Sırama geçtiğimde gözüm Felix'in masasındaydı. Fazla mı ağır konuşmuştum diye düşünmeden edemiyordum. Dediklerimde doğruydum, bir sürtük olmasa her erkekle temasta bulunmazdı. Kafamı yanımda oturan, Seungmin ile konuşan Jisung'a yasladım. Dikkatimi konuştukları konuya vermeye çalışsamda içeri giren Felix buna engel oluyordu.
Üstüne giydiği mavi siyah bir sweati, sweatini sıkıştırdığı kareli mavi eteği ile oldukça güzel duruyordu. Mavi ona cidden yakışıyordu. Sarı - gri karışımı saçlarına çok özen göstermemişti. Yüzü de solgun gözüküyordu. Bütün gece ağlamış gibiydi. Bu durum canımı biraz sıksada umursamamaya çalıştım. Yerine oturduğunda arkasını dönmüş ve arka çaprazındaki bana dikmişti gözlerini.
İçimde bir ürperme olurken bana sunduğu soğuk gülümsemeyi ve hafiften dolan gözlerini gördüğümde gözlerimi konuşan arkadaşlarıma çevirdim. Onu görmek istemiyordum.. Sınıfın o gürültüsünde onun ufak alaycı kıkırdaması kulaklarımda duyulduğunda hemen burnumu kırıştırdım. Cidden saçmalıyordum. Düşüncelerimi kenara bırakıp Jisung'u kendime çektim ve saçını karıştırdım.
Saçının birazda olsa bozulması ile homurdanmaya başladı. "Bir elleşme be adam!" Söylediğine tek kendisi gülerken Seungmin ona salak mısın bakışı atıyordu. Jisung'un yüzünün birden ciddileşmesi ve dudak büzmesi ile Seungmin ve ben kahkaha atmıştık. Biz gülmeye devam ederken hocanın içeri girmesi ile ilk susmuş, sonra Seungmin yerine oturmuş, Jisung ile ben isr önümüze dönmüştük.
•
Teneffüs zilinin çalması ile herkesin derin bir nefes bırakması bir olmuştu. Tarih dersi neden bu kadar sıkıcıydı ki? "Kantine gideceğim gelecek misiniz?" Jisung'un sorusu ile kafa sallayıp ayaklandığımda ikimizde Seungmin'e dönmüştük. "Gelmeyeceğim gidin siz." Sadece kafa sallayıp yavaşça yürümeye başladık. Arada şakalaşarak gittiğimiz kantin yolunda Jisung'un birden durması ile bende durmuştum.
Donmuş şekilde bir tarafa bakıyordu, durum beni korkuturlen baktığı tarafa baktığımda Felix ile Minho konuştuğunu gördüm. Oldukça yakın gözükmeleri Jisung'un canını sıkmış olmalıydı. Bunu sıktığı yumruğunda anlayabilmiştim. İlk Jisung'u dürtüp umursamamasını fısıladasamda Minho'nun Felix'i kendine çekip sarıldığında benimde sinirim gerilmişti. Size demiştim demek istemiyorum ama demiştim. Bir sürtük olmasa her erkekle temasta bulunmazdı.
Birbirlerinden ayrılıp bir süre daha konuştular. Jisung öylece bekliyordu. Teneffüs zilinin çalması ile Minho kendi sınıfına doğru yürümeye başladı. Ne olacağını tahmin edebiliyordum. Bunun olmasını istemiyor değildim. Birinin ona dersini göstermesi gerekiyordu. Jisung bir süre Minho'nun uzaklaşmasını bekledi. Minho'nun iyice uzaklaştığından en olunca hızlı adımlarla Felix'e yürümüş ve Felix'in ona karşı gülümseyen yüzüne yumruk geçirmişti.
Felix anında yere çökerken etraftaki kızların çığlık sesi duyulmuştu. "J-jisun-" Felix sözüne devam edemeden art arda yumruklar inmişti suratına. Kimse bir şey yapmıyordu. Bende kenarda izliyordum. Haketmişti.. bunları haketmişti. "Senden nefret ediyorum!" Jisung birkaç küfürle beraber konuşurken bir yandan da vuruyordu. "Yardım edin lütfen!" Felix son gücüyle bağırdığında herkes sadece bakmaya devam etti.
