Öncelikle hikayeme kapak tasarlayan; Missalza adlı kullanıcıya çok teşekkür ediyorum iyi okumalaar.
Ceren'i dövmem okulda olay olmuştu. Sınıfta gruplaşmalar başlamıştı. Bizimkiler Ekim, Asil, Janset, Lal, Kaya, Tamer ve Derin. Hepsiyle çok iyi anlaşıyordum. Ekim benim en yakınım olmuştu. Asil, Kaya ve Tamerde Ekim'in arkadaşlarıydı bu yüzden onlarlada yakındım. Kızlara gelirsek; Janset hayatımda tanıdığım en saf kız yanlış anlaşılmasın temiz anlamında her şeyi ona anlatabiliyordum. Iyi bir dinleyici ve sıkılmadan dinliyordu beni. Lal ise Çerkez. Annesi Çerkez. Babası Türk. Türkçe az çok konuşuyor ama bazen dediklerini anlamakta zorlanıyoruz. Yinede onuda çok seviyordum.
Ceren cephesinde ise; bildiğiniz üzere Tan onun sevgilisi bu yüzden Fırat ve Pars Ceren'e katlanıyorlardı. Fırat ve Parsla aram iyiydi fakat araya Tan girdi. Eskisi kadar sık konuşamaz hale gelmiştik. Hale diye bi kız var. Sınıfa ilk geldiğinde çok tatlı bir kıza benziyordu. Ceren bozdu sanırım. Artık sert sert bakıyordu bize. Amaan umurumda sanki. Tan'ı sevmiyorum zaten sevmiyodumda hoşlanıyordum sadece.
Akşam eve gittim. Bilgisayarımı açtım bi yandanda telefondaydı gözüm. O sırada Ekim mesaj attı. "Aşağıya gelde sahile inelim" diye. "Tamam gelirim" dedim. Ama annemden nasıl izin alacaktım? "Anne" dedim. "Efendim Denizciğim" dedi. "Ya hani Ekim varya o sahile gidelim diyo ne dersin zaten en yakın arkadaşım bi zarar gelmez. Ekimi gördün iyi biri."dedim. "Tamam ama en geç 21.30'da evde ol." dedi. Hemen yanağından öpüp "cansın sen caaan." diyerek çıktım evden.
Aşağıya indiğimde önümde renkli taşlarla yazılmış "Karşıdaki çiçekçiye yürü" yazıyordu. Yürüyordum bi taraftanda kafamda ya bana değilse diye cümleler geçiriyordum. Çiçekçi bana bembeyaz ortasında morluklar olan bi demet orkideleri verip "dümdüz yürü" dedi. Karşıma bi amca çıkıp "seni çok seviyor" dedi. Kim demeye fırsat bile bırakmadan. Yaya yolunun iki tarafindada beyaz, mor mumlar vardı hepsi harikaydı. Karşımda birden Ekim belirdi. "Ekiiim" dedim. Ekimle uzun zamandır yakın oluşumuz onuda benide etkisi altına almıştı kabul ediyorum. Onu seviyordum. Ama Tan gibi olmasindan korkuyordum. Tam "seni seviyorum" diycekti bana. Bende dedim "seni seviyorum" diye. Yani aynı anda söyledik. Sarıldım hemen. "Ekim sana inanmıyorum ımm yani artık bize inanamıyorum." dedim. "Sen şimdi benim hem ilk hemde son aşkım olur musun?" dedi. Gülümseyerek "eveeet eveeet" diye sarıldım daha sıkı. O masmavi gözlerinin içinde kayboluyordum resmen. Hayatımda gördüğüm en güzel gözlerdi. Sonra yaklaştı ve öptü beni. Sonra dudakları dudaklarımdan ayrılırken "Seni çok seviyorum ve asla bırakmam inan bana." dedi. Mutluluktan gözümden yaşlar akıyordu. Sildi hemen "bundan sonra yanında hep ben olucam ağlamana izin vermem." dedi. "Biliyor musun hayatımda ilk defa böyle içten sevdim aşık oldum. Sana olan aşkım deniz değil okyanus." dedi. Bişey diyememiştim. "Oturalım mı?" dedim. "Olur" dedi. Ve boş bir banka oturduk. Karşınızda deniz ve denizin kokusu. Elimi tuttu ve ceketine koydu. Malum aylardan Kasım. Izmirde oldukça soğuktu. Omzuna yattım. En huzur verici yerdi. Saatlerce orada kalabilirdim. Ama saat 21.00 olmuştu bile. Kül kedisi eve gitmek zorundaydı. "Ekim" dedim. "Yaklaşık iki buçuk saattir burdayız ve eve gitmem lazım." diyerek ekledim. "Tamam ben seni eve bırakayım." dedi. Elim elinde eve kadar yürüdük. Evin önünde beni öperek "yarın görüşürüz." dedi. "Tamam ozaman iyi geceler." dedim. Eve girdiğimde tam 21.30'du. Annem uyumuştu. Bende odama girip bütün gece tekrar tekrar bugün yaşadıklarımızı düşündüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbaharda Aşk
Chick-LitSevebilir misin uzaktan birini? Elinin eline deymiyeceğini bile bile? Nefesini teninde hissetmeyeceğini bilerek. Gözlerinin gözlerine bakmayacağını bilerek. Ciğerinin onun kokusuyla dolmayacağını bilerek. Sevebilir misin uzaktan birini?