Her şeyin bedeli er ya da geç ödenir...
Ve ecelin pençeleri daha keskindir.
Anubis ağzından
"Kimse bela istemez, ancak belanın bir şeyleri değiştirme gücüne sahip olanları bulma eğilimi vardır." diye düşünerek kendimi teselli edebilirim, edebilirdim. Ancak benden bahsediyoruz! İblislerin ve silikon göğüslerin, alaycı gözlerin, yapışkan parmakların sarayındaydım. Yani beni tanıyanlar takdir edecektir ki çok nadiren bu kadar âciz bir duruma düşerim ve bu tür bedbahtlıklara da pek iyi tahammül edemem. Dilerim ki bu aşağılık lağım iblisi, bir sinek gibi örümceğin tekinin hain ağına takılsın!
"Tarihi kahramanların yazdığı söylenir." dedi Litih, bu sürede daha bir yaklaşmıştı. Aramızda neredeyse iki adımlık bir mesafe vardı. Sanırım yerden kalkmak için debelenişlerim onu keyiflendirmiş olmalıydı ki beni kusma derecesine getiren tiksindirici sırıtışı büyük bir özveriyle yüzünde duruyordu.
Artık aç olduğuna kanaat getirdiğim tipik dudak yalama hareketiyle bir adım daha bana yaklaşarak "Tarih, kahramanların bir avuç aptal sürüsünden bir şey olmadığını belirtmez. Fakat er ya da geç bütün kahramanlar trajikomik sonla ölürler." diye devam etti.
Bir başka çalışılmış söz, diye düşündüm. Litih'in bir tanrıyla karşılaşmanın provasını kaç kez yaptığını merak ediyordum, bu sırada ağzıma gelen alaycı sözleri yuttum. Kapana kısıldığımın farkında olarak başımı salladım. Şu anda karşı çıkmak için yapacağım her şeyi daha da kötüleştirirdi -eğer bu durumun daha kötüsü varsa tabii.
Kendime sakin olmamı söyledim, işini garantiye al, dikkat çekme, azar işitip cezadan kaçan bir okul çocuğu gibi sıvış. Evet kaçacaktım, ne kadar gülünç olduğu umurumda değildi. Böylece yüzümü buruşturmuş bir biçimde sol ayağımda ağırlığımı dengeleyerek ileri adım attım. Ayağa kalkabildiğimde vücudum istemsizce bir hamlede bulundu, kendi ağzımı bile şokla açacak bir hamlede...
Boksör değildim ama tamamen istemsizce ve son derece aptalca bir şekilde sağ yumruğumu kavisli bir yumrukla yamyam kraliçenin şakağına attım. Yüzünde neye uğradığını şaşıran ifade oluştu önce. Sonra son derece hantal bir hareketle doksan derece yana dönerek darbeye karşı koymak için sağ kolunu kaldırdı, soluyla bir yumruk oluşturdu ve şiddetle çeneme fırlattı. Bu sırada menzili dışına çıkmak için gerilemeye çalışsam da tüm şansızlığımla tökezledim. Başım beladaydı, hayır hayır hiç başım beladan çıkmamıştı ki!
Savrulduğum darbe sonunda toparlanmama izin bile vermeyen Litih, adeta bir engerek yılanı gibi bir hızla boğazıma yapıştı ve sıkmaya başladı. Morluklar bırakacak kadar sertçe, öldürmek için hevesli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUYAN DAĞ
FantasySarkaç, ışık ve karanlık arasında sallanıyor. Işık, bölgelerinde sanki kalın karanlık bukleler gibi kıvrılırcasına hareketli. Gizemin kapısı, tanrıların zayıflığının dokunuşuyla açılır ve karanlığın alemlerine girilir. Bir yanlış adım, bir araya ge...