Kapıyı kapattım, diğer odanın kapısını açtım. Bu oda da çok farklıydı. Içerisi zifiri karanlıktı ilk başta. Kapıyı açtığım için hafif bir ışık yansıdı içeriye. Oda da pencere yoktu. Sadece ışığın yansımasından oluşan uzunlu kısaslı sivri nesneler gözüküyordu. Ne olduklarını anlamadığım için kapıyı hemen kapattım.
Yanda ki kapının kolunu tuttuğumda içeriden sesler gelmeye başladı. Yavaş yavaş kapıyı açtım, karşımda uzun ve geniş bir yer duruyordu. Kafes gibi bir şeyler ve onların üstünde de örtü vardı. Örtü canlıymış gibi ileri geri yavaş bir şekilde hareket ediyordu. Karşıda ki duvarda küçük bir pencere vardı onun dışındaki yerler sim siyahti. Içeri adımımı attım, anında pişman oldum. Hırlama, kişneme ve ciyaklama sesleri geldi. Merakıma yenik düştüm, ilk örtüyü sert bir şekilde çektim. Göz göze geldik. Hayran kalmış bir şekilde ona bakıyordum. Karşımda çok güzel bir sibirya kaplanı duruyordu. Yavaş hareketlerle orada bulunan on iki örtüyü kaldırdım. Kocaman bir kartal, küçük bir at -midilli olmadığına emindim- birde sibirya kaplanı vardı. Diğer hayvanların türünü bilmiyordum. Mutasyona uğramış ,genleri değiştirilmiş, gibi duruyorlardı. Şu an düşündüğüm bunların evin içinde ne işi olduğuydu. Hayvanların bana yemek gibi bakması üzerine dışarı çıktım. Bu malikaneden huylanmaya başlamıştım.
Yan odadan ne çıkacağını merak ederek içeri girdim. Odaya orman havası verilmişti. Kütüklerden yapılmıştı duvar. Mobilyalar tahtanın üzerine minderlerden oluşuyordu. Ama gayet rahat gözüküyordu. Büyük pencerenin karşısında sallanan salıncak yer alıyordu. İki duvarın kesiştiği yerde ise şömine yer alıyordu.
Yan odaya girmek için kapıyı açtım. Önümde bir banyo duruyordu. içi çok zengindi; jakuzi, duşluk ve küvet vardı. Diğer oda ise mutfaktı. Çok modern döşenmişti. Anlam veremediğim şey ise buranın sahibi nasıl bir ruh dünyası ile burayı yapmıştı. Bu evdeki herşey bir birinden uyumsuzdu. Ama hepsi de çok güzeldi. Bu düşüncelere dalmışken küçük bir kapı gördüm.
İçeri girmeyi denedim ama kapı açılmıyordu. Kırıp girebilirdim ne de olsa kapı tahtaydı. Kapıyı kırdım, karşımda aşağı doğru uzanan bir merdiven vardı. İnmeye başladım. En aşağı indiğimde karşımda iki kapı, iki yanımda duvar arkamda ise merdiven vardı. İlk kapıyı açmaya çalıştığımda kapı açılmadı. Bu kapıyı kırabilme gibi bir ihtimalim yoktu. Demir bir kapıyı kırmaya çalışmak çok saçma olurdu. Diğer kapıyı çektim açılmadı, ittirmeyi denedim gıcırdayarak açıldı. İçerisi karanlık olduğu için duvardaki meşaleyi aldım. Oda da çoğu tozlu olan orta çağ silahları diziliydi. İkiz kılıçlar, kılıçlar, kalkanlar, gürzler, mınçakalar ve daha bir sürü silah vardı. Şekli hoşuma giden bir ikiz kılıcı elime aldım. Tutacağı demir, ağır, uzun ve hilal şeklini andırıyordu. Odanın içinde bir kapı daha vardı. Karşılaştığım manzara karşısında pek şaşırmadım. Böyle silahların olduğu oda da çalışmak için mankenlerin olması normaldi. Kılıçları alacaktım bu yüzden kabzalarını aramaya başladım. Böyle bir malikanede karşıma ne çıkacağı belli olmazdı. Uygun kabzaları bulduğumda tekrar yukarı çıktım. Bu katta ki odaları bitirmiştim. Bir kat daha vardı.
Yukarı çıktığımda bembeyaz duvarları bulunan geniş bir yer karşıladı beni. Altı tane kapı vardı. İlk kapıya geldiğimde su sesleri duydum. Kapıyı açtım ve orta boy bir havuza bakıyordum. Evin içinde havuz ne arardı ki. Yandaki kapıyı açtığımda sıcaklık yaladı geçti suratımı. Sauna vardı girilmeye hazır bir şekilde. Bu kadar şey hazır bir şekilde neden bekletilirdi, evde biri varsa benden mi saklanıyordu? Yatak odasıyla karşılaştım diğer kapının ardında. Sade bir şekilde döşenmişti fakat çok şık gözüküyordu. Diğer kapıya yaklaştığımda cıvıl cıvıl kuş sesleri geliyordu. Yavaşça kapıyı açtım ve küfrettim. Bu ne biçim bir düşüncedir. Önümde hiçbir şey yoktu, sadece boşluk vardı. Kapıyı kapatmak için hiç uğraşamazdım en ufak hatamda aşağı düşerdim. Yan kapıyı tedirgin bir şekilde açmayı denediğimde açılmadı, üstünde pek durmadım. Son oda ise banyo ve tuvaletti. Evi keşfetmeyi bitirmiştim. Kaç saat geçti bilmiyorum ama uykum gelmişti. Yatak odasına girdim ve yumuşak gözüken yatağa bıraktım kendimi. Gözlerimi indirdiğimde uykunun beni esir almasına izin verdim.
Açlık hissiyle uyanmıştım. Önceden yerini öğrendiğim mutfağa girerek kendime birşeyler hazırlamak için dolabı açtım. Sanduviç yaparak hemen yedim, çığlık sesi üzerine. Sesin nerden geldiğini anlam için kulak kesildim. Yavaşça koridora çıktım ve kılıçlarımı aldım. Ses karanlık odadan geliyordu. Yavaşça kapıyı açtım, karşımda bana bakan bir genç gördüm. Her tarafı yara bere ve kan içindeydi. Ona işkence yapan birini görmem üzere kılıçlarımla arkama bakmadan koşmaya başladım...
Vote bırakırsanız çok güzel olur.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat
Science-FictionHafıza kaybı yaşayan bir gencin geçmişini umursamayıp önüne baktığı ve yeni yoluna devam ederken yaşadığı olaylar... Ama şaşırtıcı bir gerçek onu bekliyordur. "©TÜM HAKLARI SAKLIDIR. "