Bölüm 1- Başlangıç

1.9K 58 12
                                    

Benim adım Ufuk'tu. Böyle söylememe neden olan olay ise iki gün önce gerçekleşti. Sadece adımı hatırlıyorum. Başka hiçbir şeyimi hatırlamıyor, bilmiyorum. Şuan bulunduğum yer kocaman bir malikane.

Olayların nasıl geliştiğinden bahsedeyim.

Çimlerin üstünde bağırarak uyandım. Etrafım uzun, gür ve çok sık ağaçlarla doluydu. Yerden kalktım yürümeye başladım. Yürürken bir şeyler düşünmeye çalıştım. Hatırladığım hiçbir şey yoktu. Nasıl birisiyim, nelerden hoşlanırım, kimim, ailem var mı, kaç yaşındayım ? ve daha bir sürü soru vardı aklımda.

Bu düşüncelere daldığım sırada kendimi inceleme gereği duydum. Uzun boylu, tahminen 195-200 cm arasında, iri ve kaslı biriydim. Üstümda mavi bir t-short altımda ise kot pantolon vardı. Elimi saçıma attığımda kısa kesilmiş saçlarımı fark ettim. Elimi yüzüme doğru indirdiğimde köşeli suratımdaki bir kaç haftalık kirli sakalı fark ettim. Böyle kendimi ilk defa görüyormuş gibi incelediğimde zamanın nasıl geçtiğine dikkat etmemiştim. Önüme baktığımda kocaman bir malikane vardı.

Malikanenin önünde yan yana dizilmiş altı tane uzun sütun vardı çatıyı destekleyen. Sütunların arka tarafında ise üç dört metre uzunluğunda bir kapı vardı. Belki kapının ardındaki birileri beni tanırdı. Bu sayede kim olduğumu öğrenirdim. Önce etrafıma bakmaya başladım ve gördüğüm manzara karşısında kendimden geçtim. Şekilli bir şekilde budanmış çeşitli hayvan figürleri, büyük bir fıskiye, küçük bir gölet ve göletin içinde ördekler vardı. Çok vakit kaybetmemek için kapıya doğru yürümeye başladım. Kapıyı tıklatmak için elimi kaldırdığımda kapı kendi kendine açıldı. Biraz şaşırdım ama üstünde pek durmadım. Bahçesi böyle olan bir evin içi nasıl olurdu onu düşünerek adımımı içeri attım.

Karşımda bir hol bulunuyordu. Duvarlarda eski ve değerli olduğu her halinden belli olan tablolar vardı. Savaş, aşk, doğa her türlü antik, modern ve rönesans dönemi tablolarıydı. Tabloların önünde ise çok güzel ve ince detaylı heykeller vardı büyüklü küçüklü. Tam karşımda ise uzun bir merdiven vardı. Kanat gibi açılıyor, sarmal bir yapı gibi dönüyordu. Mimariden zevk alarak inceliyordum binayı. Merdivenleri çıkmaya başladığımda basamakların yanındaki korkuluklar dikkatimi çekti. Anlayamadığım şekillerden ve bir sürü desenlerin oluşturduğu güzellik vardı. İlk kata çıktım. Holde ki güzelliklerle aynı şekilde süslenmişti bu katta. Ama bazı farklar vardı. Burada kapılar renkli, tablolar çok farklı, heykeller ise yamuk yumuktu. Ama en göze batan ise tablo ve kapıların arasındaki buzlu camlardı. Her camın şekli farklıydı, bu farklılık ise ortama otantik bir hava katıyordu. Güneşten gelen ışınlar yere yansıyor yerdede her türlü şekilleri oluşturuyordu. Biraz daha incelediğimde ise şekiller bir şeyi anlatıyordu sanki bana. Bu gördüklerim karşısında hayran kaldım.

Dikkatimi çeken sorun ise bu yerde biri var mıydı, yok muydu? Yoksa böyle değerli bir yer nasıl boş olurdu. Bu düşüncelerin gereksiz olduğuna kanaat getirdim. Amacım zaten benim kim olduğumu bilecek biriydi. En azından odalara bakarsam uyuyan, oturan veya TV izleyen biri bulurdum. İlk kapıyı açtığımda karşımda geniş bir değişik oda vardı. Tam karşımda duvar olması gerekirken camdan bir duvar vardı. Etrafımdaki üç duvar ise turuncu renk üstüne siyah figürlerden oluşuyordu. Yerde oturmak için minderler ve armut koltuklar vardı. Onların altında ise Türk kilimi seriliydi.

Vote bırakırsanız sevinirim.

Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin