•Eğer sürekli bu şekilde olup, mutluluktan gözlerinin parıltısını görebileceksem inancımın olmadığı Tanrısına sonsuza kadar diz çöküp, dua edebilirdim.•
-
Oh to see without my eyes
The first time that you kissed me
White noise what an awful sound
Th...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Lady Gaga&Bradley Cooper, Shallow.
✨
"Yetmedi mi güzelim bu kadar bakınmak?"
Yaklaşık yarım saattir beraber kullandığımız, paylaştığımız gardırobun önünde tüm kapakları açmış bir şekilde eline gelen her şeyi çıkartıyor, önce gözleriyle tarıyor daha sonra bana dönüp bakışlarıyla vücudumu işgal edip nasıl duracağına karar vermeye çalışıyordu.
Kaçırdığı noktaysa o bakışlarla bakmaya devam ederse her şeyi siktir edip, kucağıma oturtup dudaklarını ısırdığı kendi dişleriyle benimkileri yer değiştirecektim.
"Sessiz ol, odaklanmaya çalışıyorum."
Başvurduğu şirketlerden birinin geri dönüş yapması ve sonucunda işi aldığı için Hoseok ve Jimin'den ayrı olarak kendi arkadaşlarıyla da kutlama yapmak istemişti. Sevgilisi olarak, evli çiftlerden bir farkımız yok orası çok ayrı, onlara eşlik etmemi istemişti.
Geldiğim durumsa Yoongiyle tanışmamızdan beri her zaman bu kadar kıskanç mıydı yoksa özel bir şeyler mi vardı, onu çözmeye çalışıyordum. Çünkü beyefendi arkadaşlarını es geçip gittiğimiz mekandaki başka insanların beni göz hapsine almadan nasıl mekana sokabileceğini tartıyordu kafasında.
"Her zaman bu kadar kıskanç mıydın, yoksa bir şeyler mi kaçırıyorum?"
Kıyafet askılıklarında gezdirdiği parmaklarını durdurmuş, son zamanlarda aldığı kilolar ve giydiği dar siyah kot pantolonuyla birlikte ortaya çıkan baldırlarını tamamen göreceğim şekilde bana çevirmişti.
"Kaçırdığın şey son zamanlarda gittiğin spor salonu yüzünden ortaya çıkan vücudun. Aynaya bakmıyor musun sen? Bir de dar giyinip, tişörtlere suç atman yok mu... Ah cidden çıldırtıcaksın bir gün beni."
Kollarını göğsünde birbirine sarıp, kaşlarını olabildiğince çatmış ortada çok büyük bir problem varmış gibi sert bir nefes vermişti. Oturduğum beyaz çarşafların sardığı yataktan kalkıp yanına ilerledim. Sıcak avuç içlerimle yanaklarını okşayıp, bir elimi kalçalarından tutup kucağıma aldım. Belime doladığı ince bacakları sıcaklığını kolayca hissetmemi sağlamıştı. Yanağındaki diğer elimi ensesindeki kısa saçlara atıp, yukarıda kalan yüzünü dudaklarıma doğru yaklaşırdım. Yavaş ve yumuşak kısa öpücüğü dudaklarıma kondurup alnına düşen siyah saçlarıyla yukarıdan gözlerimin içine usul usul baktı. "Sadece on dakika ver hala sıcaklığını kaybetmemiş şu yatakta yavaşça seveyim seni, hım?"
Boynuma sardığı kollarını daha sıkı sarıp, o sıra da çene çizgime dişlerini sürtüp kulağıma doğru ilerledi. Yumuşak ve hassas kalçalarını parmaklarım arasında sıkıştırmamla eş zamanlı kulağıma sıcak nefesini ve kısık inlemesini bırakmıştı.
"On dakikadan fazla sürmez, güven bana bebeğim."
İkna yöntemlerimden biri olan alçak ve derinden gelen ses tonuyla cümlelerimi sıralamıştım.
