"Demek güç taşı." Diye mırıldandı Valeriya. Hâlâ aklında soru işaretleri vardı.
"Bu taşa kimsenin el süremediğini söyledin. Elin bile değemediği taşın gücünü ben nasıl kaldırabildim?"
Stephen bu sorunun geleceğini tahmin ediyordu. Tepkisizce arkasına yaslandı.
"Aslında bunu birkaç hafta öncesine kadar ben de bilmiyordum. Ancak yaptığım geniş çaplı araştırmalar sonucunda bunun bir tesadüf olmadığını öğrendim. Taş seni seçti Valeriya."
"Yani, taşın bir ruhu mu var?"
"Bir nevi."
"Pekala. Merakımı giderdiğin için çok saol büyücü." Elindeki çayı masaya koyarak ayağa kalktı Valeriya. Burası onu germeye başlamıştı. Stephen'ın anlattığı şeylere sonra şaşırabilirdi.
"Ben de yavaştan gideyim." Ayağa kalkıp hızlı adımlarla kapıya ilerlerken birden kendini oturduğu yerde bulmasıyla şaşırıp etrafında bir tur döndü.
"Nasıl yapıyorsun bunları? Bir ara bana da öğretmelisin." Stephen ona soru soran kızı umursamadan omuzlarından baskı yaparak koltuğa oturtturdu.
"Sana dünya için tehlikeli olduğunu söyledim Valeriya. Elini kolunu sallayarak buradan gidemezsin."
Kızıl kadın sinirlenmeye başladığını hissediyordu fakat Stephen'a istediği şeyi vermeyecekti. Zararsız olduğunu kanıtlayacaktı.
"Eğer beni biraz olsun araştırdıysan bu zamana kadar yaşadıklarımı da biliyorsundur. Eğer bir şey yapsaydım emin ol o zaman yapardım büyücü. Ayrıca birazdan arkadaşlarım burada olur."
Ayağa kalkıp camın önüne geçti ve düşünmeye başladı Stephen. Valeriya haklıydı. O kimseye zarar vermemişti. O sadece hayatı mahvedilen masum biriydi. Fakat sonradan yapacakları ya da yapabilecekleri...
"Ne düşündüğünü bana da söylemeye ne dersin? Belki kendim hakkında söz hakkına sahip olabilirim."
"Pekala, gidebilirsin." Stephen'ın sözü üzerine gözlerini devirip ayağa kalktı Valeriya.
"Ama bir şartım var. Fakat sen bunu bir iyilik olarakta görebilirsin." Kaşlarını çatarak arkasını döndü ve Stephen'ın diyeceği şeyi bekledi.
"Ne zaman kendini patlayacakmış gibi hissedersen, duygularını en uç noktada yaşarsan bana geleceksin ve anlatacaksın."
"Kişisel psikoloğum olmaya mı karar verdin?"
"Evet, bir nevi öyle."
"Tamam, anlaştık. Artık gidebilir miyim? Benim için endiş-" cümlesini tamamlayamadan evde bir kırılma sesi ardından da bağırış yankılandı.
"Küçük şifacım! Seni kötü adamlardan kurtarmaya geldim!"
"Kes sesini Thor! Tanrım, şuan Loki'nin seni neden bıçakladığını o kadar iyi anlıyorum ki."
"Dünyama hoşgeldiniz."
Utançla Stephen'a baktı Valeriya. Çevresi fazla anormaldi.
"Sanırım arkadaşların geldi." Ardından içeri giren bedenlerle ikisi de oraya döndü.Natasha kardeşini zarar görmemiş bir şekilde karşısında görünce mutlulukla gözleri doldu ve gülümsedi. Hızla gidip sıkıca sarıldı kardeşine. Hem saçlarını okşuyor hem de öpüyordu.
"Sana bir şey olacak sandım, çok korktum."
Natasha'dan ayrılarak gözlerine baktı ve gülümsedi Valeriya. "Bana kolay kolay bir şey olmayacağını biliyorsun."