Bu görüntüye daha fazla dayanamayacağımı düşünüp Jisung'u kolundan tuttum. "Jisung, yeter." Jisung Felix'in karnına veya bacaklarına tekme atmaya devam ederken Felix iki büklüm olmuş yüzünü korumaya çalışıyordu. "Jisung! Yeter dedim!" Sesimin biraz daha sert çıkmasını sağlayıp Jisung'u yerde kıvranan bedenden uzaklaştırdığımda Felix yerde kendini itleyerek uzaklaşmış ve zar zor ayağı kalkmaya çalışmıştı.
Felix'e acıyan gözlerle bakıyor ve bir yandan Jisung'u tutmaya çalışıyordum. Haklıydı, Felix Jisung'un acı çektiğini benden daha iyi biliyordu ve hiçbir şey olmamış gibi Minho ile sarılması Jisung'u deliye döndürmüştü. Gözlerim anlığına da olsa tuvalletten 'Ne oluyor burada!?' diye çıkan Changbin'e dönmüştü. Changbin bir süre boş gözlerle bize bakmış ardından Felix'i görmesi ile gözlerini kocaman açmıştı. "Siktir Felix!" Sert şekilde mırıldanıp koşarak Felix'in yanına geldiğinde Felix'te daha fazla dayanamamış ve kendini Changbin'in kollarına bırakmıştı.
Changbin anında Felix'i kucağına alıp götürürken herkes sessizce sınıflarına dağılmıştı. Bende Jisung'u çekiştirerek sınıfa getirmiş ve yerine otutturmuştum. Jisung'un dağılmış halinden kıyafetleri saçı fln. dolayı Seungmin yanımıza gelmişti. "Ne oldu, bu haliniz ne?" Jisung sinirden cevap veremezken bende yok bir şey diyerek geçiştirmiştim.
Herkes bize bakarak fısıldarken aralarından Seungmin gibi birkaç kişi her şeyden habersizce etrafa bakınıyordu. Kızlar gülerek fısıldamaya devam ediyordu. Sinirlerimin gerildiğini hissettim. Yanıma döndüğümde Jisung'un kendini sıraya gömmüş olduğunu farkettim. Bende şakaklarıma masaj yapmaya başladım. Bir anda nasıl olmuştu bunlar anlamamıştım. Felix neyin peşindeydi anlamamıştım, biz mi bir şeyleri yanlış yapıyoruz diye düşünmeden edemiyordum.
Okul büyük olduğundan yayılması zor olacaktı ama eminim ki bu Minho'nun kulağına gidecekti. Changbin Minho'nun yakın arkadaşıydı. Chan hyungda bu durumu duyarsa Jisung'un ceza alması için elinden geleni yapardı.. Sinirle nefes verip gözlerimi kapadım. Felix'in o hali gözümün önüne gelip duruyordu.. Kapının hışımla açılması ile gözlerimi açtım, Changbin gelmişti.
Felix'in sırasına gidip Felix'in çantasını toparlamaya başladı. Hızla toparladığında bize dönmüştü. "Hepiniz pisliksiniz! Çocuğu öldüresiye dövecek ne yaşadın lan!" Parmağı ile Jisung'u gösterirken sinirle bağırıyordu. "Ya siz!? Film mi izliyordunuz amına koyayım!?" Özellikle bana bakarak konuştuğunda bir şey diyemedim. Sessizce başımı eğdiğimde hiçbir şey demeden sınıftan çıkmıştı.
Saniyeler sonrasında da çantasını koluna takmış Seungmin yanımıza geldi. "Size inanamıyorum."
uhmm 👉🏻👈🏻 jisung'a da sövün,, biraz zor olacak araları umarım batırmadım ve umarım güzel bir bölüm olmuştur. sizleri seviyorum oy vermeyi unutmayın!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
