Chapter 3; Game Console.

513 51 25
                                    

Adele, When we were young

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Adele, When we were young

🌌

1 Hafta Sonra

Sabahın erken saatlerine ilerledikçe aydınlanmaya başlamış hava, içeriye bir miktar ışık göndermek istermiş gibi odamın perdeleriyle savaş içinde gibiydi.

Artık alışkanlık haline gelen düzenim geceleri uyumak istesem bile göz kapaklarımı kapatmama izin vermiyor, sürekli bir şeylerin üstüne düşünürken buluyordum kendimi. Hazır hale gelmiş gibi görünen grup için sorumluluğunu üstüme aldığım şarkının sözlerini tamamlamış sayılırdım. Tüm gece bunun hakkında beynimi meşgul ediyor, küçük küçük notlar alarak birleştirmeye çalışıyordum.

En azından haftasonuna giriş yapmamızla evde sessiz sakin bir şekilde, tüm gün yatağımda yuvarlanmam için bolca zamanım vardı, ya da ben öyle sanıyordum. Rutin haline gelen ve eğer yapmazsam gereksiz azar yediğim günaydın mesajı için Hoseok'un mesaj kutusuna girip, sade ve klasik bir günaydın mesajını gönderdim.

Attığım mesajı anında görüp, buluşmamız gerektiğini yazmış, bir güzelde sıkı tembih içeren tehdit mesajlarını peşi sıra yollamıştı. Her ne kadar tüm günümü sıcak yatağımda geçirmek istesemde, dışarıda faydalı bir şeyler yapacağımızı düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım.

Eğer Hoseokla bir yerlere çıkıyorsanız eğlenmeden geri dönmek mümkün değildi. Adam tam bir eğlence makinesi gibi. Yanında somurtmanın imkanı yok, ki yapılırsa iyi bir azar çekmeye hazır olun derim.

Lisenin ilk yılında derse geç kalıp, girmek istememem üzerine okula yakın çocuk parkının olduğu bankta yanına oturup dersin bitimini bekliyordum.

Yanımda oluşunu umursamadan banka iyice yayılmış, telefonumdan geçen dakikaları kontrol ediyordum. Önüme uzatılan sigara paketiyle ilk etkileşimimiz gerçekleşmişti. Şarkı söylediğimi ve içmediğimi söylediğimde, yüzüne yayılan şaşkınlık ifadesiyle yüzüme aval aval bakmış daha sonra herhangi bir müzik aletiyle uğraşıp, uğraşmadığımı sormuştu.

O zamanlar bas gitar çalmanın gözüme havalı gelmesi sonucunda kendi kendime öğrenmeye ve ne kadar zahmetli bir iş olduğunu anlatmıştım. Kendisinin de piyanoyla ilgilendiğini söyleyip, aynı zorlukları yaşadığını anlatınca ilk kez samimi hisler hissetmiştim birine karşı. Sağ elinin, işaret ve orta parmağı arasında tuttuğu sigarayı dudakları arasına alıp derin bir nefes çekmiş, henüz yarısında bıraktığı sigarayı yere atıp ayakkabısının ucuyla ezmişti.

Boşta kalan sağ eliyle yumruk yapıp, bana doğru uzatmıştı. Ne yaptığını anlamadan önüme uzattığı yumruğa karşılık verip, kaşlarımı çatmıştım. "Ne içindi bu?"

"Bir süredir okul etkinliklerini araştırıyorum da, kimse müzik grubu kurmamış. Madem elimizde ikimiz varız, denemekten zarar gelmez."

Söylediklerini birkaç dakika kafamda tartıp, "En fazla rezil oluruz. Koyar mı?" diyişimle ortaya çıkan sonuç çok farklıydı. O gün müdürle konuşmaya gitmiş, hiç beklemediğimiz olumlu dönütle karşılaşmıştık. Neden bu kadar karamsar yaklaşıyorduk bilmiyorum ama her şey tam tıkırında gidiyordu.

White Noise || Namgi✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin