Mektup 1

277 15 0
                                    

Bir Çarşamba Sabahı Yaprakların Üzerinde...

Tenimizde sonbahar, ellerimde ellerin, ayaklarımız çamurlu çimenlerin üzerinde, öylece uzanıyoruz.

Az önceki eğlencemiz bizi yormuş gibi... El ele tutuşarak bahçedeki derin su birikintilerinin içinde hoplamak. Çizmelerimizin içine dolarak kalın çoraplarımızı ıslatan çamurlu su bize ait olan bir his, bize ait bir anı. Sonra köşedeki turuncu yaprakların üzerinde zıplıyoruz. Böylece çizmelerin içinde kalan sular kimi zaman yüzümüze kimi zaman bacaklarımıza sıçrıyor. Zıpladıkça yanlara dağılan, pısan ve bahçeyi dağıtan yapraklar ile kahkahalarımız birbirine karışıyor. Soğuk ellerin yüreğimi dondursa bile, söylediklerin canımı yaksa bile bırakmıyorum ellerini, her daim buz kesmiş ellerin bir tek benim sıcak avuçlarımda ısınsın istiyorum.

Çok yorgunsun.

Sen bir haftadır hastalığını düşünmekten adamakıllı uyumuyorsun ben ise sen kendini yalnız hissetmeyesin diye... Seni bu kadar geç bulmuşken bu kadar erken kaybedemem.

Annenin bize ördüğü kalın kazaklar bile toprak ananın yeşil serin saçlarını hissetmemizi ve ansızın soğuktan ürpermemizi engelleyemiyor.

Bana dönüyorsun.

Yüzüne bir tek benimle iken konan güzel gülümsemen yerleşiyor bir o kadar güzel dudaklarına.

'Jaemin...' diyorsun. Daha da yaklaşıveriyorum yüzüne...

'Öldüğümde çok ağlayacak mısın?' Gözlerim dolu dolu oluyor. Seninkiler de çoktan boncuk boncuk yaş akıtıyor. Buz tutmuş toprak ellerimiz altındayken göğsüme yatırıyorum seni, saçlarını okşuyorum. Sarı saçlarını biraz aralıyor kulağına fısıldıyorum.

'Ölmeyeceksin Renjun, hep birlikte olacağız...'

Başını kaldırıyor dudaklarıma minicik bir buse konduruyorsun.

Göğsümde dakikalarca sessiz sedasız burnunu çeke çeke ağlıyorsun. Tek yapabildiğim ellerimi saçlarında gezdirmek, sana sıkı sıkı sarılmak ve şu an altımızdaki serin toprağın birlikte can verinceye dek hep altımızda kalmasını dilemek.

Sakinleşiyorsun ağır ağır... Sağ elini sol avucum içerisine alıyor, minik yuvarlaklar çiziyorum tenine...

'İyi misin?' Başını son kez sallıyor, burnunu son kez çekiyorsun.

'İyiyim.'

Ayağa kalkıyorum, kucağıma alıyorum narin bedenini ve seni banyomuza sokuyorum.

Sıcacık su yer yer morarmış tenini ısıtırken gülümsüyorsun belli belirsiz...

'İyiyim.'

Saçlarını duruluyorum. Kendinden geçmiş gibisin. Moominli havluya sardığım ufak bedenini kucağıma alırken konuşuyorsun.

'İyiyim.'

Başımı sallıyorum bu cümleyi bu kadar çok sarf etmeni anlamlandıramasam da. Seni yatağımıza bıraktığımda fısıldıyorsun kulağıma.

'İyiyim.'

Gözlerini öpüyorum.

'İyisin...'

Göğsümde yeniden ağlamaya başlarken ıslak saçlarına öpücükler bırakıyorum.

'İyisin.'

İyi değilsin Renjun.

İyi değilim.

Gözlerine bakarak çaresizce iki elim yanıma düşmüş ağlarken iyi değiliz.

Biliyorsun ama susuyorsun.

Biliyorum ama susuyorum...


Her Şeyi Bilmesine Rağmen Susan, Jaemin...

The Taste Of The Tears/RENMINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin