Mektup 4

72 9 0
                                    

Yatağımızda Hep Yatmayı Dilediğin Yer, Cam Kenarına En Yakın Taraf...

Saat öğlene yaklaşırken yeni yeni uyanıyorum. Mutfağa ilerleyerek kendime sıcak bir kahve yapıyorum.

Kapı çalıyor. Lacivert giysileri ve siyah şapkası ile bir adam küçük yuvarlak bir kutu bırakıyor evimize...

Yatak odasının kapısını aralıyor uyku mahmuru halinle soruyorsun.

'Nereye gitmiştin?'

Gülümsüyorum. Oturma odasındaki büyük sofanın üzerine bırakılmış yünlü battaniyeyi omuzlarına örtüyorum...

Sabah kalktığında tir tir titremeni görmek beni sinir ediyor.

'Bir yere gitmedim canım. Kargo gelmiş. Açmak ister misin?'

Sırıtıyorsun.

'Tabiki!'

'Aç bakalım...'

Kargonun ambalajlarını hızlı hızlı yırtıyor, içerisindeki pembe renkli yuvarlak kutuyu açıyorsun.

Beşe yakın kaset ve bir de fotoğraf görüyorsun.

Benim, senin ve Jeno'nun bulunduğu fotoğrafın arkasında oldukça güzel incecik bir yazı karşılıyor bizleri...

'Devam Etmek İçin Çok Yorgunum...'

O an bu paketin kimden geldiğini anlıyorum ama elinden alıp saklamak için çok geç bir vakit.

Fotoğrafı inceliyorsun. Öpüşen Jeno ve seni gördüğümde derince yutkunuyorum. Fotoğrafın üzerinde ince parmakların dolanıyor. Dudaklarına sinen ipince tebessüm, gözlerinde kendini gösteren boncuk yaşlar ile bir süre daha fotoğrafı inceliyorsun. Gelen notu eline aldığında bir tarafının yanık olduğunu görüyorsun.

Jeno'ya ne olduğunu biliyorum. Meraklı meraklı konuşurken aniden aklına o geldiğinde ve bana sorduğunda iyidir herhalde dediğim geliyor aklıma.

Özür dilerim Renjun.

Sana bir çok konuda olduğu gibi bunda da yalan söyledim.

Jeno'nun hasta hali ile hastaneden kaçışını ve benimle bir buluşma ayarlayarak seni görmek için yalvarışlarını sana anlatmadım. Donghyuck'un hem Jeno'ya hem de sana zarar verdiğim için benimle kavga etmesini, çoğu zaman sabah saat 7 gibi Jeno'dan gelen mektupları çöpe attığımı, Jisung'un sana gönderdiği sayısız 'Geçmiş Olsun' kartlarını saklamamı, kuzenin Chenle'nin iki haftada bir kere seni aramasını engellemek için telefon numaranı benim üzerime almamı sana anlatmadım.

Berbat biriyim.

Özür dilerim.

Ama seni çok seviyorum Renjun.

Çok seviyorum.

Sen benim olamamışken bile başkalarının olma hissi beni korkutuyor.

Jeno ile neden yürümediğini biliyorum.

Çok dürüstlük iyi değil sevgilim. Yaşadığımız hayattan tut aşka kadar hepsi birer yalan üzerine kuruluyken hata yapmamız çok kolay.

Seni bu kadar uzun süre yaşatmamın ve bu beraberliğin bu denli uzun sürmesinin sebebi bu. Dürüst değilim, ama sana deli gibi aşığım.

Seslice kimi yerlerinde sesin titreye titreye kimi yerlerinde susarak acının dinmesini bekleye bekleye bitiriyorsun okuduğun mektubu.

'Bizi unutamadım Renjun. Sen başkasının kollarında teselli edilirken bende kendimi teselli etmek için seni beklerken geçti zamanım. O kadar uzun sürdü ki bu. En sonunda beklemenin ve yatıp kalktığım her gecenin seninle olmasını dilemenin beni içten içe yok ettiğini fark ettim.

