Müzik dersimiz bitmişti.Hep istediğim gibi müzik aletlerini çalmıştık.Çocuk'ken odamda çok sevdiğim bir piano'm vardı.
Çalamadığım için hep sinirim bozulurdu,ama bir gün babam bana öğretmeye başladı...ölmeden önce....
Çok sevinmiştim çalabildiğim için.Her gün çalıyordum,hiç bıkmıyordum.Hatda Kendi kendime notaları bile öğrenmiştim ve yeni bir müzik yazmıştım.Akşamı bekliyordum,babam geldiğinde ona yazmış olduğum müziğimi göstereyim diye.
Ama...babam olay yerinde hayatını kaybetmişti....babam dedektifti.
"Jisung!"
Bana seslenen sesle düşüncelerimden ayrıldım ve saçımı geriye atarak bana seslenen Jeongin'in yanına gittim.Yanında birisi daha vardı.
Üniversitenin kapalı kafeterya'sında oturmuşlardı.
Yanlarına geldim ve masadaki tek sandalye'ye oturdum.
"Jisung,sana anlattığım arkadaşım bu işte"diye konuştu Jeongin yanındaki çocuğu göstererek
Jeongin'in arkadaşı olduğunu anladığım çocuk bana elini uzattı ve gülümsedi.
"Ben Seungmin,bilgisayar bölümünde okuyorum."diye konuştu Seungmin
Naif birine benziyordu.
Gülümseyerek elini sıktım.
"Ben de Jisung,müzik bölümünde okuyorum."
"Memnun oldum"
Jeongin,Seungmin'i dürttü.
"Seungmin,bence bilgisayar bölümündeyim deyip geçme."
Seungmin ona kaşlarını çatarak ona ölümcül bakışlarını attı.
Sözümü geri alıyorum,bu çocuk kesinlikle naif değildi!
Ben onlara anlamayarak baktım
"Ne oluyor acaba?"
"Hadi Seungmin~O da bizim arkadaşımız~."diye konuştu Jeongin gamzelerini gösterecek derecede gülümseyip,tatlı bakışlarını Seungmin'e göndererek.
Sonunda Seungmin pes etmiş ve bana bakmıştı
"Benimle gelin"
Masadan kalktığında ben ve Jeongin onu takip ettik.Olduğumuz okul bölümümden çıktık ve okulun başka bir bölümüne girdik.Kapıda sarı şeritler vardı,ama bazıları yırtılmıştı.Lazım olabilir diye telefonumu çıkardım ve fotoğrafını çektim.
Burası daha karanlık ve sessizdi,ayrıca kimse yoktu.Koridora çıkmıştık ve duvarlarda bazı yazılar vardı.Dağınık ve yerde kağıtlar vardı.
İlerledikce burnuma kötü kokular gelmeye başladı.
Birden ayağım kaydı,az kalsın yere düşüyordum.Ayağıma baktım ve ayakkabımın bağcığının çözüldüğünü gördüm.
"Bir dakika"diye konuştum.
Seungmin ve Jeongin beni duydu ve durdu.
Ayakkabımın bağcığını bağlamak için yere çöktüm.Bağladıktan sonra kalkıyordum ki, yerde kan lekeleri gördüm.
"Buradaki lekede ne?"
Seungmin beni duydu ve yanıma geldi ve lekeye dokundu.
"Hmm boya falan olmuş olabilir.Burası eskiden ilk okulmuş.Zaten şimdi kimse girmediği için temizlememiş olmalılar."diye konuştu Seungmin ve kalktı.
lekeye dokundum ve kokladım.Bu...kesinlikle kandı.Boş boşuna dedektif değilim değil mi?Kanın nasıl olduğunu çok iyi biliyorum.
Bir şey söylemedim.Jeongin ve Seungmin önde yürümeye devam ederken gizlice bunun da fotoğrafını çektim.Buraya yine gelecektim.
Sonra Jeongin ve Seungmin'i takip ettim.
