7.

481 61 15
                                    

Felix'le konuştuktan -yani benim konuştuğum ve onun beni başından savması- sonra karakoldan ayrılmıştım.Hava oldukça karanlıktı.Telefonuma baktığımda saat 3'ü gösteriyordu.

Saat 3'tü ve benim gidecek biryerim yoktu.Otele gidebilirdim,ama o kadar param yoktu.İçimden belkide sokakta kalacaktım diye geçirdim.Yinede şansımı denemeliydim.

Hızlı adımlarla yürüyordum.Uzun zaman sonra Kore'ye geri döndüğüm için en yakın nerede otel olduğunu bilmiyordum.

Ama.....internet çağındayız değil mi?

İnternetten en yakın otel'in nerede olduğunu bulabilirdim.Telefonumu elime aldım ve açtım.En yakın oteli bulmaya çalıştım,ama şarjım bittiği için telefonum kapandı.

Siktir!

Küfürler yağdırarak elimi lacivert saçlarıma atıp çekiştirdim.Şimdi ne yapacaktım ben?!

Kendimi toparlayarak yürümeye devam ettim.Artık sokakta kalacağım söylenebilirdi.

Hızlı adımlarla yürürken dar ve ıssız bir sokak'la karşılaştım.Ne kadar bunun gibi şeylerle karşılaşsam bile dürüst olmak gerekirse içim ürpermişti.

Adımlarımı durdurmadan ilerledim.Hiç kimse yoktu.Sessiz,ıssız ve karanlıktı,ama azıcık loş ışık vardı.Birisi burada kolaylıkla öldürülebilirdi.

Tabii ben hariç...

"....."

Birden arkamdan gelen sesle olduğum yerde kaldım.Temkinli haraketlerle elimi cebimdeki bıçağa attım ve arkamı döndüm.

Tabikide bıçak taşıyordum.Nelerle karşılaşağımı bilmiyorum sonuçta.

Arakama baktığımda kimse yoktu.Zaten olsa bile karanlık olduğu için göremezdim.

Önüme döndüğümde bu sefer yavaşça yürümeye başladım.Pür dikkatle etrafıma odaklanıyordum.Eğer birisi varsa ona güzel bir açılış yapmalıydım.

"....."

Yine bir ses duyduğumda durdum ve odaklanmaya çalıştım.Arkamı dönmedim,ama onun arkamda olduğunu hissediyordum.Bir süre sonra boynumda nefes alıp verişlerini hissettim.

Birden elini omzuma attığında elini tuttum ve hiç zorlanmadan onu etkisiz hale getirip yere attım.Gerçi benden uzun ve yapılı görünüyordu,ama yinede başardım.

Dedektif eğitimlerimin yaı sıra ajan eğitimleri de almıştım sonuçta.

Bozulan lacivert saçlarımı elimle arkaya atarken onun kahkahasını duydum.

Neden gülüyordu bu şimdi?!

Biraz kıpırdadıktan sonra ayağa kalktı.Siyah bir kapşonlu sweatshirt giyiyordu ve siyah bir pantolon.Ayrıca siyah bir maske takıyordu.Kapşonu'nu başına geçirdiği için saçları gözükmüyordu.Yani kısaca baştan aşağı siyahtı.

Siyah gözleriyle gözlerime bakıyordu.Onu tanımıyordum.Tanısam bile maskeyle olduğu için tanımıyordum.

Bana bakınca yine gülmeye başladı ve kapşonunu çıkardı.

Kapşonunu çıkarırken direk turuncu saçları dağınık bir şekilde yüzüne düşmüştü.Maskesini çıkardığında onun kim olduğunu anlamıştım.

Minho.....

Bana sırıtarak bakıyordu.

Maskesini sweatshirt'ünün cebine koyarken bana baktı.

"İyiymişsin.Senden böyle bir haraket beklemiyordum."

Minho sırıtarak konuştuğunda ben ona anlamamış bakışlarımı yolluyordum.Onu umursamadan yüzüme düşen lacivert saç tutamlarını arkaya attım ve çantamı tutarak ilerlemeye başladım.

Gerçekten benimle dalga mı geçiyordu?!

"Bakıyorum da pek konuşkan değilsin"

Konuşarak arkamdan geliyordu.

Benden uzun olduğu için -yani biraz uzun,ama yapılı olduğu için 1:0 kazanıyor- çabucak yanıma gelmişti.Hatta yanıma gelmekle kalmamış ve önüme geçmiş ve bana çapkın gibi olan sırıtışlarını yolluyordu.

Elini bana uzattı.

"Minho"

Bir ona,bir de bana uzattığı eline baktım.Onunla konuşmasam peşimi bırakacak gibi görünmüyordu.

Nefesimi verdim ve bana uzatmış olduğu elini sıktım.

"Jisung"

"Memnun oldum" diye konuştu Minho sırıtarak

Bu neden sinir bozucu bir şekilde sırıtıyordu?!

Onu cevapsız bıraktım ve yürümeye devam ettim,ama peşimi bırakacağa benzemiyordu.

"Bu saat'te nereye gidiyorsun acaba?" diye konuştu yanımda yürürken

"Sanane?" onu umursamadan konuştum.Başıma bela alıyordum anlaşılan.

"Galiba gidecek bir yerin yok..."

Söylediklerini duyduğumda olduğum yerde kaldım ve ona baktım.Ellerini sweatshirt'ün cebine koymuş tek kaşını kaldırarak sırıtan yüzüyle bana bakıyordu.

Tamam iltiraf edeyim korkutucu görünüyordu.İlk gördüğüm halinden bile korkunç...

Yutkundum.

"Sen nerden biliyorsun?"

Bilmişce yanıma geldi ve bana bakarak göz kırptı.Ardındansa ilerlemeye başladı.Eliyle 'gel' haraketi yaparak konuştu.

"Benimle gel!"

Olduğum yerde onu izleyerek gözlerimi devirdim ve nefesimi vererek onu takip ettim.

Gerçektende başıma bela almıştım!

___

Umarım beğenirsiniz

Bol bol yorum ve beğeni lütfen♥

Artık Minho katılabildi fic'e.

Sizce Lee know mu? Lee Minho mu?

Murder-MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin