Çöküşler, gidişler ve daha bir sürü şey.
Eğer gerçekten insanları tanımaya başladıysanız birçok bilinmeyenle karşılaşmanız olasıdır. Çünkü basit bir denklem gibi görünsek de asıl değişkenin ne olduğu saptamak bizim gibi karışık kimyalı canlılar için zordur.
Eğer ki hala insanları; iyi ve kötü olarak iki temelli düşünüyorsanız siz zaten insanları tanımıyorsunuzdur.
Ben bu iki 'eğer'in arasında bir yerde gri tonlu insanları tanımaya çalışan biriydim. Taa ki renk skalasında ismini bile bilmediğim renkleri Changbin'de görene kadar.
"Böyle saygısızlık görmedim!" dedi yurt müdürü Changbin'e bakıp.
Changbin'in güvenliği aşıp üst katlara çıkmaya çalışması üzerine olay büyümüş yurt müdürü gecenin bir yarısı yurda gelmek zorunda kalmıştı.
"Eşkıya mısın oğlum sen?" dedi müdür şakaklarını ovalayıp. Geldiğinden beri dil döküp sorun çıkmaması için yalvarıyordum adama.
"Çiçek vermeye gele-"
"Özür dilerim Bay Park bir daha olmayacak." dedim Changbin'in lafını kesip. Changbin de inatla kötü bir şey yapmadığını iddia ediyordu.
"Öyle olsa iyi olur." dedi yurt müdürü ikimize bakıp.
"Çiçeği alamaz mıyız?" dedi Changbin adama gözlerini dikip.
Zavallı sardunya müdürün masasında boynu bükük duruyordu.
"Al." dedi adam tek nefeste.
Changbin mutlulukla gidip saksıyı alırken müdürün iyice çileden çıktığını fark etmiştim.
Bir şey dememize izin vermeden eliyle çıkmamızı işaret edince Changbin gözlerini devirip odadan çıktı. Arkasından ilerlerken aileme haber verip vermeyecekleri merak konusuydu.
"Özür dilerim." dedi Changbin Chan'in arabasının gölgesine oturup. Yanına bir şey demeden otururken elimizden alınan ve sonrasında geri almak için dil döktüğümüz sardunya saksısına bakıyordum.
Otoparkın suni çimenli oturma alanı güzel sardunyamın -artık benim sardunyamdı- yanında o kadar samimiyetsiz duruyordu ki kalçama çivi sokuyorlar gibi hissetmiştim.
Bacaklarımla bağdaş kurup saksıyı kucağıma aldım.
"Bir şey demeyecek misin?" dedi Changbin yüzüme eğilip.
"Çok garip birisin." dedim en sonunda derin bir nefes verip.
"Ama özür dileyebilen bir garibim." dedi eliyle saçlarımı karıştırıp.
Kafamı geri çekip yüzüne baktım. Siyah saçları dağılmış, tişörtünün yakası genişlemişti. Hafif hırpalanmış duruyordu ama aynı zamanda da sanki olması gereken buymuş gibiydi.
Changbin zaten hırpalanmış biriydi ve darbeler bedeninde sırıtmıyordu.
"Çok güzelsin Seungmin." dedi aniden, gözleri dolmuştu.
Dediğiyle nefesim kesildi. Laf bulamayarak yüzüne bakmaya devam ettim.
Saat gecenin kaçı olmuş kucağımda Changbin gibi garip bir sardunya karşımda Changbin gibi garip bir adam, Changbin bana ne diyordu?
"Çok güzel bir çocuksun elim ayağım buz kesiyor." dedi ağlamaya başlarken.
Ağlamasıyla telaşlanıp saksıyı kucağımdan indirirken ellerimle yüzünü kavradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beginning and eternity. seungbin
Fanfic-Hikayemiz nerede başladı? -Bence hikayemiz öfkeyi unutmak üzere verilmiş bir sözle başladı. [seungbin] [eternity and a day]