yirmi sekiz

1.7K 146 14
                                    

"mızmızlanma ama güzelim. bu fikri veren sendin"

lanet olsun. bu fikri verdiğime de, yaptığım denemeye de lanet olsun.

"lalisa"

yüzümü ona çevirip soru sorar gibi bir ifadeyle gözlerine baktım.

"kaybettin"

yüzüme vurma işte şunu! kahretsin. yapmamalıydım. ama o çalışmıyor gibi görünüyordu. tanrım, benden 7 net daha fazla yapmıştı bu nasıl olabilir ki? o ders çalışmıyordu doğru düzgün.

"çalışıyorum lalisa. senin yanındayken ara veriyorum sadece"

kaybetmeme neden olan şey o verdiğin kısa aralar işte kookie!

"bir daha yapalım!"

"hayır. kazandım işte. hakkımı isterim"

"ben hazır değildim"

"sevgilim ne zamana kadar bahane üretmeye devam edeceksin?"

muhtemelen sonsuza kadar.

"lütfen kookie"

ahh ona jungkook diyip sinirlerini zıplatmak hoşuma gidiyor ama şöyle bir durumda bunu yapmam ortamın gerginliğini arttırır bu yüzden böyle bir şey yapmam.

"her dediğini yaparım lalisa. ama kusura bakma, bu dediğini yapmayacağım. iddiaya girdik ve sen kaybettin. cezan neyse çekeceksin"

"cezam ne peki?"

"düşüneceğim"

"kookie!"

"o kadar ağır bir ceza vereceğim ki sana.."

tanrım ne yapıyordu?

"neymiş o ceza?"

"düşüneceğim lalisa, şuan bilmiyorum"

"peki"

gözlerimi ondan ayırdım ve önüme dönüp odamdaki halının desenlerini incelemeye başladım. 5 daire, 2 kare, 3 üçgen..

"düşündün mü?"

başımı ona doğru ani çevirişimle şaşırmıştı ama hemen sonrasında gülmeye başladı.

"düşündüm"

"sonuç?"

"çok ağır bir ceza vermeye karar verdim"

tanrım dalga geçiyordu! şimdi gerilmeye başladım işte.

"ahh cidden geriyorsun beni kookie"

"jungkook'a ne oldu? sinirlerimle oynamanın pek sırası değil diyorsun yani?"

nasıl her şeyi bilebiliyor ya nasıl aklım almıyor gerçekten. zekiydi bunu biliyordum ama bu kadarı.. bu çocuk cidden tuhaf. eskiden olsaydı einstein'ın yanında çırak olarak çalışmaya aday olurdu. "istersen jungkook derim?"

"istemez"

kıkırdadım. çok tatlıydı. benim minik kurabiyem..

"kookie, cidden söyleyecek misin artık?"

"tamam. ne istediğimi biliyorum"

okyanuslardan daha derin, uzaydan daha sonsuz olan gözlerine baktım. modu düşmüş gibiydi. ardından ellerime uzandı ve yumuşak ellerimi dizlerine koydu. gözlerini ellerimden ayırıp tekrar bana yönelttiği sırada içinde tuhaf bir şeylerin olduğunu hissedebiliyordum. boğazı düğümlenmiş gibiydi. gülmüyordu. bu durum beni endişelendirmeye başladığı sırada kookie konuşmaya başladı.

"yıllardır.. gitmediğim.. yani yaklaşık 8 yıldır gidemediğim bir yer var"

sesinin titremesine izin vermiyordu. ama kendini bunun için zorladığını anlıyordum. iyi misin diye sormayı düşünmüştüm ama sözünü bölmek çok yersiz olurdu. söyleyeceklerini merak ediyordum. sözlerini bitirmesini bekledim.

"benimle o eve gelmeni istiyorum lalisa. tek başıma yapamadığım şeyi seninle yapmama izin vermeni istiyorum"

 mon cookie ᝬ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin