunlardı. Aman tanrım bana neler oluyordu ? Enialis... Sanırım ona karşı saçma hislerim oluşmaya başlamıştı. Herneyse. Bu salakça düşüncelerimi kafamdan uzaklaştırdım ve "Daha iyi bu hissettiklerimin yanında az kalır." dedim. Gülümsedi. Bunu duyduğuna memnun gibiydi. "Madem öyle seni artık kendi ırkınla ve ailenden kalanlarla tanıştırmaya götürebilirim." demişti. 'Ailenden kalanlar' da ne demekti ? Ailemden ölenler mi olmuştu ki ? Sorma gereği duymadım. Zaten öğrenecektim. "Ee nasıl gideceğiz ?" dedim. Pis bir sırıtış yayıldı yüzüne. "Yüzerek." dedi. Yapamayacağımı düşünüyordum. Ama doğal bir içgüdü ile ileri doğru atıldım. Suyun altında nefes alabiliyordum ! Ve su... Su hiç bu kadar ferah hissettirmemişti.Bir süre sonra durdum. Enialis de durdu. Neden durduğumu anlamaya çalışıyordu. Baktığım yere bakınca kafasını salladı ve gülmeye başladı. İleride bir grup (benim tabirimle balık insanlar, Enialis'in tabiriyle Aranel halkı.) vardı. Bedenlerinin üst kısmı daha 7-8 yaşlarındaki çocuk görünümündeydi. Kızlar saçlarını toka yerine deniz kabuklarıyla tutturmuştu ve oldukça şekerdiler. Yüzmeye devam ettik, daha fazla sessizliğe dayanamayıp "Aranel ırkının özellikleri ne?" diye sordum. Enialis sıralamaya başladı " Öncelikle denizde suyu kontrol edebiliriz. Saç ve göz rengimizi zaten fark etmişsindir. Yosun yeşili ve turkuaz mavisi. Ama senin saç rengin neden yeşil ve sarı arasında kaldı anlamadım." dedi. Düşünceli ve biraz da endişeli görünüyordu. Daha sonra devam etti "Deniz bize güç verir. Denizden çıkınca saç ve göz rengimiz insanlarınkine daha çok benzer, kuyruk yerine bacaklarımız olur fakat gücümüz zayıflar. Telepatik olarak kendi ırkımızdan olanlarla konuşabiliriz. Ve denizin içerisindeyken ırkımız dışında kimse bizi göremez. " dedi. İlginç bilgilerdi bunlar." Suyu kontrol etmek derken ne demek istedin ? " diye sordum." Beni takip et. " dedikten sonra yüzeye doğru yüzmeye başladı. Takip ettim. Yüzeye gelince dalgalar yaratmaya başladı. Sanki su onun emrindeydi. Ellerini hangi yöne hareket ettirirse su oraya gidiyordu." Vay be. " demiştim.
1 Hafta Sonra
Buraya geldiğim ilk an verdiğim tepkiyi hiç unutmadım." Ama burası ATLANTİS ! " diye bağırmıştım. Enialis o kadar çok gülmüştü ki." Hayır şapşal burası Aranel Aldarion. " demişti. Buraya geleli bir hafta olmuştu ve hayatım hakkında öğrendiklerim zor gelmeye başlamıştı. Annem ( Adı Freya'ymış) bir insana aşık olmuş ve ben dünyaya gelmişim. Aranel halkının bu konuda çok katı kuralları varmış ve cezası ölümmüş. Annem beni gizlice doğurduktan sonra bir evin kapısına bırakıp kaçmış. Kimse nerede olduğunu bilmiyormuş ve ailemden de yalnızca anneannem kalmış.
Bugün yine öğrendiklerimi düşünürken odaklanamıyordum. Enialis sabırla suyu kontrol etmeyi öğretmeye çalışıyordu. Ama odaklanamıyordum işte. "Aklını vermiyorsun Mylia. Lütfen biraz odaklanmaya çalış." diyerek beni az da olsa azarladı. "Odaklanmaya çalışıyorum ama olmuyor." diye sitem ettim. Ofladı. İleride birisini fark etmiştim, bir kız. Ve bize doğru geliyordu. Çok güzeldi. Gereğinden fazla güzel. Kendimi çok çirkin hissetmiştim. Gülümseyerek Enialis'e baktı ve yanına gidip "Merhaba aşkım geldiğini yeni öğrendim seni çok özledim." diyerek sarıldı. Daha sonra ne oldu anlamadım. Tek hatırladığım kıza doğru büyük bir hızla giden ve kızı uzaklara fırlatan su kütlesiydi. Sonra gözlerim karardı ve kendimi karanlığın kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aranel Aldarion
FantasíaDoğum gününde insan olmadığını öğrenen Mylia daha öğrendiklerini sindirememişken kendisini bir oyunun içinde bulur.