Ardından Stephen'a baktı."Tanıştırayım. Hâlâ adını bilmediğim büyücü. Benim kişisel psikoloğum. Güçlerim yüzünden beni buraya getirmiş."
Boğazını temizleyerek dikkati üzerine çekti Stephen. "Mistik Sanatlar Ustası tabirini tercih ederim. Bunu sana söylemiştim Valeriya. Ben Doktor Stephen Strange."
"Evet bana söylemiştin ve bende umursamamıştım. Tıpkı şimdiki gibi büyücü."
"Her neyse." Bakışlarını Valeriya'dan çekip Natasha'ya yönlendirdi.
"Kardeşinizin herhangi bir duygu patlaması yaşaması durumunda bana gelmesi gerekiyor. Şuanlık duyguları güçlerini yönettiğinden bu dünya için tehlikeli sonuçlar doğurabilir."
"Onu kaçırmadan da söyleyemiyor muydun büyücü?" Herkesi ittirip öne çıkarak konuştu Thor. Kısık gözleriyle Stephen'ı inceliyordu.
Ortamdaki gerginliği hisseden Valeriya hemen duruma el koyması gerektiğini farkedip öne atıldı. "Bence artık gitmeliyiz." Diyerek Thor'u ittirmeye çalıştı.
"Zahmet etmeyin." Bir anda etrafına baktığında kapının önünde olduklarını gördü. Hepsi şaşkınlık içindeydi fakat Valeriya daha çok hayran olmuştu.
"Gördünüz mü? Hep böyle şeyler yapıyor. Bende yapmak istiyorum. Bir dahaki gelişimde bana bunları öğret büyücü."
"Git artık."
"Peki."
Valeriya'dan
"Ne gündü ama." Diyerek koltuğa attım kendimi. Her şey bir anda olmuş gibiydi. Başım felaket ağrıyordu. Kuleye gelmeden önce herkese her şeyi anlatmıştım şimdi ise herkes işini yapmak için kuleye dağılmıştı.
"Küçük şifacı! Seni kardeşimle tanıştıracağım." Thor'un gür sesi başımı daha fazla ağrıtsada belli etmemeye çalışarak gülümsedim ve karşımdaki iki tanrıya baktım.
"Demek Thor'un neredeyse tüm hikayelerine konu olan kardeşi sensin." Diyerek tokalaşmak için elimi uzattım. Fakat o elimi sıkmak yerine çevirip öpmüştü.
"Tanıştığıma memnun oldum leydi Valeriya. Thor sizden çok bahsetti."
"Ondan hiç şüphem yok." Diyerek Thor'a yandan bir bakış attım. Çenesini asla tutamıyordu. "Ayrıca sizli bizli konuşmana gerek yok."
"Sen nasıl istersen."
"Sizinle kalmayı çok isterdim fakat başım ağrıyor ve uyumak istiyorum. Sonra görüşürüz."
Diyerek ağır adımlarla odama adımladım. Başımın ağrısı geçmek bilmiyordu ve göz kapaklarım kapanmamak için direniyordu.
Odama girdiğimde kıyafetlerimi çıkarmadan yatağa atladım ve yastıklardan birini alıp sarıldım. Bir şeylere sarılmadan uyuyamazdım.
Başımın ağrısına odaklamadan zihnimi boşalttım ve uykunun yavaşça bedenimi ele geçirmesini beklemeye başladım.
Uykuya dalmadan önce tek duyduğum kapının açılma sesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sister • natasha romanoff
Fanfiction𝐒𝐈𝐒𝐓𝐄𝐑| ❝Sadece bir şeyler hissetmek istiyorum. Normal bir insan gibi.❞ Korkularıyla yüzleşmek için her şeyin başladığı yer olan Red Room'a giden Natasha, kendi dosyasına bakarken bir kız kardeşi olduğunu öğrenir. Peki Natasha kardeşini bulabi...