BTS, Fly to my room.
🌌
"Ya! Namjoon-ah!"
Yine ne isteyecek bu kız.
"Ne var?"
"Saygını takın, ablanım ben senin."
Sağ kaşımı kaldırıp söyleyeceği şeyi bekledim.
"Çıkarken çöpü at."
Yakında bu ev beni deli edecek. İşe geç gitmesine rağmen sabahın erken saatlerinde kalkıp bir büyük çöp poşeti dolusu çöpü nasıl çıkarıyor aklım almıyor.
Yerinde olsaydım gideceğim saate kadar kıçımı devirip, deli gibi uyurdum. Ama alışkanlık haline gelmiş olan uyku düzenim yüzünden iki saatten fazla uyuyamıyordum.
Bedenim bana ihanet edip, günün son karanlık ışıklarına ebediyen itaat etmek istercesine ayakta kalıyor, hava aydınlanmaya başladığı anda ise gözlerime uyku damlaları serpiştiriyordu.
Gözlerimin altının bol bol mor halkalarla dolmasının en büyük sebeplerinden biri de buydu. Uyanık kaldığım saatlerde sıkılmamak için bilgisayar başında uzun süre oturmam da buna ek oluyor, bunları takip eden ufak şeylerle de uzayıp gidiyordu liste.
Kırmızı converselerimin bağcıklarını annemin öğrettiği küçükken yapması dünyanın en zor işi gibi görünen ama şuan gözümde çocuk oyuncağı olan teknikle hızlıca bağlayıp, yerde ki bordo çantamı ve çöp poşetini alıp evden çıktım.
Kapının önündeki geri dönüşüme uygun olacak şekilde ayrılmış kutulara yerlerine göre atıp, geç kalmak istemediğim Bay Shim'in dersi için hızlı hızlı yürümeye başladım.
Kulağıma dolan melodiyle çalan şarkının ablamla beraber her içtiğimiz zaman söylemeye bayıldığımız şarkı olduğunu fark ettim. Şarkının insanı harekete geçiren, istemsiz vücudunu melodiye göre kıvırma hissiyatıyla zihnini hipnotize eden bir havası vardı. Ama şu an otobüs için beklediğim durağın kalabalığı yüzünden sadece ayağımla ritim tutmakla yetinmek zorunda kaldım.
Aramızda altı yaş olsa da ablamla gayet iyi geçiniriz, her ne kadar konuşma tarzımız oldukça kaba dursa da. Kişiliğimiz duygusal veya nazik bir insan kategorisine girmediği için dışarıdan birbirinden nefret ediyormuş gibiyiz. Ama beni korumak ve savunmak için her şeyini ortaya koyacağını bilmek bana güven veriyor.
Aklıma ilkokulda topumu paylaşmadığım için arkadaşlarımdan gördüğüm zorbalığa karşı eve üstüm dağılmış gidişim ve beni gördüğü an sinirden köpüren ablamın yüzü gelirken gülümsemeden edemedim.
Olayı açıklayıp karışmamasını istememe rağmen dinlemeden evden koşar adımlarla çıkmış, kendinden altı yaş küçük çocukları dövmeye kalkışıp, birde eve gülerek gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
White Noise || Namgi✔
Short Story•Eğer sürekli bu şekilde olup, mutluluktan gözlerinin parıltısını görebileceksem inancımın olmadığı Tanrısına sonsuza kadar diz çöküp, dua edebilirdim.• - Oh to see without my eyes The first time that you kissed me White noise what an awful sound Th...