İste yeni bölümle birlikte sizlerleyim iyi okumalar❤
Sabah yüzüme,vuran güneş ışıklarıyla gözlerimi açtım ve mutlu bir şekilde yataktan kalktım,demek isterdim ama maalesef annemin,kulağımın dibinde cırlamasıyla pikeyi başıma kadar çektim. Ben hiçbir sabah mutlu uyanamayacakmıyım yaaa!
-Kız kalk hadi okula geç kaldın. Mineeeeee! Kalk kız
-Anne biraz daha uyuyayım. Beş dakika dahaAnnemin terliği kafama geçirmesiyle,gözlerimi fal taşı gibi açıp anında yataktan kalktım. Alnımı oluşturmaya başladım. Çok acımıştı. Ama ben bu terliğin alnıma vurulmasına alışıktım. Her sabah uyanamadığım için annem beni böyle uyandırıyordu. Terliği alnıma vurduktan sonra odadan çıkmıştı. Çünkü biliyordu ki uyanancaktım. Hızla başka bir terlik gelmesin diye yataktan kalktım.
Yatağı hızla toplayıp banyoya girdim kısa bir duş aldıktan sonra saçlarımı kurutmaya başladım. Kahverengi saçlarımı pek sevmezdim. Çünkü banyodan sonra kuş yuvası gibi oluyordu. Ve ben çok üşengeç birisi olduğum için bu saçlarımı yarım saat boyunca açmak bana işkence gibi geliyordu. Neyse hemen saçlarımı kurutup yüzüme hafif bi makyaj yaptım ve biraz dudak parlatıcısı sürüp banyodan çıktım. Üzerime beyaz delikli uzun kollu bir kazak giydim. Altıma ise dar mavi renk bir kot giydim. Kazağı içine soktum. Omzuma ilk günüm olduğu için ve aynı zamanda ders programını bilmediğim için küçük yuvarlak beyaz askılı bir çanta taktım. Ve güneş gözlüğümü hafif bir maşa yaptığım saçlarımın arasına taktım.
( o beyaz toplulukların yerine beyza spor ayakkabı olduğunu düşünün)
İşte hazırdım. Hemen mutfağa indim. Annem tezgahta bir şeylerle uğraşıyordu. Babam ise gazete okuyordu. Hızla annemin yanına koşup yanağına bir öpücük kondurdum. Annemin arkamdan deli kız dediğini duydum. Gülerek babamın yanına gittim ve onuda öptüm. Bana gülümsedi.
- Eee bakalım okul için heyecanlımısın?
Diye sordu babam.
- Eh ışte biraz heyecanlıyım babacım.Normalde hırçın bir kız olan ben babamın yanına gelince adeta bir meleğe dönüşüyordum. Hızla birkaç bir şey araştırıp hızla ayağıma beyaz spor ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Arabanın yanında babamı beklemeye başladım. Beş dakika
kadar sonra babam dışarı çıktı. Ve arabaya bindi. Bende hemen ön koltuğa babamın yanına oturdum. Yaklaşık on beş dakika süren bir yolculuğun ardından okula varmıştık. Arbadan inip bahçeye doğru ilerledik. Sanırım henüz zil çalmamıştı. Çünkü bahçede 20- 25 civarı öğrenci vardı.
Bahçeden içeri girince güneş gözlüklerimi taktım. Babamla birlikte okula doğru yürümeye başladık. Nedense biz yürürken herkes bize bakmaya ve aralarında fısıldaşmaya başlamıştı. Birkaç konuşulana kulak misafi oldum. Bir kız arkadaşına döndü ve bizi göstererek konuşmaya başladı.
- " Duydunmu bu bizim yeni tarih öğretmeniymiş. Yanındaki de kızı sanırım. Çok şanslı Tarihten kesin geciyordur sonuçta babası".Dediğini duydum. Kıza bakıp sadece gülümsedim. Genelde hep babım görev yaptığı okullarda okudum. Ama hiçbir zaman babamdan not istemedim. Çünkü derslerimin çoğu iyiydi. Matematik dışında tabiiki neden tüm insanlar böyle düşünüyordu ki herkes onların düşündüğü gibi birisi olmayabilir. Babamın bana seslenmesiyle ona döndüm.
