~Medyada Toprak'ın söylediği şarkı ve~ Temmuz var
"Sen bekle önce ben ineyim."
Toprak'ın dediklerini onaylarcasına kafamı salladım. Eminim ki kardeşine diyecek bir şeyleri vardı. Yanımdan uzaklaşıp merdivene yöneldi. "Noldu Duru?"
"Neredeydin abi?"
"Lavabodaydım."
"Temmuz'u gördün mü?"
"Odamdaki lavabodaydım Duru."
Sonrasında konuştularsa da duymamıştım zaten. Umarım Duru inanmıştır diye düşünerek onların gittiğine emin olduktan sonra bende çok beklemeden salona geçtim. O gece herkes için çok keyifli geçmişti.
Ben hariç.
Hastanede gördüğüm ya da gördüğümü sandığım o kişi Can'dı. Hayal gördüğümü düşünmek istemiyordum fakat yaşadıklarımdan o kadar etkilenmiştim ki böyle bir şeyin olma olasılığını düşünmüyor değildim. Kumsalda karşılaştığımız o günden sonra her gece gördüğüm kabuslardan dolayı sürekli uyanıyordum. Hastalıklarım uyumamı engellemiyormuş gibi birde başıma bu olay çıkmıştı.
Dün geceden sonra teyzem çok yorgun olduğumu düşünmüş olmalı ki bana sadece iyi geceler dileyip odama geçmeme izin vermişti. Başka bir zaman olsaydı kesinlikle benimle biraz vakit geçirmeye çalışırdı. Günümün nasıl geçtiğini sorar sohbet etmeden önce uyumama izin vermezdi. Kaç gündür gördüğüm kabuslara o da şahitti.
Huzursuz bir uykudan sonra sabah erken saatlerde uyandığımda kahvaltım yine masada beni bekliyordu. Ama bu sefer masada küçük bir kağıt parçası vardı. Masaya daha çok yaklaşıp üzerindeki kağıdı açtım ve okumaya başladım.
"Günaydın güzel kızım. Umarım bugün daha iyi uyanmışsındır. Senin için en sevdiğin pankeklerden yaptım. Kendine dikkat et. Lütfen bir yerlerini yaralama. Seni seviyorum.."
Günümün güzel başlamasına sebep olan bu küçük kağıt yüzümde bir tebessüme neden olmuştu. Fakat kendimi biraz kötü de hissettim. Bugün uyumadan önce teyzemle biraz konuşsam iyi olacaktı. Benim için endişelenip kafasını bununla meşgul etmesini istemiyordum.
Kahvaltı yapmayı bitirdikten sonra mutfağı toparlamak için ayağa kalkmıştım ki telefonumun zil sesini duydum. Üzerimdeki pijamanın cebinden çıkarıp arayan kişiye baktım. Duru arıyordu. Aramayı cevapladım. "Alo! Mavişim ile mi görüşüyorum acaba?"
"Kendisi telefonda şuanda."
"Evde misin?"
"Evet?"
"Harika! Bende kapının önündeyim."
Perdeyi çekip pencereden baktığımda gerçekten de geldiğini gördüm. Beni görüp sevimlice el salladığında aramayı sonlandırıp mutfaktan çıktım ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığım anda adeta üzerime atladı. "Mavişim!"
"Çok özlemiş gibisin beni?"
"Herhalde yani kaç saattir sensizim."
Kollarını benden ayırdıktan sonra devam etti. "Hadi beni odana götür işlerimiz var seninle.
"Ne işimiz var? Benim neden haberim yok?"
"Az önce oldu ya."
Odama çıkmadan önce mutfağı toplamayı unutmamıştım. Duru da bana yardım ettiği için her şeyi çabucak halletmiştik birlikte. Şimdi de ben yatağımda otururken Duru dolabımı karıştırıyordu. "Hala söylemedin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAMUR #ilmelistan
Fiksi Remaja"Sence ne yapıyorum?" Sesi boğuklaşmış topraklarının rengi koyulaşmıştı. Kafasını bana daha çok eğdiğinde artık gidecek yerim yoktu ve burunlarımız birbirine değiyordu. "Sevgilimi öpüyorum.." Dudaklarımız arasında santimler kala durup tekrar konuştu...