Önümüzde kırık dökük bir merdiven vardı.Basamaklara dikkatlice basarak yukarıya çıktık.Bu koridor daha karanlıktı ve gerçekten leş gibi kokuyordu.
Seungmin cebindeki anahtarı çıkardı ve en sağlam görünen kapıyı açtı.İçeriye girdik.
Aydınlıktı,temizdi ve çok fazla kötü kokmuyordu.Her yerde bilgisayarlar vardı,ama hiç biri ortadaki gibi göz alıcı değildi.
Seungmin bana döndü.
"Ben aslında hacker'ım ve bazı olaylar için çalışıyorum..-"
Sözünü kesti ve Jeongin'e baktı ve ardından bana.
"Bu kadarını bilsen yeterli"
Arkasını döndü ve bilgisayarın önündeki masalardan birine oturdu.
"Hangi olaylar için mesela?"diye sordum.
Gerçekten de Seungmin gizemli gelmişti bana.
"Bence anlatabilirsin"
Jeongin,Seungmin'e tatlı bakışlarını yolladı,ama Seungmin kafasını olumsuz bir şekilde salladı.
Jeongin'in yüzü düştü ve bana baktı.
"Belki sonra anlatabilir"diye konuştu Jeongin üzgün bir şekilde.
Sinirden güldüm ve lacivert saç tutamlarımı elimle arkaya attım.
"Beni buraya bunun için mi getirdin?!Söylemeyeceksen beni neden buraya getirdin?!"
Cevap alamadığımda arkamı dönüp odadan çıkacaktım ki...
"Tamam anlatıcağım"diye konuştu Seungmin.
Arkamı dönmeden sırıttım,bu yol hep işe yarıyordu.
Yüzümdeki sırıtışı sildim ve ciddi bir şekilde yavaşça arkamı döndüm.
Seungmin oturduğu masadan kalktı ve bana baktı.
"Geçen yıl bir olay oldu,ama müdür bu olayın üstünü örtbas etti."
Histerik bir şekilde güldü.
"Ne olucak,korkak işte orospu çocuğu!"
Kendini sakinleştirdi ve konuşmasına devam etti.
"Geçen yıl üniversiteye yeni öğrenciler gelmişti ve bunu kutlamak için 1.sınıflar olarak okulda parti düzenlenmişti.Herkes oradaydı.Kardeşim Yeji'de oradaydı."
Seungmin'in gözleri dolmaya başlamıştı.
"Partiye çok dalmıştık ve hatta bazılarımız sarhoş olmuştu.Ben de.Yeji tuvalete gideceğini söylemişti.Sonra gelmedi,ama sarhoş olduğum için takmadım."
Gözünden damla damla yaşlar akmaya başladı.
"Parti bittiğinde herkes evlerine gidecekti.Koridora çıktığımızda..."
Artık hıçkırarak ağlıyordu.
"Yejinin c-cansız hıck.. b-bedenini gördük ve- ve... binlerce i-işkence uygulanmıştı hıck.. üzerinde.Karşısındaki duvara hıck ise onun k-kanıyla 'Kardeşin bana çok takıntılıydı ve b-bende bundan sıkıldım' yazıyordu."
Jeongin,hıçkırarak ağlayan Seungmin'in yanına gidip ona sarıldı.
Bense olduğum yerde donup kalmıştım.
Lee know.....
___
Umarım beğenirsiniz
Bol bol yorum ve beğeni lütfen♥
Bence çok heyecanlı ilerliyor fic.
♥
![](https://img.wattpad.com/cover/239235323-288-k752968.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Murder-Minsung
Fanfiction[Alegria] Jisung görünüşde 20 yaşında sıradan bir üniversite öğrencisi,ama aslında dünyaca ünlü Lee Know adındaki seri katili bulmaya çalışan bir dedektif. Seme: Lee Minho Uke: Han Jisung Yan shipler: Changlix,Hyunin,Chanmin