Hoşgeldin Fıstık

202 10 2
                                    

GECİKMEDEN DOLAYI HEPİNİZDEN GERÇEKTEN ÖZÜR DİLERİM.MULTİMEDYA YENİ KARAKTERİMİZ. İYİ OKUMALAR.

Ne yapacağımı bilemez halde Mark'ın arkasına saklanmıştım adeta.Karşımdaki genç adam korkutucuydu.Göz çevresi simsiyahtı.Her yerinde dövmeler vardı ve gülüşündeki tehlike buradan bile seçiliyordu.Mark'ın gerildiğini hissettim ama yüzüne baksam bunu anlayamayacağımdan emindim.

"Yani hiçbir şey almıyorsun." dedi."Çünkü senin olan bir şey yok."

Genç adam genişçe bir kahkaha attım. "Yanılıyorsun Marlow.Aksine her şey benim.Cennetimde."

Mark iyice gerilmişti. "Gel de al o zaman." diye karşı atak yapınca biraz korktum.Söz konusu olan bendim. İki delinin arasında kalan bendim.

"Onunda sırası gelecek." dedi ve arkasını dönüp ıslık çalarak uzaklaştı.

"Piç." diye tısladı Mark.Cama baktı.Sonra bana döndü."Yarın ilk iş kırılmaz camlar taktırıyorum.Sen bu gecelik benim odamda uyu."

"Ne?Hayır, gerek yok."Evimiz büyük sayılmazdı.Alt katta iki üstte bir oda vardı. Alt kattaki odalardan diğeriyse yatak odası değil, babamın eski çalışma odasıydı.Oraya dokunmamıştık.Yani Mark bu durumda salonda, koltukta yatacaktı.

Kaşlarını çattı."Lafımı ikiletme." Omuz silktim. "Zaten uyumayacağım." diye yanıtladı. Gözlerinin içine baktım. İki gecedir uyumadığını biliyorum. Nasıl dayandığına dair bir fikrim yok ama uyumamaya devam edersen çöküp kalacaksın.Eminim insanüstülerinde bir sınırı vardır.Ve öyle bir durumda ben korunmasız kalırım.Bunu göze alamam."
"Camı kırık odanın yanında herkes içeri girebilir ve seni öldürebilirken burda yatmana izin verir miyim sence?" Hemen karşılık verdim. "Bu tehlike senin içinde geçerli." Genişçe bir kahkaha attı. Öyle ki irkildim. "Aslına bakarsan değil. Ben bir Marlow'um ve uyusam bile tehlikeyi hisseder uyanır savaşır ve  kazanırım.Ki zaten uyumayacağım." Egonun şekil bulmuş hali gözlerine dik dik baktım. "Ki bu da bizi başa getiriyor. Uyumazsan tehlikedeyim."
Sinirle inledi. Evet onu sinirlendirmiştim. Geçmişte aramızda geçenlerin intikamını almışçasına sevindim. Ve bunu farketmiş olacak ki önce kaşlarını çattı fakat sonra 'Intikam nasıl alınırmış görürsün.' Dercesine gülümsedi. "Tamam o zaman. Bizde birlikte uyuruz." Sesindeki alay bana ulaşırken kelimelerin bir araya gelerek ifade ettiği anlamı kavramak tüm bedenimin buz kesmesine sebep oldu.

Birlikte uyumak mı?Aynı yatakta.Yanımda onun sıcaklığını hissederek.Ben kimseyle birlikte uyumamıştım.Kardeşimi ve babamı kaybettiğimizde, o küçücük yaşımda annemle bile.Ben hep yalnızdım.Yalnız yürür, yalnız yaşar ve yalnız uyurdum.

Ve bu kişinin Mark olması iyice gerilmemi sağladı."Sanmıyorum." diyebildim sadece.Eğlenmesi gerginliğimi görür görmez son buldu.Yeniden her zamanki ciddi haline bürünürken "Neden?" diye sordu. Boş boş suratına baktım. "Çünkü bu fazla garip." Omuz silkti. "Başka şansımız yok.Tabi burda da yatabilirim ama bunun aksinde ısrarcısın." Haklıydı.Yapacak bir şey yoktu. Düşündüm.Gerçekten yoktu. Bende omuz silktim. "Sanırım mecburuz." diye mırıldandıktan sonra ona bakmadan merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım ama yakından gelen adım seslerinden arkamda olduğunu biliyordum.

Odaya girince soğuktan ve aklıma üşüşen kötü anılardan dolayı içime bir ürperti doldu.Bu odaya haftalardır girmiyordum. Mark'ın beni elimde cam parçasıyla yere oturmuş, hıçkıra hıçkıra ağlarken ve intiharı düşünürken bulmasından beri. 

Odayı inceledim.Çok donuktu.Hiçbir yaşanmışlık yoktu.Bembeyaz oda hiç bozulmamış çarşaflar ve sıfır dağınıkla sanki hiç kullanılmamış gibi steril duruyordu. İçim üşüdü. Yatağa ilerledim. Ders çalışmadan önce pijamalarımı giymiş olmama minnettardım ama mavi pijamalarımın üzerinde beyaz kutup ayılarıyla, gülümseyen sevimli suratlarıyla kahverengi dağ ayılarının olmasına pek memnun değildim.

MÜHÜRLÜ DUDAKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin