"Gözden ırak, gönülden de ırak olur mu efendimiz?"
"Hayır Olric. Yüreğinde bir yer açıp oraya oturttuğun her kimse, seninle birlikte gider her yere."
Selam, EOA sakinleri.Uzun süredir paylaşmayı düşündüğüm kurgular epey birikti.Bu covid belası inanın beni o kadar çok etkiledi ki...Yoğunluğumun derecesini ben bile ölçemiyorum.Kısıtlı zaman diliminde (okumam gereken sayfalar, yazmam gereken nice bölümler varken) Ebeden Okumalık Atıştırmalar'a şöyle bir bakayım efendime söyleyeyim sohbet havasında birkaç kelam edeyim dedim.
Başlıktan da anlaşıldığı üzere bu bölümde en çok yarım bırakılan ; lakin buna rağmen en çok okunan kitaplar arasında ilk sıralarda yer alan Oğuz Atay'ın en meşhur romanına değinmek istedim:
"TUTUNAMAYANLAR."
Kaynaklarda yer alan bilgilere göre yazarın ilk romanı, 1971 de iki cilt olarak yayımlanmış 1984'te ise tek cilt olarak yayımlanmış.Çoğu yazar ve okuyucuya göre Modern Türk Edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Kullanılan dil ve anlatım şekli itibariyle edebiyatta bir devrim olarak kabul edilmektedir.
Kısaca konusuna değinecek olursam; en yakın arkadaşı Selim Işık'ın bir tabancayla intihar ettiğini gazetelerden öğrenen genç mühendis Turgut Özben haberin ağırlığıyla adeta yıkılır.İhmal ettiğini düşündüğü arkadaşının geçmişini araştırmaya koyulur.Öyle ki Selim'in, geçmişinde en ufak bir yer edinen herkesle görüşmeye başlar.Anlar ki arkadaşı hayatına dokunduğu her insanda ayrı bir portre çizmiştir.Selim'in son günlerinde yazdığı "Tutunamayanlar" ansiklopedisi de bu araştırmanın kilit noktasını oluşturur.
Turgut arkadaşının geçmişine ışık tutarken aslında kendisinin de ondan çok farklı olmadığını fark eder araştırmaları sırasında yavaş yavaş kendi benliğini tanır: O da tutunamayanlar biridir. Kendini o zamana değin birtakım törelerin, alışkanlıkların yönettiğini sezdiğinde gitgide köklerinden kopar adeta silinir. İkisi de farklı şekillerde de olsa hayata tutunamamıştır.
Oğuz Atay bir söyleşide bu kitabında insanın bizatihi ta kendisini anlattım demiş...Birçok yazardan anlatım tekniği bakımından ayrıştığının altını defalarca çizmek ister gibi.
Benim eserle ilgili naçizane yorumuma gelecek olursak, sanırım ben çok övülen çok fazla reklamı yapılan kurgulardan pek hoşlanmıyorum.Benim okuyacağım kurgunun akıcılığına da basitliğine de ben okuduktan sonra karar vermeliyim.Öyle güzel kitaplar keşfediyorum ki bazen sanki okyanus altında mücevher sandığı bulmuş gibi seviniyorum.Bu roman üzülerek söylüyorum ki abartıldığı kadar cezbetmedi beni.Okunabilir mi evet okunabilir lakin o uzun paragrafları okurken benim gözlerim yoruldu ve birazcık da sıkıldım.Konusuna bakınca polisiye kısmı ağır basar sanmıştım lakin psikolojik kısmı ağır bastı.Bu türü sevenler okuyabilir.Şimdilik bu kadar bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle...
''Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir "kitapları koruma derneği" kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ebe'den Okumalık Atıştırmalıklar 🍕
NonfiksiWattpad ya da geçmişten ; Romantizmin doruklarından, Polisiyenin kanlı gölgesine, Tarihi kurgunun engin derinliklerinden, Fantastiğin göbeğine, Türk edebiyatının inceliklerinden, Modern çağın gereklerine, Klasik eserlerden şimdiye, Okumuş olduğum tü...