(Multimedyada Joseph var)
Larina'nın Anlatımı İle
13 Ekim 2019Gördüğüm manzara ile yıkılmıştım. Joseph ölüyordu, bedeni rüzgara karışırken Joseph'in dudaklarından dökülen "Her şey sana değerdi.." cümlesi ile aklıma binlerce anı doldu. Joseph ile ilk tanışmam, ilk kez onun yanında savaşmam ve Lotus'un anlamı tek tek zihnimde canlanıyordu. Rüzgara karışan Joseph'in bedenini gördükçe rüzgardan nefret etmiştim, beni ikna etmesinden nefret ettim, acısını gizlemesinden nefret ettim ardından bu kalkanı kurduğum için kendimden nefret ettim. Ben inadımdan vazgeçseydim eğer o fedakarlık etmeyecekti. Bedeni rüzgara karışıyor olmayacaktı. Çığlık çığlığa ağlarken:
-"Hani senin Lotus'undum, sen koca bir göl ben derinliklerinde açan o narin çiçektim.. Hani beni asla bırakmazdın." Dedim. Şuanda Gloria'da olmak, Joseph'i bu hâle ne getirdiyse onu parçalara ayırmak istiyordum. İşte ne olduysa o an oldu. Kızıl bir rüzgar esti ve bir anda kucağımda Joseph ile kendimi yerde, Gloria Kalesi'nin önünde buldum. Kurduğum kalkan paramparça olmuş kızların hepsi güçsüz düşmüştü. Joseph'in elini tuttum ve gözlerim kızıla boyandı ve o sırada hatırladığım "EMONICA PARCIUM" dilimden döküldü.
Bir anda gökyüzünden kızıl bir yıldırım kalkanın üzerine düştüğünde eski yeşil kalkan bir anda kızıla boyandı. Ardından kalkanın içinde binlerce şimşek çaktığında düşmanların hepsi paramparçaydı. Kızlar şaşkın bakışlarla bana bakarken ben yaşlı gözlerle tozlaşan Joseph'e bakıyordum. Gözyaşlarım yüzüne düşüyordu. Acı içinde gözlerimi kapattım ve titreyen sesimle konuştum.
-"Lotus'un geri döndü. Gücüm eskisinden bile fazla olarak geri geldi, herkesi alt etti ama seni geri getirmeye yetmedi. Keşke, keşke zümrüdü anka misali küllerinden dirilsen." Dedim.
Gözlerimi açtığımda Joseph ellerimde uçuşarak kayboldu. Kızlardan destek alarak kalkarken Joseph'in uçuşan son toz zerresine baktım.
******
Saatlerdir ağzıma lokma dahi koymamış, Luna'nın sakinleştirici çaylarını ise bitkinin dibine döküvermiştim. Kızlar beni uyudum sanıyordu. Vakit epey geç olmuştu. Pencerenin önüne geldim ve birkaç gün önce Joseph'in sabaha kadar beni beklediği deniz kenarına baktım. Ardından havalanarak orada biraz oturdum. Kafamı yana çevirdiğimde Joseph'i gördüm odama bakıyordu. 'Buradayım! Joseph beni bırakıp gitme nolur!" Diye bağırdım. Yüzüme baktı 'Seni bırakmam' dedi. Elimi uzattığım an kayboldu. 'Gitme' diye bağırdım denize doğru 'Benim yüzümden beni bırakıp gitme, lotus gölsüz yaşayamaz..ölür' dedim. Tam o sırada gözüm kayalıklara takıldı. 'Ölür' diye tekrar ettim.
Havalanarak daha önce Joseph'in beni çıkarıp kolyemi verdiği kayalıklara çıktım. Kolyeyi düzgünce bıraktım ve gülümsedim.
-"Yanına geliyorum sevdiğim.." dedim atlarken. Aklıma daha önce beni kurtarışı geldi. Kızışı bağırışı ve endişelenmeleri. 'Seni kaybedemem' deyişi..
Yarim rüzgara karışmıştı,
Ben ummana karışacaktım..Tam suyla buluşacağım esnada gözlerimi kapattım ancak hâlâ düşmemiştim. Birinin sesini duydum.
-"Benimde gücüm her şeye yetti, hafızanı bile geri getirdim ama seni intihardan bir türlü vazgeçiremedim." Dedi sesin sahibi.
Gözlerimi açtığımda atladığım yere bırakılmıştım. Sesin sahibine baktım. Ama.. ama bu nasıl olur? Karşımda Joseph elinde kolyem ile öylece duruyordu.. Halüsinasyon gördüğümü düşündüm. Ayağa kalktım.
-"Sen de bir hayalsin. Sadece bir hayal. Bugün elli kere geldin hayal olarak bak, yüzüne dokunacağım ve kaybolacaksın.." dedim. Elimi yanağına koymak için kaldırdığımda elimi tutup dudaklarına götürdü ve öptü. Ardından yanağımdan öpmüştü. Kaybolmamıştı aksine sıcaklığını hissediyordum. Birkaç adım geriledim. Bu nasıl olurdu? Ellerimde toz olup rüzgara karışmıştı..
_________________________________________
'Yarim rüzgara karışmıştı,
Bende ummana karışacaktım..'Sevdiğine kavuşmak uğruna ölmeyi göze
almak mı?
Sahi, Joseph en son ölmemiş miydi?
Biliyorum sizi duygu karmaşasının
içinde bıraktı ama yazar ikizler burcu🤷🏻♀️
Ben yazarken bol bol ağladım, siz de
okurken duygulanın..😢😁