Yerdeki şey kandan başka birşey degildi. Başımı kaldırdıgım anda şaşkınlıga kapıldım.
" Tamam allahın cezası gelicem bekle " yazarak gönderdim. Arzuya başımı çevirdigimde kolunu tuttugunu fark ettim. Sıyırmıştı korkuyla kalkarak ilk yardım çantasını koşarak alıp geldim. Tentürdiyotu yarasına bastıgım anda attıgı çıglıkla cihatın dişlerini sıktıgını gördüm.
" Kim bu bu sefer kim benim bir ilgim yok düşmanım da yok kahretsin gecenin bir saatinde hangi şerefsiz bu ya " elini saçlarından geçirerek telefonundan birkaç numarayı tuşlayarak kulagına götürdü. Bizden uzaklaşarak bir köşede konuşma yaparak yanımıza geri geldi.
Arzu " uff aa acıyor " cihat gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. " Bu kurşunun çıkması lazım içinde kalmış ? " onur endişeyle girişti hemen " emin misin kemige falan gelmemiştir degil mi sorun olur mu ciddi mi durumu ? " çok soru soruyordu. " Hayır ciddi değil kurşun çıkarıldıktan sonra saracagız. " bu arada ben hemşireyim ama atanamadım. Yoksa buna cesaret edebilir miydim sizce." Çekil " onu dinleyerek köşeye çekildim. Arzu gözlerini kapatmış gözyaşlarını çalıştırmıştı. Canı belli ki çok yanıyordu. Elini yumruk yapmış dişlerini sıkıyordu onurda telefonunu alarak çıkıp gitmişti. Herşey benim yüzümdendi bu bir uyarıydı bilerek kolundan vurmuştu onu.
Cihat sıktıgı gözlerini açarak arzunun alnından öperek " Dayan güzelim çok kısa sürecek lanet olsun ki biraz canın yanacak " arzu korkusunu belli etmemeye çalışarak " peki " dedi sakince.
...
Cihat gözleri dolarak kurşunu çıkarmıştı tamda karşımda duruyordu şimdi. Kankam ise hala aglıyordu cihat kurşunu çıkarırken baya bir aglamıştı çünkü. Kolay değildi sonuçta oda normal. Bizim prens kaç kere ben yapamıycam dese de zorla yaptırdım şuan hastaneye gidemezdik bunu yapması gerekiyordu.
Sevginin nasıl birşey oldugunu , sevdiginin canının yandıgını görmenin ne kadar can yakıcı zor oldugunu biliyorum. Hayatının , bir tanesinin acısına tanık olmanın nasıl oldugunu tahmin edebiliyorum.
Hayat sevdiginin mutlulugunu , üzüntünüsü , agladıgını , güldüğünü , haykırışlarını , bagrışlarını hepsini illaki görüyor duyuyoruz. Kim ister ki sevdiklerinin üzüldügünü görmeyi kimse istemez bence.
Bu olanların suçlusu bendim herşeyiyle ben suçluydum. Arzu uyurken cihata söyleyerek evden ayrıldım. Söyledigi yere gittim. Arabasına yaslanmış ormanlık alanı izliyordu. Yanına yaklaşarak önüne dikildim.
" Geldin mi ? "
" Yok yoldayım birazdan gelicem " hafif gülümseyerek başını dikleştirdi. Dolan gözlerimi kapatarak kendimi topladım.
" Niye böyle birşey yaptın onun suçu neydi ? "
" Ben yapmadım yaptırdım onun suçu yoktu evet ama yapmak zorunda kaldım. "
" Neyi yapmak zorunda kaldın ya onların suçu yok bana zarar verseydin " ellerini cebine sokarak kaşlarını kaldırdı.
" Onun da zamanı gelecek , biraz sabır " sabır diyordu ya kafayı yiyicem. Arkamı döndügüm anda kolumdan tutarak brni kendine tekrar çevirdi.
" Dur orada onlarla konuş dügünden bahset sakın sorun çıkarma bana "
" Tamam seninle evlenicem ama "
" Ama "
" Bana yaklaşmayacaksın " düşünür gibi yaparak yeşil gözlerini gözlerime kilitledi.
" Peki " bu kadar tartışmadan sonra sorun çıkarmadan kabul etmesi tuhaftı.Gidecegim sırada " Telefonun açık olsun " dedi. Arkama dönmeden geldigim taksiye binerek hızla ayrıldım oradan.
Acaba daha neler olacak her hikayede ki o eziyet edilen kız ben mi olacagım ? Yoksa gerçekten mutlu olabilecek miyim ? Hıh nasıl olacaksa artık bir psikopatla ... İmkansız gibi birşey heralde.
Eve girdigimde arzuyu din bir şekilde ayakta cihatı ise bagırırken buldum.
" Arzu bırak şunu otur ! " cihat kafayı yemek üzereyken arzu elinde bezle tezgahı siliyordu. Ve sanırım sarılı kolunu kullanıyordu.
" Ela şuna bir bak ya sadece yarım saat oturtturabildim "
" Arzu hadi otur ben hallederim " başını saga sola sallayarak işini yapmaya devam etti.
" Hayır ancak böyle sakinleşebilirim " anlaşılan yine cihattan bilmişti bu olayı onu sorumlu tutuyordu.
" Cihatın suçu yok mahallede bir kavgadan sıçramış bizimle alakalı değil " yalan söylemek zorunda kaldım mecburen başka birşey diyemezdim. Aklıma ilk gelen bu fikir çıkmıştı dudaklarımdan. Arzu masumluguyla bize dönerek " gerçekten bir ilgisi yok mu ? " dedi. Başımı evet anlamında salladım , dudaklarımı birbirine bastırarak.