Ayşe'den...
Saat akşam vakitleriydi. Adana'dan yeni dönmüştüm. Anahtarı döndürerek evime girdim. Anlaşılan Kerem evde yoktu. Kerem benim teyzemin oğluydu. Ama ben onu kardeş bilirdim,o beni abla. 28 yaşındaydım. Kerem ise benden 4 yaş küçüktü. Genelde şirketteki işlerinden dolayı eve geç gelirdi. Tabii arada küçük kaçamakları da olurdu ama umursamazdım. Hemen girip duş aldım. Üzerime siyah bir tayt, siyah desensiz bı tişört,üzerine gri -depresyon hırkası diye adlandırdığım- en sevdiğim kapüşonlumu giydim. Altına da gri spor ayakkabılarımı giydim. Asla makyaj yapmazdım. Yeşil gözlerim bana göre yeterince güzeldi en çok makyajı üniversitede mezuniyetimde yapmıştım o da sadece bir göz kaleminden ibaretti. Hemen kestane rengi uzun saçlarımı da at kuyruğu yaptım. Saçımı açık bırakmayı sevmezdim. Beni beğenen böyle beğensindi,beğenmeyen de beğenmesindi. Umurumda da değildi zaten.
Telefonumu çıkartıp senelerdir olmayan kardeşim olan Ece'yi aradım. İkinci çalışta açtı sesi endişeli geliyordu."Abla neredesin? İyi misin?" "Kızım bir dur teker teker sor." Sesimi duyunca rahatlamış gibiydi." Hemen bize geliyorsun ve ne olduysa bir bir anlatıyorsun." "Ama-" "Aması felan yok. Hemen bize geliyorsun o kadar. Yoksa seninle bir daha konuşmam." "Peki" deyip telefonu kapattım. Ona hayatta böyle güçlü olmayı ben öğretmiştim. İyi bir öğrenciydi. Abisi 6 senedir Amerika 'daymış. Onu hiç görmedim. Bu yüzden elimden geldiğince abisinin boşluğunu da doldurmaya çalışmıştım. Vakit kaybetmeden evde çıktım. Kimseye görünmemeye çalışırken korktuğum başıma geldi;"Kız Ayşe ne yapıyon orada?" Kahretsin nam-ı diğer Ayaklı Magazin.
Onu severdim ama her yaptığımı annemlere haberlerdi. Annemleri 3-4 aylığına Antalya'ya göndermiştim. Dinlenmeleri gerektiğini söylemiştim ama asıl amacım kafamı dinlemekti. Tabii ki evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Annemi, eniştemi,üç teyzemi ve dedemi yolladıktan sonra Kerem başıma kalmıştı. Teyzem Kerem'i bana emanet etmişti. Kerem de İstanbul gibi bir yerde bekar bir kızın yanlız başına kalmasının çok sakıncalı olduğunu bahane ederek yanıma taşınmıştı. Zaten her gün eve erkek atıyordum ya tövbe tövbe. Derin düşüncelerimden beni soyutlayan Naciye Teyze'nin sesiydi." Kız daldın gittin yine neredeydin kaç gündür?" Beni takip ediyordu mübarek. "Bir arkadaşımın düğününe gitmiştim Teyzem. Şimdi de Ece'lere gidiyorum. Hadi sen de içeri gir de üşüme." Üşünecek de hava yoktu ki. Sırf iş olsun diye almistim. Arabada çıkartıp atacağımı ben de biliyordum. Allah'tan çok üstelemeyip; "Tamam, kızım. Ben içeri giriyorum o zaman." "Tamam teyzem hadi Allah'a emanet." İçimden anneme de selam söyle demek geçse de sustum. Çünkü bilyordum ki hemen anneme haberliyecekti.
Arka sokağa doğru gidip otoparktan siyah range rover'ımı çıkarttım. Onu almak için gecemi gündüzüme katıp çalışmıştım. Ve hayallerim gerçek olmuştu. Hayatım mükemmel değildi, ama çabalayacaktım mükemmel olana kadar. En azından mükemmele en yakın olana kadar. Arabama bindim ve hiç kapanmayan nostaljik şarkılar kanalı açıldı. Değişik bir müzik zevkim vardı. Çalışırken Mozart, Beethoven gibi klasik müzik bestecileri dinlerdim. Mutfakta ya nostaljik şarkılar ya da yabancı şarkılar dinlerdim.
Bana göre iyi müzik anlamlı müzik geçmişte kalmıştı. Bunu 15 yaşımda fark etmiştim. O zamandan beri de hep bu kanalı dinlerdim. Radyoda sevdiğim sevdiğim şarkılardan biri olan Emel Sayın-Ah bu şarkıların gözü kör olsun çalıyordu. Sesini verip şarkıya eşlik ettim.
Öyle dudak büküp
Kor gözle bakma
Bırak küçük dağlar
Yerinde dursun
Çoktan unuturdum
Ben seni çoktan
Ah bu şarkıların gözü kör olsun
Güzelsen güzelsin
Yok mu benzerin?
Goncadır ilk hali
Bütün güllerin
Aklımda kalmazdı
Yüzün,ellerin
Ah bu şarkıların gözü kör olsun
Bir gülüşün var ki
Kaş çatar gibi
En sıcak sözlerin
Azarlar gibi
Hiç bağlanır mıydım
Çocuklar gibi
Ah bu şarkıların gözü kör olsunŞarkı bittiğinde Ece'lerin lüks villasına gelmistim. 10 dakikalık yolu beş dakikada gelmiştim. Bana hep 'ambulans şoförü gibi kullanıyorsun'derlerdi. Ee öğretmenim dayımdı sonuçta. Arabayı kilitleyip zile bastim. Karşımdaki kişiyle yerimd donup kalmıştım. Ne yani Ece eve erkek mi atmıştı. İyi de bu adam ona göre fazla olgun değil miydi?
Merhaba canlarım ilk hikayemin ilk bölümüyle karşınızdayım. Bu hikayeyi yazarken hatalarım olmuştur ve olacaktır. Olursa affola. Sizi bol bol öpüyorum ❤️❤️😘😘😘Vote ve yorumlarınızı bekliyorum 😍😍😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLYONZADE
RomanceAmerika'dan yeni dönmüş yakışıklı,kibirli, soğuk,egoist bir iş adamı Sinan Türker... Vicdanlı, güzel,sevecen, neşeli,adil, akıllı bir ağır ceza hakimi Ayşe Aydan... Gurur,kibir ve önyargıydı aralarındaki duvarın adı... Bakalım o duvarı yıkıp herşe...