Kuzenim Eren'de kalmaya gittiğim zaman Poyraz ve yanında bir kız gelmişti. Kızın adı Selen'di. Eren ona "Selam yenge." demişti. Eren'le konuşmuştum ve bana kimseyle çıkmadığını söylemişti. Hatta özellikle Selen'e vurgu yapmıştı. Ama Poyraz Selen'le sevgiliydi.
O sırada üzüldüğüme, kendimi yediğime o kadar pişman olmuştum ki. Pişman olduğuma pişman oldum gibi bir şey olmuştu yani.
Peki ya Eren neden bana yalan söylemişti? Ya da o gün benden sonra çıkmaya başlamış olmaları lazımdı.
Ama bu olamazdı. Çünkü Eren, Selen'in de bir sevgilisi olduğunu söylemişti. Nasıl yani? Kuzenim ve arkadaşları bir olup beni oyuna mı getirdiler?
"Heyy. Adın Cesra'ydı dimi? Orda mısın?" dedi ve güldü.
Burda değilim anlıyor musunuz? Aa pardon siz anlayamazsınız. Çünkü hepiniz kalpsizin tekisiniz.
"Ha evet bir şey geldi de aklıma." dedim ve gülümsedim. Umarım gülümsememin yapay olduğu çok belli olmamıştır.
Bazen ne istediğini bilmeyen bir kız oluyorum. Bazen değil her zaman böyleyim bunun farkındayım. Poyraz'ı sevmediğim halde sanki onu seviyormuşum gibi biriyle sevgili olmasına üzülüyorum. Peki ya neden?
Poyraz yanımdan ayrıldı ve Beril'in yanına geçti.
İstediğim tek şey yanlız kalmaktı herhalde. Ya da koşmak. Uçsuz bucaksız, nereye gittiğimi bilmediğim halde koşmak. Sessizliğin tadını çıkarmak. Ağaçların hışırtılarını dinlemek ve bulutları, güneşi izlemek.
O sırada sanki bulutlarla güneş kavga ediyordu. Çoğu zamanki gibi güneş tek başınaydı ve tüm bulutlar onun üzerine gidiyordu.
Nedendi? Neden bulutlar güneşi dışlıyorlardı? Ahh tabi ya bir tek güneş ve bulut değil, insanlarda hep birbirlerini dışlamıyorlar mı zaten?
Önümde Poyraz ve sevgilisi vardı. Çevremde ise sayamadığım kadar çok öğrenci. Oysa ben hiçbirini görmüyor gibiydim. Sadece ben ve düşüncelerim.
"Neyse o zaman sonra konuşuruz." diyip yanlarından uzaklaştım.
Etrafıma göz gezdirdiğimde öğrencilerin çoğu gülüşüyordu. Bazıları ise birbiriyle tartışır gibiydi. Erkeklerden çoğu güzel kızlara göz kırpıyordu. Kızlarsa şımarık şımarık hareketler yapıyorlardı.
"Selam Cess." dedi Beril. Çok neşeliydi, hep böyleydi. Tabii üzüldüğü zamanlar hariç. O zaman Beril, başka birine dönüşüyordu. Sanırım Beril, Berilçe oluyordu.
"Kısa kess." dedim. Genellikle 'Ces' dediğinde bunu söylerdim. Burun kıvırdı.
"Hadi etrafı dolanalım." dedi neşesini bozmayarak.
"Bugün olmaz, yorgunum. Sonra gezeriz." dedim ve çadırıma doğru ilerledim.
Kısık ses, dinlendirici bir müzik açtım ve kulaklığımı taktım. Bir süre Wattpad'de kitap okuduktan sonra uyuyakalmışım.
-
Uyandığımda etrafda bir sessizlik vardı.Havada kararmıştı. Soluma döndüm ve Beril'de çadırdaydı. Ayrıca uyuyordu.
Sanırım akşam geç saate kadar uyumuştum ve kimse beni uyandırmamıştı. Kulaklığım kulağımda değildi. Telefonumu açtım, açılmadı. Ne yani ilk günden şarjım mı bitmişti?
Karnım guruldayınca cidden çok acıktığımı farkettim. Çantamın yanından sessizce atıştırmalıkların olduğu torbayı aldım ve Beril'i uyandırmamak için çadırdan yavaş ve sakin bir şekilde çıktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/30760253-288-k119563.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Baykuş
ChickLitBazen imkansız görünen şeyler oluyor bu hayatta. Zor dediğimiz, olmaz veya olamaz dediğimiz şeyler gerçekleşiyor. Kitaplarda okuduğumuz, televizyonlarda izlediğimiz dizi veya filmlerdeki "TESADÜF"lere "Bu gerçekte nasıl olabilir ki? Gerçekleşmesi im...