San,Wooyoung'u sakinleştirdikten sonra evine getirmiş ve içeri girmesine yardım etmişti. ''Daha iyi olduğuna eminsin değil mi Wooyoung ? Ben gerçekten özrü dilerim.Sormamam gerekirdi.''
Wooyoung kapıya yaslanmış ve derin bir nefes almıştı. ''Gerçekten özür dileme artık.Hem dedim ya,bunu böyle anlatmasam rahat edemezdim ben.Bir bakıma teşekkür ederim.Sarılman falan iyi geldi.'' Tebessüm etmişti.
San da Wooyoung'a tebessüm etmiş ve geri geri giderek el sallamıştı. ''O zaman ben gideyim.Yarın pastanede görüşürüz.'' Önüne dönerek merdivenin ilk basamağını indiği anda Wooyoung'un sesiyle durmuş ve yeniden ona dönmüştü. ''Şey aslında saat oldukça geç oldu.Buralara kadar yoruldun.Burda kalmak istemez misin ?''
San'nın hayalleri bir bir gerçek olurken,aç bir aslanın avına atladığı gibi bu teklife atlamak istememiş ve ağırdan satmaya çalışmıştı. ''Ya şimdi sana zahmet vermeyeyim ben hiç.''
Wooyoung gözlerini devirmişti. ''Saçmalama gel hadi uyuruz işte birlikte.'' Wooyoung dediği şeyin sonra farkına varmış ve gözlerini büyütmüştü.San da bir an için duraksamış ve kendi kafasında ki anlama göre mi söylediğini merak etmişti.Eğer öyleyse kafasında ki düşünceler pisleşmeye başlamıştı bile.
Wooyoung doğrulmuş ve boğazını temizlemişti. ''Aaa şey işte..demek istediğim.Uyuruz aynı evin içinde.Yani o anlamda birlikte.'' Kendini açıklamaya çalışması San'nın gözüne çok tatlı görünmüş ve gülmüştü. ''Tamam tamam anladım.Peki o zaman geleyim.'' Wooyoung'da ona tebessüm etmiş ve içeri girmesi için kapıdan çekilmişti.
San içeri girdiğinde evden üzerine doğru gelen o mükemmel koku Wooyoung'un kokusuydu.Evin her karışına sinmişti. ''Bu taraftan.'' Wooyoung koridorun sonunu işaret edip ilerlemiş ve San'da onu takip ederek salona gelmişti.
Her yerde minik minik bibloların bulunduğu küçük bir salondu.L koltukları siyah renkte,üstünde ki minik minderler ise sarı renkteydi.Salonu bile çok güzeldi. ''Rahatına bak.Kendi evinmiş gibi.''
Wooyoung kendini koltuğa bıraktıktan sonra derin bir nefes almıştı.San da koltuğa oturmuş ve arkasına yaslanmıştı. ''Salonunu çok beğendim.Aksesuarların falan aşırı güzel.Pastanenin tasarımını kim yapmış belli oldu.''
''Kendimce ne beğendiysem aldım işte.Ha bu arada dağınıksam lütfen kusura bakma.Jongho ve Hongjoong dışında çok misafirim yok benim.'' San gülmüş ve bağdaş kurmuştu. ''O kadar pis ki bir daha buraya adımımı atmam.''
Wooyoung gülerek yastığı San'a atmıştı.San bu atağı beklemediği için geriye doğru savrulmuş ve burnunu tutmuştu. ''Demek savaş istiyorsun ?'' Wooyoung gülmeye devam ederken San yastığı almış ve hızla Wooyoung'a fırlatmıştı.Yastık Wooyoung'un yüzüne geldiği için gülmesi durmuş ve yastığı yüzünden çekerek daha hızlı bir şekilde San'a atmıştı.
San bu sefer hazırlıklı olduğu için yastığı tutmuş ve tiyatral bir şekilde kahkaha atmıştı. ''İşte şimdi bitirdim seni lanet olası savaşçı.'' Yastıkla Wooyoung'un üzerine doğru gitmiş ve üstüne çıkarak yastıkla göğsüne doğru vurmaya başlamıştı.
