009

2.4K 210 52
                                    

Kızıl kadın şuan ki bulunduğu durumun şaşkınlığıyla donup kalmıştı. Haftalardır düşündüğü adam karşısında ona bakıyordu. Bunu algılaması uzun sürmüştü.

"James, sen beni hatırlıyor musun?" Adamın ona saldırmasını beklerken o, kızıl kadına o kadar tanıdık bakmaya başlamıştı ki içindeki yeşeren umutla bu soruyu sormaya karar vermişti Valeriya.

"Her şeyi hatırlıyorum. Ama şuan bunları konuşmanın sırası değil. Hydra askerleri burada ve senin de burada olduğunu biliyorlar. Bir an önce kuleye gitmen gerek."

Bucky Valeriya'nın elini tutup ilerletecekken kızıl kadının hareket etmemesiyle bakışlarını ona çevirdi.

"Peki sen ne olacaksın?"

"Beni boşver Valeriya. Şuan tehlikedesin ve gitmemiz gerekiyor." Tekrar elini tutacaktı ki Valeriya'nın elini çekmesiyle durdu.

"Seni boş mu vereyim? Farkında mısın bilmiyorum ama bir kaç hafta öncesine kadar seni öldü biliyordum ve yaşadığını öğrendikten sonra tek bir lanet olasıca gün aklımdan çıkmadın! Şimdi benden seni boşverip elimi kolumu sallayarak kuleye dönmemi mi bekliyorsun James?!"

Kızıl kadın dolu gözleriyle karşısındaki adama bağırdığında dediklerinin farkına vararak bir kaç adım geriye gitti ve gözyaşlarını sildi.

Bucky ise şaşkındı. Valeriya'nın ona bu kadar değer verdiğini bilmiyordu.

Kızıl kadının yanına yaklaşarak yüzünü büyük ellerinin arasına aldı ve ona bakmasını sağladı. "Seninle gelmeyi her şeyden çok istiyorum Valeriya inan bana. Fakat gelemem. Onlar beni hala kış askeri olarak görüyorlar ve bunu sürdürmem gerek. Lütfen bana güven."

"James, hayır." Valeriya çaresizce mırıldandığında Bucky her şeyi bırakıp onunla gitmek istemişti fakat yapamazdı. En azından ortalığın sakinleşmesini beklemeliydi.

"Hadi Valeriya. Gitmemiz gerek." Tekrar elinden tutup ilerlemeye başladığında kızıl kadın karşı koymamış kendini Bucky'e bırakmıştı.

O olmadan kuleye dönmek istemiyordu, onu arkada bırakmak istemiyordu fakat Bucky'e güvenmeliydi. Eğer böyle olmasını istiyorsa bir bildiği vardı.

Ara sokaktan çıkıp kalabalık caddede ilerlemeye başlamışlardı. Her ne kadar dışarıdan rahat ve sakin gözükselerde ikiside oldukça gergindi.

Bir kafenin yanından geçerken Bucky, gözleriyle Valeriya'ya kafede oturan iki adamı gösterdi. "Hydra ajanları. Her yere dağılmışlar."

"Nereden gideceğiz?"

"Gitmeyeceğiz. Gideceksin. Koş ve sakın arkanı dönme. Ben arkanı kollayacağım."

Valeriya tereddütle karşısındaki adama baktı. Mavi gözleri kararlılıkla gözlerine bakıyordu.

"Seni bir daha ne zaman görebileceğim?"

Bucky cümlenin ona hatırlattığı anıyla gülümsedi ve kızıl kadının ellerinden tutup kendine çekerek sıkıca sarıldı. Kafasını boynuna koyarak kokusunu içine çekti.

Burnuna dolan çiçek kokusuyla istemsizce gözlerini yumdu. Ayrıldıklarında son kez gözlerine bakarak gülümsedi ve ilerlemeye başladı.

"En kısa zamanda."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sister • natasha romanoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin