Merhaba arkadaşlar çok özür dilerim yaklaşık üç gündür yeni bölüm atamadım. Ama bundan sonra her gün bölüm atmaya çalışacağım. Okuma sayımız baştakine göre hayli artmış ne diyelim darısı vote ve yorumların başına ayrıca söylemeden edemeyeceğim iki gün sonra doğum günüm. Hediye olarak vote ve yorum atsanız hiç fena olmaz. Neyse fazla uzatmadan bölüme geçelim
Multimedya:SinanAyşe'den...
Söylediğim laftan sonra sinirlendiği barizdi. Bir ağır ceza hakimi olduğumdan insanların psikolojileriyle oynamayı iyi bilirdim.
Kural bir;bir kişiyi incitmek istiyorsan, fiziksel özelliklerini değil karakterini eleştir. Ece aşağı indi ve hepimiz masaya oturduk. Sinan'ın böreğini tabağına koyarken eğildim ve kulağına " Her zaman bir adım önde olmanın ilk kuralı, daima odadaki en akıllı kişi ol. "Deyip göz kırptım. Tabiri caizse sinirden morarmıştı ve ben onun bu hallerini keyifle izliyordum. Ona benden akılsız olduğunu ima etmiştim. Sezgilerimde yanılmıyorsam-ki genelde yanılmam- bunun acısı benden fena çıkacaktı.
Sinan 'dan...
"Hii! Abla sen işe gitmeyecek misin?" " Benim zeka küpüm, bu gün cumartesi ya." Bu söylediğini dalga geçer gibi değil de yumuşak bir sesle söylemişti. Sonra Ece bana döndü " Abi bu gün bizi bir kafeye falan götürsene" "Ayşe de istiyorsa olur tabii." Kız az önce beni fena gömmüştü. Ve bunun intikamını alacaktım. Yani birlikte ne kadar çok vakit geçirirsek o kadar iyiydi. Ayşe 'ye en sert bakışlarımı attım. Normalde bu bakışları attığım kişi gözlerini kaçırır ve yerin dibine girmek isterdi. Ama Ayşe sanki ' asıl yerin dibine seni sokacağım' der gibiydi. Israrla ve meydan okumayla gözlerime bakıyordu. Ece 'ye bakarken olduğu gibi değildi bakışları. Buz gibiydi. Az önceki sıcacık, neşeli pırıltılarla bakan gözler gitmiş yerine bambaşka birisi gelmişti sanki. Bir an buzlar prensi ben bile ürkmüştüm bu bakışlardan. Sonra Ece'ye döndü bakışları tekrar eskisi gibi oldu. Sıcacık. "Ece Kerem'i de çağırayım mı? Şimdiye evde çatlamamışsa iyidir." Kerem sevgilisi miydi acaba? Peki ya kıskançlık mıydı bu? Beni kendime getiren iç sesimin attığı hayali tokattı. ' oğlum saçmalama sen Sinan Türker'sin ne bu liseli gibi haller?' Doğru. Şimdiye kadar hiçbir kadının yanında böyle hissetmemiştim. Bu kıskançlık olamazdı. Olamazdı değil mi? Hayır hayır bu sadece kardeşimin arkadaşını-pardon ablasını- koruma içgüdüsüydü. Belki de onu da kardeşim gibi gördüğümdendi.
' Kardeş, hakikaten böyle mi düşünüyorsun? Bir insan kardeşinden etkilenmez.' Ah şu bilinçaltım ne zaman konuşacağını bilmiyordu. Sonra bakışlarımı Ayşe ' ye çevirdim o da Kerem' i arıyordu herhalde.
"Alo Kerem"
"(...)"
"Sana kaç kere söyleyeceğim. Bana. Hesap. Sorma. Abim değilsin Kerem. Ve biliyorsun ki ben asla ailemin yüzünü yere eğdirecek birşey yapmam"
Bu sefer bakışları kadar sesi de sertti. Ben bile korkabilirdim açıkçası. Sonra kulağını ahizeden çekti ve " Nereye gideceğiz?" Diye fısıldadı. "... Cafe" diye cevapladım onu. Tekrar telefona döndü.
"Kerem ... Cafe' ye gidiyoruz. Sen de gel hem Ece 'nin abisi de burada onunla da tanışmış olursun. "
Konunun benimle ne alakası vardı ki?
'(....)"
" İnşallah o ev dağılmamıştır. Eğer dağıttıysan ben de senin beynini dağıtırım."
"(.....)"
" Tamam hadi görüşürüz. Yarım saatin var.
Deyip telefonu kapattı.Arkadaşlar bölüm biraz kısa oldu farkındayım. Ama sabah saatlerinde yazmak biraz zor deli gibi uykum var. Bu gün Allah nasip ederse bir bölüm daha yayınlayacağım
Sizi çok seviyorum canlarım ❤️
Sağlıcakla kalın ❤️😘
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum 😍💞🖤
🖤🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLYONZADE
RomanceAmerika'dan yeni dönmüş yakışıklı,kibirli, soğuk,egoist bir iş adamı Sinan Türker... Vicdanlı, güzel,sevecen, neşeli,adil, akıllı bir ağır ceza hakimi Ayşe Aydan... Gurur,kibir ve önyargıydı aralarındaki duvarın adı... Bakalım o duvarı yıkıp herşe...