Hikaye tarihsel sıralamaya uygun şekilde kaleme alınmamıştı. Bundan bahsetmem gerekiyor öncelikle. Her mektubun yazarı Jaemin'di ve Jaemin yazdığı mektupları o an bulunduğu konumda aklına hangi anı gelirse onu yansıtarak yazdı. Bundan dolayı her mektubun başında hikayeyi neredeyken kaleme aldığını belirtiyor.
Jaemin, Renjun'a delice aşık olsa ve onu herkesten sakınsa, her şeyden korumaya çalışsa da Jaemin'in aşkı sağlıklı değil. Hikayeyi okurken bunu anlamışsınızdır. Renjun'a hissettiği her ne ise bu Renjun Jeno'nun partesinde Jaemin'i öptüğünde onun gözünde özel olacak bir aşktan, gerçeğe dönüştürme hayalleri kurulmuş bir hedefe dönüştü. Bununla alakalı "Dudaklarınla bulmuşken seni, aynı yolla terk ettin beni..." diye bir sözü de var üstelik. Hikayedeki Jaemin karakteri çok hırslı ve kıskanç biri... İstediğini elde etmek için yapamayacağı şey yok. Renjun'u sevdiğini söylese bile yaşadıkları evde Renjun'un üzerinde bir baskı kuruyor. İnsanları baskılayarak kendine bağlayabileceğini, elinde tutabileceğini düşünüyor...
Jaemin, Renjun'un güçsüz kalmasını ve başına gelebilecek herhangi bir şeyde hemen kendinden yardım dilenmesini istiyor.
"Hayatındaki tek insan olmak istiyorum." derken bunu kastediyor. Her ne kadar bu cümle kulağa derin bir aşk cümlesi gibi gelse de...
Renjun intihar ettiğinde ve Jaemin o acı gerçekle yani canından çok sevdiği sevgilisini kurduğu tüm baskıya rağmen elinde tutamadığı fikriyle yüzleştiğinde bunun Renjun'un vicdan azabı olduğunu düşünüyor. Hikaye tamamiyle Jaemin'in ağzından yazılmıştı... Aslında olaylar ve Renjun'un onun hakkındaki düşünceleri çoğu zaman onunkilerden farklılık gösteriyor. Sanki Renjun'un Jeno'ya yaptıkları ya da ondan ayrıldığı için intihar ettiğini düşünerek canına kıydığına inanmak istiyor. Hikayedeki Renjun ise böyle düşünecek kadar empati sahibi biri değil...
Renjun hastalığı sebebiyle çevresinden bolca sevgi, ilgi görmüş biri... Bu onu hikayedeki tek dürüst karekter Jeno'nun da fark ettiği gibi birazcık şımartmış...
Renjun yalnızca Jaemin'le sevgiliyken bile arkasında bir yerlerde onu bekleyen ya da ona aşık birinin varlığından zevk duyuyor. Dedim ya ilgi gösterilmesi onu şımartmış... Jeno'nun notunu okumasının ardından "Jeno, Donghyuck'a aşık bir şekilde benim sevgimi beklerken mi öldü yani?" cümlesini kurmasının sebebi de buydu zaten. O upuzun mektuptan tek dikkatini çeken şey orası olmuş gibi duruyor...
Jeno gibi ona sürekli dürüst olan, bir dediğini iki etmeyen biri gidince de yaşamından Jaemin gibi saplantılı bir aşık girmiş hayatına... Bu Renjun'un çoğu özgürlüğünü kısıtlamış... Sanki zamanında Renjun'un Jeno'ya çektirdiklerini o Jaemin'den bir başka türlü çekiyormuş gibi...
Jeno...
Hikayedeki en güçsüz ve en dürüst karakter... Jaemin'in her zaman Renjun'u elde etmeye çalıştığının farkındaydı... Ama Jeno, Renjun için kavga edebilecek ya da onu kendine bağlayabilecek biri değildi.
Jaemin'in aksine hiçbir zaman Renjun için savaşmadı. Ona göre bir insanı kendine bağlayamazdın, bağlasan bile bu sevgi olmaktan çıkar...
Bu açıdan bakıldığında Jeno ve Jaemin'in birbirlerine zıt karakterde ve sevgilerini tezat gösteren insanlar olduğunu anlamak güç değil.
Renjun kendisinden ayrıldıktan sonra ise psikolojik sıkıntıları başlıyor ve içine attığı ya da kabullenmeye zorlandığı duyguları -korkaklığı, sevdikleri için çaba veremeyecek kadar ürkek oluşu- tarzı düşünceleri onun rahatsızlığını psikolojik boyuttan fiziksel boyuta taşıyor.
Jeno, kendine her zaman kızıyor ve hastalığı sürecinde Renjun ile konuşmak istediğini söylüyor Jaemin'e. Olumlu yanıt alamadığındaysa sanki intihar onun için doğru bir yolmuş gibi onu kullanıyor.
Donghyuck ise tam da bu sıralarda giriyor hayatına... Her birinin geçmişten gelen bir tanışıklığı olmasından dolayı Donghyuck psikolojisi bozuk ve hastanelik olan arkadaşına yardım etmek istiyor. Tüm bunları ise sevgilisi Mark'tan habersiz yapmaya uğraşıyor.
Hikayedeki Mark ve Haechan'ın çok huzurlu, tabiri caizse fıstık gibi bir yaşamları var. Mark, huzurlu yaşamalarının aniden geçmişten dahil olan biri ile bölünmesini ve kötüye gitmesini istemiyor. Mark gibi biri Haechan gibi ihtiyacı olana yardım etmekten oldukça hoşlanan birinin önüne yalnızca bu katı kuralıyla geçiyor. Jeno ve Renjun gibi ilgi bekleyen arkadaşları ile konuşmasını yasaklıyor.
Ne var ki Donghyuck dayanamıyor...
Tam da bu sıralarda Jeno içten içe ondan hoşlandığını fark ediyor. Çünkü uzun zaman sonra biri ona ilgi göstermiş, yardım etmiş ve neredeyse unuttuğu bu duyguları yeniden hissetmek her ne kadar iyi gelse de onu biraz ürkütmüş...
"...son anlarımda kendimi ona kaptırmaya başladığımdan ötürü karşılaşmaya deli gibi korktuğum Donghyuck'un gizli platoniği..." bu cümle de onun için.
Kısacası gerek kurgusuna gerekse yazı diline bolca zaman harcadığım, özendiğim yeri bende başka olan bir hikaye The Taste Of The Tears...
Sizin bu konudaki görüşlerinizi varsa yorumlarınızı da duymak isterim!
Her birinizi çokça öpüyor, bu hikayedeki gibi değil belki ama sonu mutlu biten hikayelerdeki kadar güzel günler diliyorum...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Taste Of The Tears/RENMIN
Fanfiction"Ölüm kucağında uzanan beni almaya geldiğinde gitmeme izin vermezsin sanmıştım." Hikayeyi medyaya iliştirdiğim şarkı ile okursanız, çok daha seveceğinizi düşünüyorum...