İkilinin kıkırdamaları kahkahaya dönüşürken,Wooyoung hızla yastığı çekmişti.Yastığın çekilmesiyle San dengesini kaybetmiş ve ellerini hızla Wooyoung'un başının iki yanına koymuş,burun buruna gelmişlerdi.
Nefeslerinin birbirine çarpmasıyla gülüşleri kesilmiş ve hızla göğüsleri inip kalkarken aynı anda yutkunmuşlardı.San vücudunun tamamen kitlendiğini hissederken,Wooyoung şapşallaşmıştı.İkiside kızarmaya başladıklarını anladıklarında bu durumdan kurtulmak için paniklemiş ve kıpırdamaya başlamışlardı.
San öksürerek Wooyoung'un üstünden kalkıp oturmuş,Wooyoung da hızla doğrularak bağdaş kurmuştu.Tam 3 dakika bir şey demeden beklerken Wooyoung sessizliği bozarak ayağa kalkmıştı. ''Şey ben sana pijama falan getireyim.Bir de örtü falan.Üşüme'' San başını sallamış, ''Tamamdır ben bekliyorum.''
Wooyoung koşarak içeri gittiğinde,San 3 dakikadır içinde tuttuğu nefesi dışarı vermiş ve saçlarını geriye doğru atmıştı.O an onu deli gibi öpme isteği beynini zonklatsa da kendini tuttuğu için gayet de mutluydu.
Wooyoung elinde ki eşyalarla birlikte içeri girmiş ve San'nın giymesi için getirdiği şeyleri ona uzatmıştı. ''Sanırım bedenlerimiz aynı.Biraz bol giyerim ben ama sen rahat edersin.'' San kıyafetleri elinden almış, ''Teşekkür ederim.'' demişti.
Getirdiği örtü ve yastığı koltuğun üzerine koyduktan sonra,koltukta ki yastıkları yere koymuş ve getirdiği yastığı başa koyarak örtüyü üzerine doğru atmıştı. ''Rahat edemezsen eğer bana seslen tamam mı ? ''
San seslendiğinde ne yapacak acaba aşamasını kafasında düşünmüş ama birlikte uyuma olayını kafasından tamamen atmıştı.O biraz imkansız duruyordu.
''Çok teşekkür ederim.Hadi artık sen yat.Dinlenmen lazım.Hemde iş var.'' Wooyoun kafasıyla onaylamıştı. ''Şey tamam o zaman doğru söylüyorsun.İyi geceler.Sabah görüşürüz.'' San tebessüm etmiş ve dudaklarını birbirine bastırmıştı. ''İyi geceler.''
Wooyoung gülümseyerek salondan çıkıp kapıyı kapatmıştı.San'nın içine kelebekler dolarken hızla üstünü çıkarmış ve Wooyoung'un verdiği kıyafetleri giymişti.Mükemmel yumuşatıcı ve Wooyoung kokulu kıyafetlerle aşk yaşayan San ışığı söndürmüş ve koltuğa yatmıştı.
Bugün ki olanları aklına getirdiğinde ne kadar Wooyoung'u o şekilde ağlarken görmek canını yaksa da,yanında olmanın,ona sarılmanın verdiği his tüm olumsuzlukları uçurmuştu.Aralarında arkadaştan öte şeyler oluşmasını istediği için liseli aşıklar gibi yanında nefes alsa onun için alıyormuş havalarına girmeye başlamıştı bile.
Bugünlük aldığı momentlar ona yıllarca yetecek seviyeydi ve onun daha mutlu eden şey.Şu an uyuyacağı ev onun evi ve bunun bir rüya olmadığıydı.
Yeniden selamlar.Bölümden gram memnun değilim.Yazmak için yazmış gibi oldu ama işte.Bende hiçbirinden memnun değilim aq o zaman niye yazıyorum demi.Aman neyse umarım siz beğenirsiniz.Teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jenny | woosan
Teen Fictionarkadaşlığımızı bozmak istiyorum,çünkü biz aşıklar olmalıyız.