Kaç bölüm oldu ve hala aynı gündeler.Neyse bu problemi çözüceğim.
Bundan sonraki bölümler daha uzun ve dolu dolu olucak.
Okulum açıldığı için bazen bölüm atmayabilirim ama yinede atmaya çalışıcağım.
Zaten 35 civarlarında kitabım var ve onlarada bölüm atmak istiyorum.
Yorumlarınızı eksik etmeyin.Siz yorum yazdıkça daha çok bölüm yazma isteği geliyor.
Eğer buraya kadar okuduysanız teşekkürler ^-^
İyi okumalar~
___
"Geldik."
Minho'nun bana seslenmesiyle kafamı camdan çektim ve kulaklıklarımı çıkardım.Camdan etrafı izlemeye başladım.
Hava sabaha doğru geldiğinden birazda olsa aydınlıktı.Zaten aydınlık olmasa bile Minho'nun evinin ışıklarından kolayca görebilirdim.
Büyük bir evdi.Pardon...villaydı.
Işıklar saçıyordu,bahçesi huzur dolu ve ferahtı.
Minho'nun bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum.
Minho hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
Arabadan indiğimizde rüzgarın yüzüme vurmasıyla birlikte villayı inceledim.
Sadeydi,ama yinede lükstü.
Minho park etmesi için arabayı yardımcıları olduğunu anladığım bir adama verdiğinde onu izliyordum.
Zengin olacak tipte değildi.Baştan aşağı rahat ve siyah giyinmişti,ama bu boğucu rengi turuncu saçları renklendiriyordu.
Sırıtan yüzüyle bana baktığında hiçbir şey olmamış gibi ondan gözlerimi çektim ve başka yerlere bakmaya başladım.
Kıkırdadığını duyduğumda ona bakmamaya özen göstererek konuştum.
"Burda böylemi dikiliceğiz?"
Hala ona bakmazken beni es geçerek villanın kapısını çaldı.
Arkasından ona göz devirerek ilerledim.
Kapı hizmetçiler tarafından açıldığında içeriye geçtik.Evin içi dışını kıskandıracak derecedeydi.Siyah ve gri tonları hakimdi,ama aralarda altın renkle taçlandırılıyordu.
Bu adam neden bu kadar boğuk renkleri seviyor?!
Ben evi incelerken Minho çoktan koltuğa yerleşmiş,telefona bakıyordu bile.Ben yanına oturduğumda gözleri beni buldu.
"Birazdan yemek hazır olur.Yedikten sonra kalacağın odayı gösteririm.Bir ihtiyacın olursa yukarı kattaki 2.odada olucağım."
Kalktıktan sonra bana baktı.
"Orası tahmin edeceğin gibi benim odam."
Cümlesini bitirdiğinde bana sıcak bir gülümseme sundu ve odasına doğru gitti.Arkasından bakarak beynimde uçuşan düşüncelerin beynimi ele geçirmesine izin verdim.
Han Jisung....dünyanın en iyi,en mükemmel dedektifi,ama kimse tarafından tanınmayan ve bir won'a bile sahip olamayan dedektif.Şu anda dünyaca ünlü seri katili bulmak yerine hiç tanımadığı Minho'nun evinde kalıyor.Zaten param olsaydı son terciyim bile olmazdı bu evde kalmak.
Oflayarak bana yemeğin hazır olduğunu söyleyerek seslenen hizmetçilerin yanına gittim.
Masa dopdoluydu.Yemekler enfes gözüküyordu.Zaten açlıktanda ölüyordum.Uzun zaman sonra kore yemeklerini yemeğin heyecanı üzerine hemen masaya yerleştim ve bu leziz bebeklerin tadına bakmaya başladım.
...
Yemekler bitmişti.Bende bitmiştim.İlk defa bu kadar tıka basa yiyordum.Normalde hiç iştahı olmayan biriyimdir,ama konu Kore mutfağıysa bu değişe biliyordu.
Masadan kalkarak yukarıya çıktım.
Merdivenlerden çıkarak Minho'nun odasına doğru geldim.Kapıyı çaldım ve içeri girdim.Minho çalışma masasında bilgisayarına bakıyordu.Benim geldiğimi görünce bana gülümseyerek bilgisayarı kapadı.
Tabi bu benim gözümden kaçmamıştı.
"Şey...ben hangi odada kalıcam?"
Direk oturduğu sandalyeden kalktı ve bana doğru gelmeye başladı.
Biraz fazlamı yakına gelmişti?
Gözlerimin içine bakıyordu.Ben ona anlamamış bakışlarımı yollayınca arkamda biryeri gösterdi.
"Orası senin odan"
Anlayarak kafamı salladım.
"Peki...Kiyafetlerim üniversitede kaldı.Ne giyeceğim."
Kenara geçerek bana yol verdi.
"Benim kiyafetlerimi giyine bilirsin.Dolaptan istediğini al."
Yardımcılarının veya hizmetçilerinin kiyafetlerinden verir diye düşünmüştüm.
Onu onaylayarak dolaba doğru gittim.Siyah bol bir t-shirt ve siyah bir eşorfman altı aldım.
Çıkacakken ona doğru dödüm.
"Teşekkürler.Evinde kaldığım için ve bunlar için."
Kiyafetleri göstererek konuştum.
Kafasıyla onayladı.
"Ayrıca...yemekler içinde.Çok lezzetliydi."
Cümlemi bitirdiğimde bana gülerek baktı ve başımı olumlu bir şekilde salladı.
Ben çıktıktan sonra kapıyı kapattı.
Odama girdim ve kiyafetlerimi çıkarmaya başladım.Siyah bol t-shirt'ü giyindiğimde lacivert saçlarım dağılmıştı.Bol görünen t-shirt benim üzerimde adeta bir elbise gibiydi.Dizlerimin altına geliyordu.
Birden dolabın aynasından kendimi gördüm.
Uzun t-shirt,dağılmış lacivert saçlar,mavi gözler,beyaz ten ve uykulu görünümümle biraz.....seksi görünüyordum.
Kafamı iki yana salladım ve eşorfman altımı giyindim.
Böyle şeyler düşünecek zamanım yoktu.
Direk kendimi yatağa attığımda uykulu gözlerim kapandı ve içime huzur geldi.
Ama her huzur bozulmak için vardı değil mi?!
Telefonuma gelen bildirim sesiyle sinirden küfür yağdırarak telefonumu elime alıp açyım.
Felix'ten mesaj gelmişti.
___
Felix
Jisung, yarın bana Lee know yazan kupadan parmak izi getirmelisin.
___
Umarım beğenirsiniz
Bol bol yorum ve beğeni lütfen~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Murder-Minsung
Fanfiction[Alegria] Jisung görünüşde 20 yaşında sıradan bir üniversite öğrencisi,ama aslında dünyaca ünlü Lee Know adındaki seri katili bulmaya çalışan bir dedektif. Seme: Lee Minho Uke: Han Jisung Yan shipler: Changlix,Hyunin,Chanmin