- Mine kızım iyi misin?
- İyiyim baba
- Biraz dalgın görünüyorsunda ondan sordum.
- Biraz heyecanlıyımda ondandır. Anlaşabileceğim bir arkadaş bulabilecekmiyim onu düşünüyorum.
- Bulursun bulursun merak etme.
- Umarım babaBiz konuşana kadar çoktan içeri girmiştik. Hemen müdürün odasına doğru ilerledik. İçeri girince bizi yaklaşık 40 yaşları civarında ve oldukça genç duran bir adam karşıladı.
- Hoş geldiniz Hakan hocam buyrun.
Dedi adam ve bize oturmamızı söyledi. Benim kayıt işlemleri mi hallettikten sonra ben müdüre sınıfı mı sordum.
- Ben sınıfımı öğrenebilirmiyim acaba?
- Tabiki Mine'cim.
Önünde bir kaç kağıdı kurcaladıktan sonra
-Senin sınıfın 12/A umarım çabuk uyum sağlansın Mine
Dedikten sonra ben teşekkür edip odadan çıktım. Acaba sınıfım neredeydi? Niye sormadıysam müdüre aptal kafam kendime kızmayı bırakıp ilerlemeye başladım. Zil çaldığı için koridor bomboştu. Sağa sola bakınıp yürürken taş gibi sepesert bir kayaya çarptığını sanmıştım ki kafamı kaldırıp baktığımda bunun bi insan olduğunu görmem bir oldu. Kumral saçları olan, kahverengi gözlü, kemikli bir suratı olan ve aşırı derecede kaslı ve yakışıklı biri olduğunu gördüm.Ve şu an ben bu çocukla burun burun burunayım. Sanırım şu an ölmek üzereyim.- Önüne baksana be kızım!
Bağırmasıyla ani bi şok yaşasamda hemen toparlanıp cevap verdim.
- Özür dilerim göremedim.
- hem çarp hem özür dile
- Ne uzattın be! Özür diledim ya ışte ne bağırıyorum.
- Sen önce önüne önüne bakmayı öğren sonra bana laf yetiştir.
-Ya altı üstü bi çarpışma ne kadar uzattın yaa! Çok kabasın bi kızla nasıl konuşmam gerektiğini öğrenmen lazım.Deyip hızla yanından geçip koridorda ilerlemeye devam ettim. Kendini ne sanıyorduki zannedersin okul onun tapulu malı.
Arkamdan bana sinirli baktığını biliyordum. Koridorda sonunda bi görevliye rastladım. 12/A sınıfının yerini öğrenip hızla ikinci kata çıktım. İlerde 12/A yazılı sınıfı görünce sonunda diyip kapıyı çaldım. İçeri girince çok tatlı güler yüzlü bi bayan beni karşıladı.
- Buyur canım sen yeni öğrenci olmalısın istersen önce kendini bizlere tanıt sonra boş bulduğum bi sıraya otur. Ben bu arada edebiyat öğretmenin Sevgi Uysal tanıştığımda memnun oldum canım.
Ben bu hocayı şimdiden çok sevmiştim.
- Tabiki Sevgi hocam
Deyip sınıfa döndüm.
- Arkadaşlar ben Mine özgür 18 yaşındayım. Ankara' dan buraya babamın tayini nedeniyle taşındık.
- Peki Mine' cim boş bir yere oturabilirsin.
Gülümseyip en arkadaki boş sıraya oturdum. Ve dersi dinlemeye başladım. Aradan on beş dakika geçmişteki nasıl bi hayvansa kapıyı çalmadan içeri girdi. Başımı kaldırıp baktığımda büyük çaplı bir şok yaşadım.Içeri giren kişi........... o çocuktu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYGAR KOLEJİ
Romance"Kar taneleri aslında bize, birbirimize zarar vermeden de yol alabileceğimizi anlatıyor miniğim." *** Kitap kapağı için @critisusmare teşekkür ederim