Kerem vakasından sonra güzel bir cumartesi sabahına uyanmıştım. Artık ne kadar güzel olabilirse. Hemen aşağıya inip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Saat on ikiye kadar kahvaltı hazırdı zaten ben de 11 de kalkmıştım. Bunu yadırgamadım çünkü sabah beşte yatmıştım. Ayrıca kör olmuş gibiydim çünkü ağlayarak uyuduğum için gözlerim şişmişti.
Kerem i uyandırmak için yukarı çıktım. Odasına girdiğimde odası gerçek anlamda ceset gibi kokuyordu. Kerem ise tam olarak malak gibi yatıyordu. "Kerem hadi kalk öğlen oldu. " Birkaç kere dürttüm uyanmayınca koşarak aşağı indim ve dolaptan soğuk su çıkardım tekrar koşarak Kerem in odasına girdim. Bunu sen istedin Kerem bey diye mırıldandım ve şişedeki soğuk suyu suratına doğru boşalttım."Abla ne yapıyorsun ya böyle adam mı uyandırılır." "Uyanmazsan uyandırılır. " dedim ve yaklaşarak onu kokladım. "Kalk git bi banyo yap. Üç senedir yıkanmamış gibi kokuyorsun. Sonra çarşafı, yastık yüzünü ve yatak örtüsünü kirli sepetine at. Sonra da aşağıya kahvaltıya in." Kerem in bütün beyazları toz pembeye çevirmesi aklıma gelince "Sadece kirli sepetine at, başka birşey yapma. " diye ilave edip kendi odama gittim.
Bu gün Ece nin yanına gidecektim şu işi bir an önce çözmem gerekliydi. Üzerimde o kadar karı kocanın sevabı vardı ben bu işi yapardım. Evlenmemiş olabilirdim ama evlendirmiştim. Ayşe Erol ile evliliğe doğru. Yahu bu da iç ses mi, komik radyo DJ i mi belli değil. Ben bundan usandım. Buradan Müge Anlı ya sesleniyorum beni bu psikopattan kurtarın.
Siyah kot pantolon, üstüne yine siyah tişört, onun üstüne de kot ceket çıkardım ayağıma da mavi lacivert sporlarımı giydim mi tamamdır. Yatağın üstündeki eşyaları üzerime giydim ve aşağı indim. Kerem aşağıya inmiş beni bekliyordu. "Abla hayırdır bir yere mi gidiyorsun. " "Senin işi halletmeye gidiyorum.""Benim işim derken."Dün geceye dair hiçbirşey hatırlamıyorsun değil mi." Hayır anlamında kafasını sağa sola salladığında devam ettim "Pekala. Kısaca dün Ece yi biriyle öpüşürken görmüşsun ki o kişi büyük ihtimal Semih ti, sonra kendini içkiye vermişsin. Bir bara gidip ortalığı dağıtınca gecenin ikisinde seni almam için beni aradılar. Ben de tek başıma gidemeyeceğim için Sinan ı aradım. Gelip beni evden aldı ve birlikte senin dağıttığın bara geldik. Seni zor bela taşıyıp arabaya bindirdik ve eve getirip yatağa attık. Sonra Sinan bir kahve içti ve evine gitti. Ben de sana bakmak için odana çıktım ve sen bana ağlayarak Ece yi çok sevdiğini ve onu biriyle öpüşürken gördüğünü ağlayarak anlattın. Sonra da birlikte ağlaya ağlaya uyuduk."
"Gerçekten ağladım mı. " "Hem de salya sümük o yüzden ben de kahvaltı yapıp Ececiğimin yanına gideceğim. " dedim ve kahvaltımı yapmaya başladım. Kerem biraz durgundu sanki. "Merak etme Ece ye birşey söylemem ve belli etmem. " ecük aplana güven. Bu iç ses fazla oluyor ama. Bunu söyledikten sonra yüzü aydınlandı. Hemen yanıma geldi ve yanaklarımı öpüp bana sarıldı. "Ablaların gülü. " "Tamam tamam koca bebek. Bu iş bende. Ama benim asıl merak ettiğim sen birine ilgi duyduğun zaman çekinmeden belli ederdin. Ece ye neden böyle yapmadın." "Onlar gelip geçiciydi abla. Ece ise bana gerçek aşkı öğreten kişi. Onun saçının tek teline zarar gelse dünyayı yakarım, onun bir gülüşüne ömrümü veririm abla.Onun sesini duymazsam benim günüm aydınlanmıyor."
"Bana bak Ece yle aranızı yaptığımda benim pabucumu dama atarsan aranızı bağladığım gibi de çözerim." "Sen benim bir tanemsin ablamm. Sen Ece yle benim aramı yap sonra dile benden ne dilersen." "İlk kızınızın adını Ayşe koyacaksınız." "İsteğin o olsun ablam." "Tamam beni bi sal ben de gidip senin işini halledeyim." deyip masadan kalktım.
Çantamı koluma taktım telefonumu ve arabanın anahtarını elime aldım. Evden çıkıp kızımın olduğu otoparka doğru yürümeye başladım. Otoparka gelince kızımın üstündeki örtüyü kaldırdım ve çizik var mı diye kontrol ettim. Hala ilk günkü gibiydi kızım. Eh benim de iki haftada bir bakımım yapılsa ben de onun gibi olurdum ama neyse. Arabama binip çalıştırdım ve Ece lerin lüks villasına doğru sürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLYONZADE
RomanceAmerika'dan yeni dönmüş yakışıklı,kibirli, soğuk,egoist bir iş adamı Sinan Türker... Vicdanlı, güzel,sevecen, neşeli,adil, akıllı bir ağır ceza hakimi Ayşe Aydan... Gurur,kibir ve önyargıydı aralarındaki duvarın adı... Bakalım o duvarı yıkıp herşe...