Yok oluyordum, şimdilik toprağın üzerindeki bedenimin toprağın altına gömüleceği günü bekliyordum. Senden sonra da kimseler yoktu yanımda. Arada sırada Donghyuck, Mark'ın haberi olmadan uğruyor, bir isteğim olup olmadığını soruyordu. Donghyucktan nefret etmeyi kesmelisin. O benim tek dostum. Artık dünyada olamasam bile gitmeden önceki tek dileğim bu. Lütfen, lütfen ona iyi bak. Çünkü hayatımın son dönemlerini yanımda bir tek o olduğundan belki bir tek ona ağlayarak, ona acındırarak geçirdim.

Renjun, babamın mezarına bir buket orkide götür. Ben oraya uğrayacak kadar cesur değilim. Seni ne kadar sevdiğini biliyorsun. Korkak ve hayatta hiçbir şey başaramamış oğlu yerine oğlunu adeta ışığıyla aydınlatan seni görünce çok sevinecektir.

Renjun, birtanem... Sen benim için ne kadar da değerlisin... Dürüstlüğü sevdiğinden aramıza giren ufak yalanların bizi ayırmasına izin verdin. Bunu gerçekten yaptın. Benim için de kabullenmesi zor olsa bile bir zamanlar beni yaşatan sen şimdilerde öldürüyorsun. Eskilerin aklıma doluşması beni o denli parçalıyor ki artık kayıp parçaları toplamayı bıraktım. Her defasında parçalanmamdan kaynaklı benden ayrılmış yanlarım etrafa dağılıyor ve bulmaya uğraşmadığımdan da artık üç beş yanımla tek başayım.

Biri yalnızlığım, biri yıkıklığım diğeri ise hastalığım...

Devam etmek için çok yorgunum güzelim. Seni yaşanılan onca şeye rağmen deli gibi seven, son anlarımda kendimi ona kaptırmaya başladığımdan ötürü karşılaşmaya deli gibi korktuğum Donghyuck'un gizli platoniği, bir çok insan gibi sevgilin Jaemin'in de iğrendiği kişi Lee Jeno'yum ben.

Seni güzelim gözlerinden öpüyor, Donghyuck'un temiz kalbini o kalbin çoktan sahibi Mark Lee'ye emanet ederek şimdi yatağımın yanındaki ilaç dolu konsola ilerliyorum. Zehirlenerek ölmek en iyisi. Nasıl olsa alıştığım bir şey... Bunu bilmen sana nasıl hissetirecek emin değilim ama sen beni zehirinle öldürdün.

Seni ilk günkü kadar çok seviyorum.
Lee Jeno.'

Yaşlı yüzünü bana yaslıyorsun. Bir süre daha sarsıla sarsıla ağlıyorsun.

Görüyorsun Renjun, Jeno hayatında ilk defa sana dürüst oldu. Ve bu seni nasıl yaraladı...

Ondan nefret ediyorum. Buradan defolması iyi oldu.

Hayatındaki tek insan olacağım günü bekliyorum sevgilim.

Tamamen benim olmanı bekliyorum.

Başkaları için bir beklenti taşımamanı...

Başını kaldırarak yaşlı gözlerle bana sorduğun şey sonrası tatlı beklentimin yerini inanılmaz bir hırs alıyor.

'Jeno, Donghyuck'a aşık bir şekilde benim sevgimi beklerken mi öldü yani?'

Jeno aptalının Donghyuck ile ilgili verdiği ayrıntıya kafanı bu kadar takacağını biliyordum.

Hala Jenodan hoşlanıyorsun ve ona arkanı döndüğünde dahi sana delice aşık olmasını bekliyorsun.

Yanılıyorsun... Benim olduğum kadar sen de bencilsin. Yaşadığımız boktan hayatta seni sonsuza kadar sevecek tek kişiyim ben.

Sen benimsin...

Yalnızca benim...

Senin Tek Sahibin Na Jaemin...

The Taste Of The Tears/RENMINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin