Gidip de gelmeyen şeyler illaki olmuştur hayatımızda. Benim hayatımda gidip de gelmeyen çok şey vardı. Bugünkü çalınan annemin kolyesi de bunların arasındaydı artık. Ondan kalan tek hatıranın benden alınması hayatın acımasız olduğunun bir göstergesiydi işte.
Hayat beni yere göğe sığdıramamıştı. Koskoca dünyasına beni uyduramamıştı.
Polislerin evi incelemesi sonucunda hep birlikte sorgu için karakola gelmiştik. Bu sırada Duru'nun abisi Toprak ile de tanışmıştım. Garip bir şekilde bize çok yardım ediyorlardı. Belki de ben abartıyordum bilmiyorum. İnsanlara karşı suistimal edilen güvenim yüzünden de olması ihtimaldi tabi. Yinede hiç tanımadığım bu insanların bize yardım etmesi bana tuhaf geliyordu.
"Ben tüm işlemleri hallettim, geriye sadece beklemek kalıyor."
"Toprak, gerçekten çok teşekkür ederiz canım. Siz olmasaydınız ne yapardık bu kadar kısa sürede nasıl böyle toparlardık hiç bilmiyorum."
"Ne demek Sinem Teyze. Bu durumdayken bırakıp gidemezdik ki sizi."
"Şimdi ne yapacaksınız?" Duru'nun sorusuyla birlikte bir an teyzemle göz göze geldik. Biz ne diyeceğimizi düşünürken Duru tekrar söze girdi.
"Bugün sizin için gerçekten zor ve yorucu bir gündü. Hem eviniz zaten gözetim altında kalacak, bugün sizi evimizde ağırlamayı çok isteriz. Kabul etmemenizi anlarım tabi ama evinize dönmek sizi daha da üzecek. Bir de, ben Temmuz'un yanında olmak istiyorum bu gece Sinem Teyze."
Teyzem bir süre düşündükten sonra, Toprak'ın da ısrarları sonucunda, tekliflerini kabul etti. İçimdeki şüphe kırıntıları bana rahat vermiyordu ama teyzem bu insanlara bir şans verdiyse eminim ki bir bildiği vardı.
Nihayet karakolun o boğucu havasından kurtulup hep birlikte Toprak'ın arabasına bindiğimizde içimde garip bir heyecan vardı. Uzun zaman sonra ilk defa dışarı çıkıyordum ve ilk defa etrafımda teyzemden başka insanlar vardı. İstemsizce gerilmiştim biraz da. Üzerimde yeni insanlar tanımanın bir ağırlığı vardı.
"Çocuklar, size rahatsızlık vermek istemiyoruz biz, emin misiniz gerçekten ailenize danıştınız mı?"
"İçiniz rahat olsun Sinem Teyze. Ailemiz sizi dört gözle bekliyor emin olabilirsiniz. Katıldıkları iş yemeğinden sonra bize eşlik ederler."
Toprak ile aynada bakışlarımız karşılaştı. Gerçekten iyi biri miydi, bilmiyordum. Kafamda onları sürekli tartmaya çalışmaktan alıkoyamıyordum kendimi.
Kısa süren yolculuk sonucunda evlerine vardığımızda ilk işim Duru'nun verdiği temiz kıyafetlerle üstümü değiştirmek olmuştu ve şimdi de oturmuş kahve içiyorduk hep birlikte. Anne ve babalarının şuan yolda buraya gelmekte olduklarını biliyorduk. Bu sırada iyice kaynaşmış ve birbirimizi tanımış, bugün olanlar üzerine de konuşmuştuk.
Duru ile ben aynı yaştaydık fakat Toprak bizden bir yaş büyüktü. Toprak, fit bir vücuda sahipti. Gözleri de saçları gibi kahverengiydi. Belirgin bir çene yapısı vardı ve boyu da uzundu. Onun aksine Duru biraz daha kısaydı ve turuncu renk saçlara sahipti. Yüzünde belli belirsiz çilleri vardı. Gözleri de kahverengiydi. Kardeş olmalarına rağmen aralarında pek bir benzerlik yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAMUR #ilmelistan
Novela Juvenil"Sence ne yapıyorum?" Sesi boğuklaşmış topraklarının rengi koyulaşmıştı. Kafasını bana daha çok eğdiğinde artık gidecek yerim yoktu ve burunlarımız birbirine değiyordu. "Sevgilimi öpüyorum.." Dudaklarımız arasında santimler kala durup tekrar konuştu...