ÇATIDAKİ KADIN"İki iki dört, senle ben bir son ederiz."
Scarlett Rose, Dark Times
Diary of Dreams, She and her darknessFizik kuralları der ki, sırtını yasladığın şey birdenbire giderse, sen de o yöne devrilirsin.
Hayat yaşayanlar içindi ve bazılarının hiç yaşamamış olması gerekiyordu. Hiç okumamalıydım o defteri, hiç yürümemeliydim tuzağa düşeceğimi bildiğim yollarda; belki de hiç hissetmemeliydim yeniden, yaşamanın ne demek olduğunu.
"Sahiden tesadüf müydü Hazan?"
"Değildi. Aslında hiçbir şey tesadüf değildi."
15 Şubat, 202004.24
🎈
GÜNÜMÜZ
Yanları yırtık siyah rugan ayakkabılarım. Patladığında dahi ipini başucumda sakladığım turuncu balonum. Çocukluğum... Oysa bir fotoğrafı bile yoktu her seferinde arka bahçede saklanan o kızın, hisleri yoktu, sevgisi, umudu ve her şeyden önemlisi hevesi yoktu. Hiçbir şeyi olmamış bir çocuktu Hazan; hiçbir şeydi. Arkadaşı olmazdı, kimseyle konuşmazdı, içine kapanır hep susardı; hiç kimse de susmuş bir çocuğun sessizliğinin altında mana aramazdı. Düştüğünde, canı yandığında ağlar, sonra da düştüğü yerden kendi başına kalkıp gözlerine dolan yaşları silerdi. Yetimhanenin revirinden aldığı bir kutu yara bandını cebinden çıkartıp yaralarını saklardı; o da biliyordu çünkü, yara bandı yaraları iyileştirmez yalnızca saklardı.
"Hissediyor musun Hazan?" diye sordu, arka planda sessizliğimize eşlik eden Mozart melodisi dişlerimi kamaştırmaya başladığı sıralarda.
"Hissetmiyorum." Diyerek kestirip attım. Yalan değildi, ona yalan söylemezdim. Hatta geçen hafta oturup, etraflıca düşündüğümde bu zamana kadar yalan söylemediğim tek insanın o olduğunu fark etmiştim. Zorunda hissetmek değildi bu, çaresizce pes etmekti. Birine anlatmazsam delireceğim, demenin konuşulmamış haliydi belki de.
Her bir seans bu diyalog ile başlıyordu. Hissediyor muyum, hayır, hissetmiyorum. Birbiri ardına takılan her yeni günde, hissiz yaşantıma devam ediyordum. Aslında tek bir kelime birçok anlamı içine sıkıştırıp karşımda oturan kadına sunuyordu; hissetmiyorum, yani bugün de atak geçirmedim, bugün de ağlamadım ve bugün de herhangi bir sebepten mutlu olamadım.
"Dün gece günlüğünü yazdın mı?" diye sordu ve sol elinde tuttuğu, not alırken kullandığı kalemi döndürdü. Bazen yalnızca susardık, sorularına yanıt vermediğim ya da veremediğimde beni zorlamazdı. Başlarda bunun altında "Bitsin de gitsin, nasıl olsa paramı alacağım." Düşüncesinin yattığını düşünürdüm fakat onu tanıdığımda asıl amacının beni daha iyi tanımak ve ona karşı daha rahat açılmamı sağlamak olduğunu anlamıştım. Nitekim taktiği ben fark edemeden işlemiş, bir gece kendimi kan ter içinde soğuk banyo fayanslarının üzerinde bulduğumda ve oraya nasıl geldiğim hakkında birkaç şeyi hatırladığımda elim onu aramak için telefonuma gitmişti.
"Hissediyorum Doktor, bu gece en çok acıyı hissediyorum. Yalnız hissediyorum, korkmuş hissediyorum... Çok canım yanıyor, hissetmek istemiyorum!"
Kollarımdan akan kanın sıcaklığını hissediyorum, elimden kimse alamasın diye tüm gücümle tuttuğum jiletin açtığı yaraya ters bir şekilde buz gibi oluşunu hissediyorum... ve yaşadığımı hissediyorum. Uzun zaman sonra ilk kez, öleceğimi düşünürken, yaşadığımı iliklerime kadar hissediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇATIDAKİ KADIN (DÜZENLENİYOR)
Ficção Adolescente"Her kuş bir gün gökyüzüne gömülmek ister." Hazan henüz bebekken yurda verilen, ve yurtta geçen yaşamı boyunca yurdun müdürü tarafından taciz edilen, şiddet gören bir çocuk. 12-13 yaşlarındayken kaldığı yurtta kasıtlı çıkarılan yangında tek arkadaş...